| Gençlerbirliği 1-2 Fenerbahçe | |
Ooooooooooooh. Ne maçtı be. Gençlerbirliği taraftarları tribünlerde "işte böyle her sene böyle Fener'e böyle ..." diye kişnerkene, Rıdvan gaflet ve delalet içinde "Fenerbahçe'nin gol bulması sürpriz olur" diye totem yaparkene, Christoph Daum'un yaptığı 3 oyuncu değişikliği, biraz panikle biraz gazla doldurulan toplar, ama sonunda Alex koydu mu noktayı koyar. Aslında maça çok da hızlı başlamıştık. Daha ilk dakikada Serkan kendinden beklenmeyecek derecede tehlikeli bir orta yapıp, Nobre'yi golle burun buruna getirince maçın çok kolay geçeceğini düşünmüştüm çoğu Fenerbahçeli gibi. Takım da özellikle beni ilk yarıda yeterince tatmin etti ürettiği pozisyonlarla. Ama birçok pozisyon kaçtı. Kaptan Ümit, Nobre ve Pierre NŞA atmaları gereken pozisyonları gole çeviremeyince Cavcav'ın fırçaladığı Erdoğan Arıca'nın da umutları her daim ayakta kaldı. 
Alex, ne yaptın sen yahu? | |
| • KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
 Serkan koçumsun.  "Maçın kaderini daha önce belirlememiz gerekirdi. Hem kendi sağlığımız, hem de taraftar sağlığı için bu önemli."  Murat Hacıoğlu oyuna ve sol kanada hareket getirdi.
|
SIKICI DAKİKALAR: İkinci yarının başında takımda bir tutukluk, rakipte Boliç'in önderliğinde bir heveslenme hissediliyordu. Önümüzdeki Manchester maçı vesilesiyle adı sıkça duyulur olan eski futbolcumuz Boliç'in o güzel hatrı aklımızı başımızdan öyle aldı ki, baskısını arttırmaya başlayan Gençler'in Sedat'ına "çek hadi sen de bir şut" diyerekten zevklenme fırsatı verdik. SİHİRLİ DEĞNEK YOK, İNANCIMIZ YETER: İkinci yarının başından beri, alışmaya başladığımız sarı-lacivert futbol biraz soluk kalmıştı. Serkan'ın ipini koparan boğa misali sahanın dört bir yanında sürdürdüğü akla zarar pres sarı-lacivertin netleşmesine pek yardımcı olamadı. "Silah zoruyla oyuncu değişirir" diye nam yap'tırıl'an Christoph Daum, oyunda kaldıkları süre içerisinde fena oynamayan Ümit Özat ve Deniz ile birlikte biraz tutuk kalan Tuncay'ı kenara alırken, Murat Hacıoğlu, Mehmet Yozgatlı ve Fabiano'yu oyuna dahil etti. Çıkan oyuncular sahada asla sırıtan bir performans sergilemiyorlardı. Bu değişiklik tamamen amaçlı bir hareket, mesaj içerikli bir futbol hamlesiydi. Sahadaki futbolculara bu hareket adeta "Vur, kır, parçala, bu maçı kazan!" diye bağırıyordu. Evet, hedefin galibiyet olduğu çok açıktı, ama nasıl. Gençlerbirliği yarı sahasına öyle bir kapanmış ki, öyle kalabalık bir yarı saha var ki karşıda Aurelio, Luciano ve Servet savunmadan cesaretli paslı çıkışlar yapamıyor, atılan uzun toplar kaleci Ömer'in eline kadar gidiyordu. Bu dakikalarda Gençlerbirliği futbolcularının sinir bozucu "profesyonellik" dersleri ve Cem Papila'nın anlamsız düdüklerine, Rıdvan'ın aklı sıra ders veren yorumları eklenince sinir harbi iyice çetin bir hal aldı. Dakikalar 87'yi gösterirken kaleye 35 metreye yakın bir mesafede aldığı topla hareketlenen Alex topu ayağına yapıştırıp depara başladı. Hızla ceza yayına sokulan Alex topu soldaki M.Hacıoğlu'na atacağım derken karşısındaki defans oyuncusunu top etti:), sonra da sakin bir vuruşla Ömer'in icabına baktı. "1-1 yetmez", Daum yaptığı 3 oyuncu değişikliğiyle bu mesajı sahadaki Gençlerli futbolcular dahil herkese yaydı. Maç öyle bir hal aldı ki adeta "kazanamayacaksam, gol yesem ne olur?" 'a döndü. Top bir o kalede bir bu kalede "maç geliyor, yok yok gitti" derken 92'de Rüştü'nün uzuuuuun degajı Mehmet Yozgatlı'yı ceza sahasında topla buluşturdu. O anda herkes çıldırmaya hazır vaziyette ortalardan birilerinin bindirmesini bekliyordu. O kişi de Alex oldu. Alex öyle bir bindirdi ki, sadece Ömer'e mi? Ekran başındaki, sahadaki, masa başındaki tüm rakiplere, üzülerek Rıdvan'a, e hadi bir de Cavcav'a. Tabii Boliç'in hatrı var ki onu da unutmamalı, öyle ki Erdoğan Arıca artık (görevde kalırsa;)) Boliç'i bacağı kırılsa da oyundan almaz herhalde:) Kendilerine Yunan Egaleo takımı karşısında da başarılar diliyoruz. |
