Gençlerbirliği 0-0 Fenerbahçe | |
Ankara deplasmanında Gençlerbirliği'ne karşı sahaya Everton maçındaki ilk 11'de değişikliğe gitmeden çıktık. (Volkan, Önder-Luciano-Deniz-Ümit, Serkan-Aurelio-Appiah-Tuncay, Alex, Nobre). Rüştü henüz tam olarak hazır olmadığı gerekçesiyle İstanbul'da kaldı. Rüştü'nün gelişiyle beraber kalenin Volkan'ın elinden alınıp "haksızca" Rüştü'ye teslim edileceğini düşünen bazı Fenerbahçeliler umarım Daum ve ekibinin formayı hazır olana verdiğini, Fenerbahçe'ye yıllarını vermiş Rüştü'ye karşı ne kadar adilsek Daum'un en az bizim kadar adil olduğunu sanırım anlamışlardır. Konuyu fazla dağıtmadan Gençlerbirliği karşısında lige yaptığımız mükemmel ama sonuçsuz girişe değinmekte fayda var.
|
"2. yarıda kondisyon eksikliğimiz ortaya çıktı." |
• KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
Tuncay önce Ömer'i, sonra direği geçemedi. Mehmet duraklayan takıma hareket getirdi.
Direkler "DUR" dedi: |
Karşılaşmanın ilk yarım saati gerek verkaçları, gerekse isabetli paslarıyla düşman çatlatan takımımızın Aurelio ve Tuncay'la iki topu direkten döndü. Hücumdaki hareketliliğin hat safhada olduğu bu bölümden şanssız bir şekilde gol çıkaramayınca tempoyu mecburen düşürmek zorunda kaldık. Sonuçta aynı oyun tarzını sezonun ilk maçında tüm maça yaymak pek mümkün değil. Gençler'in maç boyunca sürdürdüğü adam adama savunmaya karşı belki bu hızlı başlangıç denemesini sonlara saklayarak rakibin de fiziksel olarak yorulmasını düşünebilirdik. Tabi bunu ancak maçtan sonra görebiliyoruz, nitekim ilk yarım saatte bulduğumuz net pozisyonlardan herhangi bir tanesi ağlarla buluşmuş olsaydı şu anda Fenerbahçe'nin dış sahada sunduğu futbol resitalinden bahsediyor olacaktık. O bakımdan, futbol biraz da şans oyunu. Öngörüleriniz çok sağlam temellere oturuyor dahi olsa, o temelin altında da yuvarlak bir unsur var. Yukarıda bir eleştiri tarzı getirdim mesela, "Baskı ikinci yarıya ya da maç sonuna saklanabilirdi" diye. Bu sırada teknik direktörümüz Christoph Daum'un demeçlerini okuma fırsatım oldu. Kendisi "2. yarıda kondisyon eksikliğimiz ortaya çıktı ve isabetli oynama oranımız düştü. Dolayısıyla da gol pozisyonlarını değerlendiremedik." diyerek ilk yarıdaki hızlı girişin aslında takımı takip eden bir antrenör için ne kadar mantıklı bir yaklaşım olduğunu ispatlıyor. Zaman geçirmeler ve ekmeğe sürülen yağ... Oyunun ikinci yarısında pek etkili olamadık, özellikle ilk bölümlerde çok tutuk ve Gençlerbirliği hücumlarıyla uğraşır vaziyetteydik. Ardından Gençlerbirliği'nin bütün maç sürdürdüğü kilitleme taktiği "tam sahada adam adama markaj" 'a, "zamana oynama, bir puana yatma, fırsat olursa da bir golle 3 puanı cebe indirme" felsefesini ekleyince karşılaşma çekilmez bir hal aldı. Fiziksel anlamda henüz tamamen hazır olmayan ekibimiz Mehmet Yozgatlı'nın takıma dahil olması ve Appiah<->Selçuk değişikliğiyle biraz daha direnç kazandı. Özellikle Mehmet Yozgatlı adam adamaya karşı hücumda hareketlilik sağlayarak bir sonuca varılabileceğini, en azından o bölgede rakibi karıştırabileceğini düşünmüş olmalı ki, bireysel çabalar ve ikili oyunlarla kaleyi ve ceza sahasını zorladı, uygun pozisyonlar bulduysa da bunlar da sonuç getirmedi. |