ARŞİVDEN SON HABERLER: AC Milan 3-1 Fenerbahçe, Fenerbahçe 2-1 Ankaraspor, Fenerbahçe 5-2 Samsunspor www.fenerbahceliyiz.biz


18.09.2005
2 mi geliyor ne?
Beşiktaş 1-2 Fenerbahçe
Milan maçı sonrası puansız başladığımız Şampiyonlar Ligi serüveninin burukluğuyla Beşiktaş'ın Malmö mücadelesini izlemiştik. Kendilerine yakışan bir oyunla Malmö'ye kendi taraftarları önünde 1-0 yenildiler. İsveç ekibi karşısındaki şişirme oyunları bu 6. hafta mücadelesi için ipuçları içeriyordu. Beşiktaş'ın taraftar gazı ile maçın temposunun yükseldiği bölümlerde etkili olabileceğini düşünüyor, sakin oynayıp bu bölümlerde oyunu soğutacak hamleler yapacağımızı tahmin ediyorduk. Beşiktaş'ı diri ortasahamızla topu şişirmeye yönelterek, dönecek toplar ve Anelka'nın ileri uçtaki gayretiyle de acemi Beşiktaş savunmasını avlayacağımızı tahmin ediyorduk.

"Ah o Diyarbakır Maçı"

Ancak iki haftadır süren emzik krizinin tahkim tarafından olumlu cevap bulması kafaları karıştırmaya başlamıştı. Seyircisiz oynama cezası verilmesi gereken durumda sahasının kapatılmasına yaygara kopartan Beşiktaş camiası çapulcusundan tüpçüsüne kadar ayaklandı. Cezanın kaldırılması ne kadar saçma ve adalet dışı bir karar da olsa, buna sevinmedim diyemem. Bu yaygara neticesinde kopartılan avanta ile camia olarak muhtemel Fenerbahçe yenilgisine mazeret bulamayacak duruma geldiler. Öyle ki, Diyarbakırspor maçından sonra her maçta Lucescu zamanından alıştığımız "ah o Samsun maçı" lafı, "ah o Diyarbakır maçı" halini almaya başlamıştı. Ne hikmetse her yenilgi, kötü futbol, akılları Fenerbahçe maçında kalan, cezalardan etkilenen futbolculara, sözde cezanın sorumlusu Fenerbahçe'ye fatura ediliyordu.

Anelka derbi siftahını yaptı.
KENDİ YORUMUNU EKLE!



Volkan Rüştü'nün tahtını sallıyor...


Yoğun markaj altında kalan Alex sakatlığı nedeniyle yerini Nobre'ye bıraktı.


Sağ kanatta görev yapan Serkan orta sahaya da destek vererek Beşiktaş'ı zor durumda bıraktı.


Alex çıktıktan sonra toparlanan Tuncay golden sonra adeta çıldırdı, çıldırttı.

Neyse olan oldu, mazeretsiz Beşiktaş mutlak galibiyet parolasıyla Fenerbahçemiz karşısına çıktı. Hafta içinde oynayıp oynamayacağı şüpheli olan Appiah ve Serkan'ın sakatlıkları iyileşince sahaya Milan maçı 11'iyle çıktık.(Volkan, Serkan-Önder-Luciano-Ümit, Aurelio-Selçuk-Appiah, Tuncay,Alex,Anelka) Maçın ilk dakikalarında 10 dakika kesintisiz Fenerbahçe ve Aziz Başkan aleyhine küfürlü tezahürat yapan Beşiktaş taraftarına buradan acımakla birlikte teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. İnönü Stadı'nda yerini alıp ilk dakikalarda ev sahibi taraftarın dikkatini dağıtan taraftarlarımız da büyük bir teşekkürü hak ettiler. Maç izleme haklarınının peşinde İnönü Stadı'na takımlarını desteklemeye giden taraftarlarımızı yüz kızartıcı bir suç işlemişcesine karga tulumba stat dışına atan yetkilileri de üzüntüyle takip ettik.

Bu hareketli başlangıç tabi ki sahaya yanımadı ilk dakikalarda. Fenerbahçemiz diri orta sahasıyla rakibi kilitledi ve hatta organize hücumlar geliştirerek oyunun tek hakimi olduğunu gösterdi. Bu baskın oyunumuz neticesinde telaşla saldıran Beşiktaş bir ani hücumda Anelka'nın gazabına uğradı. Appiah'ın önüne bıraktığı topla Koray'ı rüzgarıyla uçuran Bilal Beraat Kandili'nde ağları havalandırarak bu mübarek gecede ücretsiz favori traşıyla Cordoba'nın, tozlu ağları temizlemeye üşenen stat temizlikçisinin hayır dualarını almasını bildi.

Beşiktaş'ta kıpırdanmalar...

Golün ardından daha kontrollü bir oyunu tercih eden takımımız zaman zaman Beşiktaş'ı kaleye çok yaklaştırsalar da ayakta kalmaya devam etti. Beşiktaş ise özellikle ilk yarıdaki oyunuyla çaresiz bir görüntü sergiledi. İkinci yarıda biraz daha hareketlenen Beşiktaş içeriye top şişirerek bir yere varamayacağını anlayınca iki ayrı alternatif üzerinden hücumlarını değerlendirdiler, zaten ancak bunu yapabilirlerdi. Bunlardan ilki Kleberson ve oyuna maçın ilk yarısında dahil olan İbrahim Akın'ın önderliğinde uzaktan sert şutlarla kaleyi yoklamak, diğeri savunmamız ileri çıktığında Ailton ve Ahmet Hassan gibi oyuncuları derinlemesine ve şişirme toplarla kaleciyle karşı karşıya bırakmaktı. Şişirme toplar tabii ki bir kaç bireysel hata dışında işe yaramadı, ancak uzaktan sert şutlar Beşiktaş'ın en önemli pozisyonlarını oluşturdu ve etkili de oldular.

Alex-Nobre değişikliği, Anelka Resitali...

Beşiktaş etkili olur da Daum armut toplamaz herhalde. Daum da Tayfur'un sert markajı karşısında oyundan düşen Alex'in yerine Nobre'yi oyuna dahil etti. İki savunmacıyla boğuşan Anelka o aradan sıyrılırken taze kan Nobre savunmanın yeni belası oldu. Her he kadar duran topları kullancak bir oyuncumuz çıkmış olsa da hücumdaki diriliğimiz sayesinde Beşiktaş savunması tetikte kalmak zorunda kaldı, belki de savunmaya hapsoldular bir nebze. Ancak Anelka bu mübarek gecede yaptığı tüm iyilikleri tek hücumda mahvetti. Fransız yıldızın Ahmet Hassan*2, Tayfur ve Toraman'ı ipe dizerken içinin hiç cız etmediği gözlenirken, penaltıyı kullanmayarak kendini affettirmeye çalışsa da bunda başarılı olduğu söylenemez. Anelka'yı pek sevmiyorlar.

Nobre'nin kaçan penaltısından sonra, "hop ne oluyoruz" demeye başladık haliyle. Zaman daralıyordu. Yenilecek bir golün telafisi olmayabilirdi. Beşiktaşlı futbolcular daha tehlikeli oldukları uzaktan sert şutlarını sürdürüyorlardı. Ancak karşılarında genç kalecimiz Volkan'ı buldular bu sefer. Volkan 90 dakika boyunca hiç avlanmadı, çok da başarılı bir maç geçirdi. 90. dakika dolduğu sırada gelen Kleberson'un güzel golü de Volkan'ın bu maçta başarılı bir performans gösterdiği gerçeğini değiştirmez. Belki o duran topta hamle yapabilir, topu kontrol edebilirdi. Topa müdahele etmese de bari uçsaydı yahu. Gole bir estetik katar, çarşı pazardakilerin de hayır duasını alırdı.



İki geliyormuş ikiii

Beşiktaş tribünleri zaten zaferin müjdecisi olarak 90+3'te gelecek golü işaret ediyorlardı. Gerçi ağızları yine bozuktu ama koskoca gece ilk defa "2 geliyor 2, ......" tezahüratıyla doğru bir laf etmiş oldular. Biz de bu müjdeli haberin ardından rahatça koltuklarımıza yayıldık ve Tuncay ve Nobre'nin tek başlarına rakip savunmayı maymuna çevirişini izledik. Çok da güzel oldu.

Geçen sezon 3-4'lük maçta yaşamıştık biz bu kırılmanın benzerini, ne ilginçtir ki hemen sonrasındaki karşılaşmamız da aynı üzüntüyü yaşattık rakibimize. Ama bu üzüntü onlar için katlanarak devam edecek gibi gözüküyor, nitekim ortaya koydukları futbol ortada.

Durmak bilmiyorlar

Maçtan sonra TRT yorumcusu, gerçi neci olduğunu kimse anlamış değil ama, Bilgin Gökberk'in Anelka üzerinden sürdürdüğü mikserlik operasyonuna kulak kabarttım. Abimiz Anelka'nın sırıtmamasından nem kapmış, istiyor ki gol atan futbolcunun ağzı kulaklarına varsın. Her insanın farklı bir mizacı olabileceğini düşünemiyor nedense. Anelka Tuncay'ın golünden sonra sevincini onunla paylaşmak için koşarken de sırıtmıyor, ama o sevinç yumağına ilk katılanlardan biri. Eleştirmek için malzeme bulamayınca abuk subuk tartışmalar başlatmak yeni moda, haliyle yok ki tartışacak birşey. Fenerbahçe dolu dizgin yoluna devam ediyor, neyini tartışıyorsunuz...

Bu vesileyle kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.


Herkes Haddini Bilecek!


Anelka korku saçıyor.
Turkcell Süper Ligi’nin ilk derbisinde terbiyesiz bir ekiple karşılaşan Fenerbahçemiz 90.ncı dakikasına 1-0 önde girdiği maçı 91’de kalesinde gördüğü gole 93’de Tuncay’la karşılık vererek 2-1 galip tamamladı.

Anelka’nın yıldızlaştığı gecede, Fenerbahçemiz farkın açılıp maçın erken kopmaması ve Beşiktaş tribünlerinin hevesle son ana kadar beklemesi için Nobre’nin kullandığı bir penaltıyı da auta gönderdi.

Maç Öncesi Her iki Takım :

Hafta arası Milan deplasmanında çıkardığımız muhteşem oyunu gören ve Anelka’nın yükselen grafiğini farkeden herkes; hele ki Beşiktaş’ın Malmö karşısındaki acizliğini de gördüyse, bu maçı Fenerbahçenin kazanacağını anlayabilirdi.

Nitekim Profesyonel Disiplin Kurulu’nun Beşiktaş’a verdiği saha kapatma cezasını kaldıran Tahkim Kurulu da bu gerçeğin farkındaydı. Tahkim Kurulu “En azından İnönü’de oynansın da belki bir beraberlik çıkarırız.” düşüncesiyle Beşiktaş’ın saha kapatma cezasını kaldırırken bu karara en çok sevinenler “nerede oynanırsa oynansın” Beşiktaş’ı yeneceğimizi bilen Fenerbahçelilerdi.
KENDİ YORUMUNU EKLE!
Fenerbahçemiz :

Milan karşısındaki Volkan, Serkan-Önder-Luciano-Ümit, Aurelio-Selçuk-Appiah-Tuncay, Alex-Anelka onbirini değiştirmeyen Christoph Daum; ilerleyen dakikalarda zamana zaman orta sahayı üçleyerek Tuncay’ı serbest adam olarak kullandı.

İlk Yarı :

Anelka’yı; başına İbrahim Toraman’ı dikerek durdurmaya çalışan Rıza hocanın belli ki bu karşılaşmada en çok korktuğu isim Anelka’ydı.

“Korkulan adam Anelka” orta sahada Appiah’dan aldığı topla dakikalar 18’i gösterirken öyle bir gol attı ki, bu gole biliyoruz ki Rıza hoca da şapka çıkarmıştır. Önce rüzgarıyla Koray’ı deviren Anelka, ardından şutuyla Cordoba’nın feleğini şaşırttı. Cordoba’nın gol vuruşu sırasındaki dansı gerçekten görülmeye değerdi.

İlk yarıda Beşiktaş :

Beşiktaş’ın gol umudu Ailton ilk yarı boyunca ileride yıtınıp dururken, orta sahada da Kleberson Fenerbahçe ataklarını kesmede önemli bir rol oynuyordu.

Beşiktaş’ta ayakta kalabilen bu isimler dışında; adeta geçen sene aldıkları 4-3’lük galibiyetin hatrına sahada duran bir Pancu’dan, ne işe yaradığı belli olmayan bir Adem Dursun’dan, sağ kanatlarını bir zamanlar Fenerbahçemizin sağ kanadını düşürdüğü hallere düşüren bir Ali Güneş’den, ileride hayaletleri oynayan bir Youla‘dan hayır gelmeyeceğini anlayan Rıza hoca; ilk yarının sonlarına doğru Youla - İbrahim Akın, ikinci yarının başında da Pancu-Ahmed Hassan değişiklikleri ile Beşiktaş’ın da sahada birşeyler yapmasını sağladı.

Beşiktaş takımında bu akşam Ailton ve Kleberson için üzüldüm, hak ettikleri yerde olmadıkları için ezik duygular hisseden bu futbolculardan Ailton, Anelka'nın attığı golde ne yapıyor lütfen dikkat edin... Ve unutmayın Ailton bir forvet oyuncusu. Yazık değil mi ona?

İkinci Yarı :

Skor avantajını eline alan Fenerbahçemiz ileride bıraktığı Anelka’nın tek başına Beşiktaş’a yeteceğinin bilincinde bir oyun anlayışıyla ikinci yarıya çıktı.

Kleberson ve İbrahim Akın’ın uzaktan şutlarıyla gol arayan Beşiktaş’ta Ailton’un sık sık ofsayta düşmesi dikkatleri çeken bir nokta oldu. İkinci yarıda düştüğü ofsaytlara bakınca; “Beşiktaş bu adamı ofsayttan gol atsın diye mi aldı?” diye sormamak elde değildi gerçekten.

İlerde tek forvet olarak oynayan Anelka’ya; orta sahadan Tuncay ve Alex sık sık destek verirken, sadece bu kadar bir çabayla bile birçok frikik kazanmasını bildik. Fenerbahçemizin etkili oyuncularını faul yapmaktan başka türlü durduramayan Beşiktaş savunması, bu defans anlayışını Malmö deplasmanında ve önümüzdeki kritik maçlarında da sergilediği takdirde Rıza hocanın kredisinin fazla uzun olacağını sanmıyoruz.

Beşiktaş’ın son dakikalara girilirken son bir umutla kalemize yüklenmesine karşı, Alex-Nobre değişikliğini yaparak topu daha fazla ileride tutmayı hedefleyen Daum nitekim bu amacında başarılı oldu.

Karşılaşmanın şüphesiz ki yıldızı Anelka’ydı. Attığı ilk golün ardından, 82.nci dakikada 4 Beşiktaşlı'yı ipe dizer gibi geçtiği pozisyonda Ahmed Hassan tarafından indirilmesiyle takımımıza bir de penaltı kazandıran yıldız oyuncumuz anlaşılan o ki, yükselen form grafiği ile rakiplerimizin korkulan rüyası olmaya devam edecek.

Anelka’nın düşürülmesiyle kazandığımız penaltıyı Nobre’nin Cordoba’yı ters köşeye yatırarak auta göndermesiyle heveslenen Beşiktaşlılar haddini bilmeyerek son dakikalarda çok heyecanlandılar.

Nobre kaçırdığı penaltıyla oyuna heyecan getirdi.


Susturucu Tuncay.


Volkan'ın performansı gün geçtikçe artıyor.


Selçuk Appiah ile birlikte Beşiktaş ataklarına set çekti.



Eski takımına yine yaptı yapacağını...


Luciano Beşiktaş ağlarını bu kez havalandırmadı.



Beşiktaş’tan bu oyun yapısıyla bir halt olmayacağı belli iken; hala umutla Fenerbahçemize karşı bu takımın birşeyler yapmasını bekleyen taraftarlara, son umudu takımdaki eli yüzü düzgün iki-üç adamdan biri olan Kleberson verdi. Kleberson’un 90.ncı dakikada attığı gol gerçekten çok güzeldi.

Attığı golle bu takımdan çok daha iyilerine layık olduğunu gösteren Kleberson; Beşiktaş tribünlerinin de 2 dakikalığına sevinmesini sağlamış oldu. Maç boyunca gol atmamak için kendini tutan Fenerbahçemiz de atması gereken golü hemen şipşak Tuncay’ın Nobre ile paslaşması sonrası attı ve Fenerbahçemiz son dakikaları son derece hareketli geçen bu karşılaşmayı da 2-1 kazanmış oldu.

Maç sonrası :

Futbolcularımıza, taraftarlarımıza, başkanımıza kısacası Fenerbahçe ile ilgili her şeye yoğun bir şekilde küfür edilmesiyle başlayan gece, biz Fenerbahçeliler adına sevindirici bir sonla bitti. Selçuk ve Appiah’ın görevlerini çok güzel bir şekilde yerine getirdiği, Volkan’ın başarılı kurtarışlarıyla öne çıktığı, Anelka’nın formunun giderek yükseldiğini gördüğümüz bir gece yaşadık.

Beşiktaş'ın 90ncı dakikada attığı gole en az Beşiktaş'lılar kadar sevinen yazar bozuntuları da vardı şüphesiz. Bu yazar bozuntuları ve Daum'un teknik direktör olarak kalitesini çözememiş bir grup insan, tahmin ediyorum ki, yediğimiz golün ardından "maç böyle bitse de, Milan maçının ardından yine son dakikalarda takımı koruyamadı diye Daum'a bir daha saldırsak" düşüncesiyle hevesle beklemişlerdir. Ancak maç döndü ya, o yöntem rating getirmeyeceği için şimdi başka bir yol seçmişlerdir...

Beşiktaşlılar sahalarının kapanması üzerine Profesyonel Disiplin Kurulu’na isyan ederek “maç Kadıköy’de oynansın, hakem Cem Papila olsun, gözlemci de Aziz Yıldırım” demişlerdi. Maç İnönü’de oynandı, hakem Fıray Aydınus oldu. Şimdi sormak lazım “nooldu?”. Umarız Beşiktaşlılar maçın nerede oynandığıyla, hakemin kim olduğuyla ilgilenmekten biraz başlarını kaldırır, artık biraz da takımlarının zerre top oynamaması gerçeğiyle ilgilenirler.


Beşiktaş’ın onca ağlayıp sızlamalarına en güzel cevabı başta Anelka olmak üzere sahada futbolcularımız verdi:

Herkes Haddini Bilecek !

NOT : Beşiktaş’a haddini bildirme şansını bize veren Tahkim Kurulu’na teşekkürü borç biliriz.




Copyright © 2005 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™