ARŞİVDEN SON HABERLER: Fenerbahçe 4-2 Kayseri Erciyesspor, Fenerbahçe 2-3 Jimnastikgücü, Trabzonspor 2-3 Fenerbahçe www.fenerbahceliyiz.biz

 
Değerli Başkanım Aziz Yıldırım'a;

Geçtiğimiz dakikalarda istifanızı vereceğiniz yönünde duyumlar almış bulunmaktayız. Bu doğrultuda alacağınız olumsuz bir karar beni ve benim gibi düşünen birçok kongre üyemizi, taraftarımızı derinden yaralayacaktır. 100. yıl öncesinde türlü şaibelerle elimizden alınan bir şampiyonluk yüzünden alacağınız ve kulübümüzü karışıtırıp rakiplerimizi güçlendirmekten başka hiçbir amaca hizmet etmeyecek bu kararınızdan dönmenizi umut ediyorum.

Son günlerde hocamız Christoph Daum'un kulüpte kalmasını her platformda teşvik edip kurulu müthiş düzenimizin basit ayak oyunları nedeniyle yerle bir olmamasına çalışıyoruz. Böyle bir ortamda doğru olmadığına inanmak istediğim istifa kararınızı duymuş bulunmaktayım. Eğer Fenerbahçe'de istikrarın başarıya giden yolu belirlediğine en ufak bir inancınız yok ise yıllarca desteklediğim Aziz Yıldırım'ın görevi bırakmasını bağrıma taş basıp kabul ederim. Ama halen istikrarın Fenerbahçe için vazgeçilmez olduğuna inandığınızı düşünüyorum, öyle düşünmek istiyorum. O zaman şu anda alınacak istifa kararı Fenerbahçe'nin köküne kibrit suyu dökmekten başka birşey değildir. Haddim olmadan söylemek istiyorum ki, şu dakikadan itibaren yapılacak iş, basın toplantısında "Çok daha güçlü bir şekilde, düzenimizi bozmadan, mümkünse Christoph Daum'la 100. yıla bomba gibi gireceğiz" açıklaması yapmaktır. Gerekirse karşımızdaki cepheye açıktan göz dağı vermektir.

Bu istikrarsızlık ortamında daha fazla yaprak dökümüne izin vermemelisiniz. Vakit, istikrar bir başka bahara kalmadan masaya yumruğu vurmanın vaktidir. "Efsane Başkan", prensiplerini 1 gol farkıyla kaçan şampiyonluk yüzünden bırakmaz, yenilgiyi kabul etmez. 13.30'daki basın toplantısından aklıselim Fenerbahçe kongre üyelerinin beklentisi budur. O kongre üyeleri ki, sizin kulübü zor gününde ortada bırakmayacağınıza inanmış ve sizi o makama layık görmüşlerdir.

Değerli Başkanım,
gereğini yapmanızı arz ederim.

Salih Erden


Büyük Başkan


 14.05.2006
Tek Büyük FENERBAHÇE!

Denizlispor 1-1 Fenerbahçe
Turkcell Süper Lig sonunda bitti. Beklenen ve Fenerbahçe düşmanlarının arzuladığı neticeye ulaşıldı. Artık yaslanıp geçmişin muhasebesini yapmanın, ve Türkiye'de futbola yatırım yapmanın zerre kadar değer görmediğini anlamanın zamanıdır. Türkiye'de yatırım Federasyon koltuğuna akraba, futbol şube sorumluluğuna akbaba oturtmaktan geçiyor. Uefa.com sitesinde hafta arasında yayınlanan haberde "The general view is that Fenerbahçe deserve the league." cümlesini yazanların sanırım Türkiye'de özellikle de Ulusoysuz'un yönetimindeki futbolsuzluk ortamında hakedenin, çalışanın kazanamaması gibi bir gelenek olduğundan haberleri yoktu.

Öyle veya böyle, normal şartlarda kazanacağımız iki kupayı olağanüstü hal ilan edip darbeyle Ulusoy'u başa getirenler elimizden aldılar. Büyük Fenerbahçe camiası bu ortamda öncelikle sakin olmayı başarabilmeli. Ki bu yapılması gereken en zor iş. Ortada göz göre göre peşkeş çekilen, çalınan bir kupa, futbola yatırım yapan tek kulübe köstek olan bir futbol yönetimi varken bir insanoğlunun isyan etmemesi çok zor.

Soysuz ve saz arkadaşlarının dediği oldu.
KENDİ YORUMUNU EKLE!



Selçuk aşkının kaynağı nedir?


Bu stadı kapattın, ya diğerleri?


Deniz'in lisansı ne hakla iptal edildi?



Türkiye'nin dört bir yanında başlatılan anti-Fenerbahçe propagandası Türkiye'nin arsa zengini kulübünün fakirlik edebiyatıyla kahramanlaştırılması, hakemlerin sözde Fenerbahçeli tutumuyla yaratılan ortam bu gece oynanan Denizlispor-Fenerbahçe maçını Türkiye'de futbol için ya tamam ya devam maçı haline getirdi. Bugün Denizli'de Fenerbahçe'nin kaybettiği bir kupa ama Türkiye'de kaybedilen "futbol ortamı" oldu. Türkiye Ligi'nin tek oturup izlenecek takımı Fenerbahçe birbirinden küçük 17 takımın dayanışması neticesinde eli boş bir şekilde sezonu kapattı. Bu tablo bile Türk Futbolu için başlı başına bir utanç tablosu olmalıdır.

ULUSOY GELİNCE NE DEĞİŞTİ?

Selçuk Aşkı...

Ne değişmedi ki? Fenerbahçe maçlarına hakem atamaları titizlikle yapıldı. Bu titizlik doğru maça doğru hakemin verilmesi düşüncesinden ziyade Selçuk Dereli'nin Fenerbahçe maçlarına mümkün olduğunca çok verilmesi yönündeydi. Selçuk Dereli Ulusoy'un gelişiyle 5 tane Fenerbahçe maçında görev yaptı ve bu maçların netiesinde 6 puan kaybedildi. Kaybedilen her puanda Dereli'nin payı var. Selçuk Dereli Türkiye'nin Fenerbahçe'den FİFA seviyesinde en iyi puan çalan hakemi olmasıyla nam salmış bir hakemimizdir. Bir sezonda 5 Fenerbahçe maçı yöneten hakem sayısı bir elin parmaklarını geçmezken tek bir yarıda Selçuk Dereli'nin 5 tane Fenerbahçe maçı yönetmesinin açıklaması ne olabilir?

Komik stadyum cezaları silsilesi

Ulusoy'un gelişiyle her maçımızdan sonra değişmeyen kötü tezahürat cezaları beraberinde gelmeye başladı. Türkiye'de toplu küfre en az rastlanan stadında bu cezalar neden kaynaklanıyordu dersiniz? Neden olacak "Ulusoy İstifa" bağırışlarından. İşte böyle bir yönetim her hafta sürdürdüğü bu sinir bozucu tezahürat fatura etme özelliğinin kar etmediğini görünce deplasmanlardaki maçlara da gözünü dikti. Vestel Manisaspor deplasmanında son yıllarda görülmemiş, ölüm yaşanmamış olması tamamen mucize olan bir maçın ardından Fenerbahçe'ye verilen seyircisiz oynama cezası -ki bu ceza literatürdeki en ağır cezadır- sinirleri iyice gerdi. Bir hafta sonra şaibe taraftarı Kadıköy'de sevilirken huysuzlanınca koltukları kırıp sahaya ve stat dışındaki insanlara atmaya başladılar. Manisa deplasmanından daha ağır maddi bir zarar ve ayrıca ortada bir terör olayı olmasına rağmen para cezasıyla geçiştirilip Galatasaray'ın şampiyonluk kutlamaları için son haftaya dolu bir Sami Yen hazırlanmıştır.

Kuddusi'yi gören oldu mu?

Bir komedi fırtınasıydı bitti. Boşuna "hiiiç bitmesin" diye reklamları çıkmıyor. Çünkü eğleniyordu Türkiye'nin çoğunluğu. İkinci yarının başında Ankaraspor ile deplasmanda oynadığımız karşılaşmanın hakemiydi Kuddusi Müftüoğlu. O haftaya kadar sadece bir maç yönetmiş ve o da bir hafta önce. Ankaraspor maçımızda çıkıyor ve alnının akıyla görevini yapıyor, üç puanı götürüyor. Peki o haftadan sonra Kuddusi'nin kayda değer bir görev aldığını gören var mı? "Kuddusi, sana jübile yapmadan önce iki maç daha hakemlik yaptıracağım, birinde hakemliğe dönüş, birinde tetikçiliğini yapıp sessizce jübile yapacaksın. Sonra kimsenin senin varlığından haberi olmayacak." diye bir diyaloğun geçmesi pek de mantık dışı sayılmaz. Dereli'den Kuddusi'ye aleyhimize yapılıp puanlarımıza malolan onlarca hakem hatası sayabilirim. Ama bunlar ne giden kupalarımızı, ne de Türkiye'de güvenilir Futbol ortamını geri getirebilir.



Olmuyor, başka birşeyler yapmak lazım...

Fenerbahçe puanlar kaybederken Galatasaraylılar da puan kaybediyordu. Hay Allah. Federasyon yetkilileri "Nerden yola çıktık elin kazmalarını Türkiye'nin futbolunu konuşturan tek takımına karşı şampiyon yapmaya" diye dert yanarken yeni formüller de geliştiriliyordu. Ligde son haftalara girilirken önce Deniz Barış'ın lisansını hukuk dışı bir hamleyle iptal eden Federasyon bu hamleyi öyle bir zamanda yapıyor ki Fenerbahçe itiraz yapma veya parasını ödeyerek, herhangi bir şekilde Deniz'i oynatma imkanını bulamasın. Haftasonu oynanan Vestel Manisaspor maçına son haftaların formda ismi Deniz çıkamayınca sakatlıktan yeni çıkan Önder o mevkide varlık gösteremiyor ve bir anda 5-3 lük beklenmedik bir yenilgi neticesinde liderlik el değiştiriyor.

Galatasaray rakiplerine karşı zorlukla mücadele ediyor. Rakipler bir olmuş Galatasaray maçlarına "ayrı" bir motivasyonla çıkma kararı alıyorlar. Futbolun f'sini oynamayan rakibimiz maçlarını ilk 10 dakikada bitirirken, rakiplerimiz bi taraflarına motor takmış gibi bir oraya bir oraya uçuşuyorlar. Öyle ki, kendisini dört büyüklerden biri olarak addeden Trabzonspor kendi sahasına gelmiş Fenerbahçe'ye çelme takmak üzere sahaya çıkıyor. "3 puan benim neyime? En azından kapanayım da cincona yarasın" mantığı.

Bir de sezon boyunca yaygara koparılan Fenerbahçe lehine hakem hataları fiyaskosu var tabi. Hakan Şükür son derece çekişmeli geçen Gençlerbirliği maçında hiç bir müdahale yokken kendisini yere bırakıp takımına penaltı kazandırırken ne ülkenin hakem komitesi başkanı Gençlerbirliği'ne özür mesajı gönderiyordu, ne de ekranlarda Fenerbahçe düşmanlığını kusmaya bir dakika olsun ara veriliyordu.

Ardından, daha önce lig sonunda oynanması planlanan Türkiye Kupası Finali Galatasaray ve Trabzon derbilerinin hemen sonrasındaki hafta içine yerleştiriliyor. Haftasonunda Galatasaray'la oynayacak Beşiktaş'ın Galatasaray karşısına yorgunluk bahanesiyle gazozuna maç yapmaya çıkması ve Fenerbahçe'nin üst üste zorlu derbilerle yıpranarak bir mucize gerçekleştiremezse puanlar kaybederek yoluna devam etmesi hedefleniyordu. Türkiye Kupası finali önümüzdeki hafta arasında normal şartlarda oynanacak olsaydı Tüpçünün hali nice olurdu?

Federasyonu kim yönetiyor? Ulusoy mu, Demirören mi?

Diyarbakırspor'un sahası kapatılıyor, maç İzmir'e alınıp adeta Galatasaray'ın evinde oynanıyor. İstanbul-İzmir ve İzmir-Diyarbakır arasındaki mesafeye bakılırsa Federasyon düpedüz kafasına göre iş yapıyor. Neden yapmasın? Yönetenin kim olduğu belli değil ki. Bir koalisyon, bir ittifak. Oturup kafa kafaya verip Türk futbolunun sorunlarını tartışıyorlar. Demirören der ki: "Türk futbolunun geleceğini düşünerek kulüp başkanları olarak Haluk Ulusoy’la bir toplantı yaptık." Bu ülkede Federasyon başkanıyla bir kulüp başkanı oturup ülke futbolunun geleceği hakkında karar veriyorlarsa Demirören'in "Şu an gönlümden geçen şu; Biz Türkiye Kupası’nı kazanalım, Galatasaray da Süper Lig’de şampiyonluğu..." sözlerinin ardından bu sofradan elimizi eteğimizi çekmemiz gerekirdi. Öyle ki, Türk futbolunu maalesef yönetiminde bulunduran bu insan ile Amsterdam'dan nikahlı eşi Adnan Polat'ın açıklamaları çizilen tabloyu aslında haftalar öncesinden gözler önüne serdi. 20.45'te ne olursa olsun havai fişekler şaibe için patlayacaktı. Biz yine de mücadelemizi verdik. Ama olmadı. Türkiye Kupası'nı hakem hatalarıyla gelen gollerle Beşiktaş'a, Lig şampiyonluğu da benzer şekilde Galatasaray'a bırakmak zorunda kaldık ve Türkiye'de futbolu yönetenlerin dediği oldu.

O kupalar gözünüze penetre etsin!


İstikrarı korumak başkanın işi...

Türkiye'de futbolun kaybettiği bir yılı geride bırakırken hepimizde şaibenin, hırsızların kazanmasından kaynaklanan bir sinir boşalması, bir kırgınlık hakim. Futbolcularımızın bu ablukayı tek başlarına dağıtmalarını bekledik. Arkalarında milyonlarca taraftarı yanyana, kolkola bağırıyorlarsa da bu çocuklar ellerinden geleni yapmalarına rağmen uğruna apar topar darbe yapılan bir senaryoya engel olamadılar.

Fenerbahçe taraftarı bu sezondaki kaybı zorda olsa kafasına takmamalı. Başta Büyük Başkan Aziz Yıldırım, hepimiz Fenerbahçe'ye karşı oluşan cephenin bilincinde olup, istikrarı bozmadan mücadelemizi sürdürmeliyiz. 100. yılla birlikte adaletin kazandığı, şikecilerin yerle bir olduğu Türkiye'nin Avrupa'daki tek gururu olacak, her kupaya ambargo koyan gurur dolu bir Fenerbahçe bizi bekliyor. Bizler gerektiğinde acılar çekmesini de iyi biliriz. Fenerbahçe taraftarının taraftarlığı kupa ateşinin küllerinden bitmemiştir.

Bundan sonraki aşkımız da kupa için olmayacaktır. Türkiye'de duygu sömürüsüyle, Türkiye'nin en zengini ama en fakiri olma komedisiyle büyüyen bir kulüp değiliz. Allah'ın izniyle çalışıp, tırnaklarımızla kazıyarak Türkiye'nin en büyüğü olduk. Kupanın şaibenin kucağında olması bu gerçeği değiştirmeyecek. Çünkü bizler bugün olduğu gibi dimdik durduğumuz sürece Türkiye'de ilelebet tek büyük olacak, o da FENERBAHÇE.

Copyright © 2006 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™