Konyaspor 0-1 Fenerbahçe | |
Fikstürümüz haftalar geçtikçe zorlaşıyor. Yeni bir takım olduğumuz için bunu avantaj olarak kabul edebiliriz. Bu avantajı kullanabilmek için ilk haftalarda olabildiğince az puan kaybı yaşayıp zirvedeki yerimizi korumalı, çalkantılar yaşamadan taşların yerine oturmasını beklemeliyiz. Bu süreç beklenenden uzun veya kısa olabilir. Ama gerçek olan birşey var ki, takımımız henüz yolun başında.
|
Kežman attığı mükemmel golle galibiyetin mimarı oldu. |
• KENDİ YORUMUNU EKLE! |
Tuncay orta sahada daha verimli oluyor. Rüştü kritik kurtarışlar yaptı.
Yolun başında olan takımımızla son haftalarda gerek orta saha mücadelelerinde sürekliliği olmayan ve zaman zaman defansif anlamda
zaafiyet göstermemize neden olan Tümer'in ilk 11 dışına alınması, gerekse de forvet hattında sırıttığı gibi mücadelesinden de
faydalanamadığımız Tuncay'ın orta sahaya kaydırılmasıyla sahada daha dengeli bir görüntü çizmeye başladık. Sivasspor karşısında bu kadro
yapısıyla hücumda etkisiz kalmış ve yenen golün ardından 2 puan kaybetmiştik. Bu dengeli kadro yapısı için alınan
bu sonuç iyi bir başlangıç değildi.
Puan kaybının yanında, hücum noktalarında pozisyon kıtlığı yaşanıyordu. Kanat organizasyonlarında ısrarcı olmadığımız için ortada
yani rakibin kalabalık olduğu yerde sıkışan toplara, hücumdaki hareketsizlik eklenince, Alex'in sihirbazlık yapması, Kežman'ın şapkadan tavşan
çıkarması gerekebiliyor.
|
Konyaspor karşısında Sivasspor maçından farklı olarak kart cezalısı Lugano'nun yerine Önder forma giydi. (Rüştü, Kerim-Önder-Edu-Ümit, Appiah-Aurelio-Tuncay, Alex, Kežman-Deivid) Maçın ilk 10 dakikasında fizik gücümüz de yerindeyken geçen maçtaki eksiklerin farkında olduğumuz görüntüsü verdik. Zira Tuncay-Ümit ikilisinin yardımlaşmalı kanat bindirmeleri, sağdan da Kerim'in olabildiğince gayret göstermesiyle rakip savunmayı ortada yata yata savunma yapmaktan alıkoyduk. En azından kanada açılan toplar yüzünden Konyaspor savunmacıları yerlerini kaybedip pozisyon hataları yapma tehlikesi yaşadılar. Ancak bu ilk dakikalardaki anlayışımızı kısa sürede yitirdik ve yine Kežman'ın ayağına bakmaya başladık. O da beklentileri boşa çıkarmadı ve müthiş bir vuruşla galibiyeti getiren golü attı. Dakikalar ilerledikçe oyundan düşen takımımızı ve Zico'yu ipten alan kurtarışlara imza atan ve yağış altındaki maçı hatasız tamamlayan Rüştü'nün de hakkını teslim edelim. Neticede yeni bir takım olduğumuz için çok ciddi bir viraj halini alan bu "deplasmanlar serisi"'nde 2. maçta puan kaybı yaşamadık. Randers karşısında turu geçen taraf olmanın yanında, aynı kurguda sahaya çıkacak olan takımımızın oyununa her maç yeni beceriler kattığını görmek bizleri gelecek açısından umutlandıracaktır. |
Yukarıda Rüştü'nün, Zico'yu ipten aldığını belirttim. Bu maalesef ülkenin gerçeği. Ancak ülkenin her gerçeği doğru kabul edilemez. Zico'nun yeni adım attığı bir ülkede üç ayını tamamlamadan yolcu edilmeye çalışılması iyiye işaret değil. Ülkemizin özellikle spor yönetimlerinde gözle görülür şekilde istikrar karşıtlığı seziliyor. Medya bu değirmencilik oyunundan nemalandığı için onların bu yöndeki çığırtkanlığı kendi menfaatleri açısından makul görülebilir. Fakat belli bir istikrar kurmadan başarının gelmeyeceğine kendi tecrübeleriyle kanaat getirmiş olması gereken insanlardan mantık çerçevesinde hareket etmelerini bekliyoruz. Diğer taraftan 100. yılda inanılması güç hedefler koymak da yöneticilerimizi mantıklı hareket etmekten alıkoyabilir. Öncelikle bu gerçekçi olmayan tavırlardan kurtulmamız ve gelecek planlaması yapmamız gerekir. "100. yıl"'a gereğinden fazla yük bindirmenin olası bir kötü sonuçta aynı oranda büyük bir tepkiye dönüşebileceğinin herkes farkında olmalı. Bu doğrultuda adımlarımızı mantıklı atmalı, doğmamış çocuğa don biçme sevdasından vazgeçmeliyiz. Önce takım olmayı başarmamız gerekiyor. Bu nedenle; takım onun istediklerini
|
Zico yalnızlığa mı itiliyor? Aziz Yıldırım ve yönetiminin istikrardan uzak bir görüntü çizmesi korkutucu... |