Ankaraspor 2-2 Fenerbahçe | |
Oysa ki milli maçlar için verilen ara takımdaki uyumun sağlanması açısından kaçırılmayacak bir fırsattı. Lugano ve Edu'nun yan yana oynamaya alışmaya başladıkları gözüktü. Ama sorunu bireysel olarak ele alarak bir sonuca varmanın da pek mümkün olmadığı ortada. Zira takım olarak maçlara sürekli dirençli başlıyor, grafiğimizi dakikalar ilerledikçe düşürüyoruz. Geride isek saldıracak, önde isek skoru koruyacak halimiz yokmuş gibi bir görüntü çiziyoruz.
|
Zico 100. yılda mutlak şampiyonluk hedefiyle mi getirildi? |
•KENDİ YORUMUNU EKLE! |
2. golümüzün sahibi Lugano Edu'yla gün geçtikçe daha uyumlu gözüküyor. Alex'in 1 gol, 1 asistlik performansı yetmedi.
"Uyum süreci ve hedef" çelişkisi |
Açıkçası içinde bulunduğumuz durumda nasıl bir diriliş gerçekleştireceğiz merak ediyorum. Takımın iyi bir görüntü çizmemesinin yapılabilecek en mantıklı açıklaması "uyum süreci" olabilir. Uyum süreci içerisinde bulunan bir takıma da şunu şunu yapmak zorundayız diye aşırı yük bindirmek bu tip puan kayıplarıyla özgüven kaybına, daha da kötüsü takım içerisinde teknik direktöre olan inancın zedelenmesine neden olabilir. Yönetimimiz neyse ki artık "100. yılda UEFA Kupası'nı alacağız" söyleminden kaçınıyorlar, ama kabul etmek gerekir ki, camiayı Türkiye Ligi'nde şampiyonluk dışında elde edilecek bir sonuca da hazırlamak gerekiyor. Tıpkı Daum'un ilk sezonunda olduğu gibi çıtayı düşük tutup takım ve teknik direktör üzerindeki baskıyı hafifletmek, uyum sürecini Zico ve takımının daha sakin bir kafayla atlatmasını sağlamamız gerekiyor. Sahadaki devamlılığı olmayan ve kopuk futbolun kabul edilebilir tek mantıklı açıklaması "uyum süreci" iken, hedefin kesinlik arz etmesi büyük çelişkidir. Bu çelişkiyi ortadan kaldırmanın, Zico ile uzun vadeli bir birlikteliğin gerek şartı olduğu kabul edilmelidir. Lakin böyle bir birliktelik düşüncesi yoksa, yani Zico'yu sadece 100. yılda şampiyon olmak için getirdiysek mucize peşinde koşuyoruz demektir. Maçtan Zorda olsa maça dönüp bir kaç noktaya değinmek istiyorum. İkinci yarıda Aykut'un kenarı aldığı Hürriyet maçın ilk yarısı boyunca her türlü kasıtlı hareketi olağanmış gibi göstererek yaptığı faullerden sonra kendi lehine karar çıkartmak için itirazlarda bulunup, kameraya yakalandığı her an ayan beyan küfür ediyordu. Geçen sezon yaptığımız maçta da Alex'i oyundan bezdirmiş, Kuddusi Müftüoğlu'nun da müsamaha etmesiyle hedefine ulaşmıştı. Bu sefer Vedat Yüksel sarı kart göstermekte neyse ki gecikmedi ve oyundan atılmadan dışarı alınmak zorunda kaldı. Ama ettiği küfürler yanına kaldı. Küfürlü tacize kameralardan ceza verilmesi hususu mutlaka gündeme gelmeli. Acıyla, bir anlık sinirle küfür edilir. Bir olur, iki olur; ama alışkanlık haline getirene ceza verilmiyorsa tribündeki küfürden, Tuncay'ın alnıyla Hürriyet'in burnuna geçirmesinden şikayet etmemek gerekir. |