10.11.2006
Yol Kazası
Denizlispor 0-0 Fenerbahçe
Beşiktaş, Trabzon, Galatasaray ve UEFA maçlarından oluşan zorlu dönemece girmeye hazırlanırken Denizlispor karşısında tökezledik. Geçen sezonun son maçında türlü oyunlarla şampiyonluğu elimizden alan Denizlispor'un arkasındaki hakem desteği yine kendisini hissettirdi. Maç boyunca Denizlispor'un sürdürdüğü sertlikle yıldırma taktiği hakem Bülent Yıldırım'ın prim tanımasıyla sonuç verdi. Centilmence geçmiş bir maç görüntüsü varmış gibi sarı kart çıkmayan karşılaşmada takımımız hücumda çoğalmayı başaramayınca da gol sesi çıkmadı ve bu sezon Bursa maçından sonra ikinci kez bir maçı golsüz tamamlamak zorunda kaldık.

Karşılaşmaya Volkan, Önder-Lugano-Edu-Uğur, Deniz, Tuncay-Appiah-Tümer, Alex, Deivid 11'i ile başlayan takımımız ilk yarıda Denizlispor'un tam sahada baskılı oyununa karşı topa sahip olmayı başararak başladı. Sağ kanatta Önder'in çalışkanlığına Tuncay ayak uydururken, solda Tümer Uğur'un performansına katkıda bulunmakta güçlük çekti. Tümer sık sık orta sahaya kayarak markaj altındaki Alex'i rahatlatacak hamleler yapmaya kalkınca Uğur Boral sol tarafta hem defansif hem de ofansif anlamda zorlanmaya başladı.

Alex'in oyundan çıkışı sonu hazırladı.
KENDİ YORUMUNU EKLE!

Tümer'in bünyesi 90 dakikayı kaldırmadı.


"Rakiplerimize karşı hazırız."


Tuncay kaptanlığa ısınıyor.

Tüm zorluklara rağmen ilk yarıda bu sezon pek fazla görme imkanı bulamadığımız sağlı sollu atakları, rakibi bunaltan tempoyu yakalamayı başardık. Ama bu pek uzun sürmedi. İleriye topu taşısak da ceza sahası içinde çoğalmakta yaşadığımız güçlük maç boyunca kendisini hissettirdi.

İkinci yarıda Deivid'in yerine Kezman, Alex yerine Mehmet, Deniz yerine Aurelio değişiklikleri geldi teknik direktörümüz Zico'dan. 64-74 arasındaki 10 dakika içerisinde yapılan bu oyuncu değişiklikleri oyunumuza birşey katmadığı gibi Tümer'deki fiziksel düşüşün doğurduğu sıkıntıyla 10 kişi oynamaya başladık desek yanlış olmaz. Oyuna Mehmet'in girmesi sağ kanattaki düşüşe ve oyunun gidişatına bakılınca yadırganmayacak bir değişiklik gibi gözüküyordu. Fakat Alex'in çıkması konusunda, bir sarı kart görmesi halinde Beşiktaş maçında forma giyemeyecek olmasının dışında pek kabul edilebilir bir açıklama olduğunu düşünmüyorum. Zira Alex çıktıktan sonra duran topu paylaşamayan futbolculara şahit olduk. Rakip kalede etkili bir şekilde çoğalmamız halinde herşeyin değişebileceği son 15 dakikada değil Alex'in rolünü üstlenmeyi, Alex'in direndiği markaja maruz kalacak direnci bile gösterememesine şahit olduk Tümer'in. Üzücü bir şekilde fiziksel açıdan bir çöküntü içerisinde olduğunu gördüğümüz Tümer orta sahadan uzun topla rakip sahaya oyun yıkmaya çalışmak gibi absürd bir mantaliteyi uygulamak durumundaydı. Daha fazlasına yorgunluğu müsaade etmiyordu.

Son 15 dakikadaki organizasyonumuz, üzücüdür ki, 14 Mayıs'taki son 15 dakikayla şuursuzluk açısından eşdeğer sayılabilir.

Zor bir dönem bizi bekliyor...

Takımdaki sakatlıkların bitmesi kadro kurmakta bir güçlük doğurmuş gibi. Deivid-Alex-Tümer-Tuncay-Kezman 5'lisini hoş tutmak yerinde bir davranış. Ancak neticede ortada puan kayıpları olunca fatura ister istemez sahada iyi görüntü vermeyeni oynatan Zico'ya çıkıyor. Tümer bugün 90 dakikayı kaldıracak görüntü vermedi. İlk yarıda sol kanadın işlemesine pek katkısı olmasa da etkili paslar atıp Alex'in yükünü hafiflettiğine şahit olduk. İkinci yarıda ayakta kalamamasının ardından bir de Alex'in oyundan alınmasıyla üstüne binen yeni sorumluluğu bünyesi kaldırmadı. Bu durum hem takımı, hem Zico'yu hem Tümer'i zor duruma soktu. Performanslarını 90 dakikaya yayamayacak futolculardan daha kısa sürelerde daha yüksek verim alınabilir. Hem kısa sürelerde enerjileriyle birşeyler başaran futbolcunun özgüveni korunmuş olur hem de onları kaybetmemiş oluruz. Bu noktada önümüzdeki haftalarda Zico'nun seçim yapması gerekecek. Herkes derbilerde sahaya sürülecek takımları ve oyun planlarını merakla bekliyor.

Takım olarak Denizlispor karşısında Alex'in oyundan alınmasıyla maça son noktayı koyduk diyebiliriz. Tabii ki, gol bulabilirdik, gol de yiyebilirdik. Ama Alex kenara alındığında sadece hücum organizasyonu değil, haftalardır beğeniyle izlediğim, sürekli kendisini geliştiren ve o dakikaya kadar da hatasız oynayan defansın da dengesini yitirdiğine şahit oldum. Baskı kurmaya çalıştığımız dönemde defansımız, takımın geri kalanı rakip kaleye yığılmaya hazırlanırken kendi yarı sahasına hapsoldu. Yorgunluktan mıdır, çekingenlikten midir bilinmez oyunu rakip sahaya yıkmaya çalışırken iki stoperimizin kendi yarısahamızın ortasından ayrılmaması şaşırtıcıydı. Bu koordinasyonsuzluğa beklerin ayak uydurması, Tümer'in orta yuvarlağa çadır kurması eklenince "ya nasip ya kısmet" kıvamında bir final periyodu izledik.

Golsüz geçirdiğimiz bu maçın önümüzdeki derbi maçlar için ölçü olacağını sanmıyorum. Beşiktaş bu haftaki Sivas maçını aldığı takdirde Kadıköy'e gelirken puanları eşitlemek gibi bir hedef, bir başka deyişle "gaflet" içerisinde olabilir. Ulusoy'un uşaklarına karşı girmiş olduğumuz zorlu dönemecin ilk ayağında Haluk Ulusoy Tesisleri'nden yetişen Denizlispor karşısında puan kaybettik. Ama sırada bu kaybı fazlasıyla telafi edebileceğimiz 3 tane hedef maç var. İlk maçta inşallah Beşiktaş'ı devirip hesap sormaya kaldığımız yerden devam edeceğiz...

Copyright © 2006 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™