17.03.2007
Yeşillikle Gelen Şifa
Bursaspor 0-4 Fenerbahçe
Fenerbahçemiz üstündeki kara bulutları yavaş yavaş dağıtıyor. İkinci yarıya çok kötü bir giriş yapan ve içeride dışarıda kötü futbol oynayıp rakiplerine teslim olmak zorunda kalan Fenerbahçemiz Avrupa'dan elendikten sonra Türkiye Ligi maçlarında daha diri bir görüntü çiziyor. Önce Konyaspor ile içeride oynadığımız karşılaşmada ardından da bu haftaki Bursaspor maçlarında dikkat çeken özelliğimiz dirençli oyunumuz oldu.

Türkiye Ligi'nde rakiplerimiz Fenerbahçemiz'in fiziksel zafiyetinden faydalanmak için baskılı oyun tercih eder olmuşlardı. İkinci yarıdaki maçlarımızda özellikle Antalyaspor olmak üzere bazı takımların bu anlayıştan puan ve puanlar çıkarması diğer rakiplerimizi de bu tarz bir oyuna teşvik etti. Bursa ve Konya maçlarının her ikisinde de takımımız, ilk yarıda kontrollü, çok fazla hücum düşünmeyen ama rakibini kilitleyen bir oyun sergiledi. İlerleyen dakikalarda yorgun düşen rakibin basit hatalarından istifade ederek pozisyonlar bulmaya başladık. Fenerbahçemiz'in alışılagelmiş oyun tarzına biraz ters olsa da, 3 puanın oyundan daha önemli olduğu bu haftalarda işe yaradığını görmek sevindirici. Aynı zamanda pozisyon vermemeyi öğrendiğimizi de söyleyebiliriz. Zira iki maçtır kalemizde gol görmediğimiz gibi çok ciddi pozisyonlar da yaşamıyoruz. Edu ve Lugano'nun dönüşüyle aynı zamana denk gelen geciken uyanış bizleri şampiyonluk yolunda umutlandırıyor.

Kezman açıldı.
KENDİ YORUMUNU EKLE!

Alex ligdeki 15. golünü attı.


Appiah sakatlanarak çıktı.
Karşılaşmaya hafta içinde antrenmanda sakatlanan Serkan'ın yerine Önder Turacı'nın yer bulduğu ilk 11 ile başladık.(Serdar, Önder-Edu-Lugano-Ümit, Appiah-Deniz-Aurelio-Tuncay, Alex, Kezman) Maçın ilk yarısını gedik vermeden 0-0 eşitlikle tamamladık. İlk dakikada kalemizde gördüğümüz şanssız pozisyon dışında da pozisyon vermedik.

İkinci yarıya ani gelişen atakta Kezman'ın ortaladığı topa Alex'in yaptığı kafa vuruşundan gelen golle başladık. Beş dakika geçmeden sağ kanattan gelen ortaya yaptığı kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkaran Kezman, Deniz Barış'ın kaydettiği 3. golümüzün asistine de imza koyarak maçın yıldızı oldu. Maçın sonlarına doğru açılan Tuncay Şanlı Alex'e ligdeki 15. golünün asistini yaparak güzel bir kapanışa imza attı.

Tuncay Şanlı'nın rakip sahanın ortalarında İsmail Güldüren'den kaptığı topun neticesinde gelen ilk gol ve arkasından gelen goller Fenerbahçemiz'in son iki maçındaki görüntüsü hakkında bir ana fikir veriyor. Geçen hafta bir kornerde kaleci Özden'in hatalı çıkışı neticesinde Aurelio'nun attığı gole kadar rakibi bunaltan bir baskı kurmak bir yana, rakibi zaman zaman kendi sahasında kabul etmek zorunda kalan takımımız formda Serdar, dirençli orta saha ve hamleli savunmasıyla rakibe gol şansı vermiyor; öne geçecek fırsatı bulup değerlendirdikten sonra da rakibinin gardını düşürüyor ani ataklar yakalayıp farkı arttırıyor.

İşler yolunda gittiği sürece bu anlayışı başarıyla uygulayıp 3er puanları alabilecek ve şampiyonluğa ulaşabilecek bir kadroya sahibiz. Umarım ihtiyacımız olduğunda da kapanacak rakiplerimizi sağlı sollu ataklarla saf dışı edecek bir oyun sergileyebiliriz.

Bu arada Stephen Appiah'ın 60. dakikada kasığından sakatlanması, kadro istikrarını yakalayan takımımız için kötü bir haber oldu. İnşallah oyuncumuz kısa sürede tamamen iyileşerek geri döner ve onun yokluğunda forma giyecek oyuncularımız onun yokluğunu aratmazlar.


Federasyon Şiddeti Körüklüyor

PFDK'nın bir pankart nedeniyle kulübümüze gönderdiği savunma isteği resmi sitemiz fenerbahce.org'dan da yayınlandı. Konyaspor maçında açılan söz konusu "Ne Saran, Ne Kıran, Yalnız Değilsin Aziz Başkan" pankartına karşılık yapılan bu hamle federasyon yetkililerinin Fenerbahçe'ye ceza vermek için ne taklalar attığının göstergesidir. Tamamen Fenerbahçe'nin iç sorunlarıyla alakalı bir konu üzerine yorum getirerek bir anlamda içişlerimize karışan TFF ve kurullarının haddini aşan hareketleri misyonlarının aksine futbolda şiddeti körüklemektedir.

Ayan beyan art niyet kokan, hatta kokmak ne kelime art niyetin ta kendisi olan bu tavır Türk Futbolu'ndaki en büyük cepheleşmeye neden olmaktadır. Türkiye'de güncel olan ne Bursa-Beşiktaş, ne gs-Aziz Yıldırım, ne de FB-diğerleri arasındaki kutuplaşma Fenerbahçe-Ulusoy arasındakiyle boy ölçüşebilir. Ulusoy ve kadrolarının Fenerbahçe düşmanlığından beslenen politikaları mevcut olan şiddeti birkaç kez katlayacak derecede vahim olaylara sebebiyet verebilirdi. Fenerbahçe taraftarı bilinçli davranıp kural tanımaz bu güruha karşı tepkisini belli sınırlar içerisinde verdi. "Ulusoy İstifa" sloganı nedeniyle ceza bile yedi, duruşunu bozmadı.

Ama bir yere kadar. Bu pankarta hangi mantıkla dikkat çekiliyor. Mantık aramaya kalkınca elle tutulur bir sebep bulunamayan bu savunma istemi karşısında Federasyon ve kurumlarını hadlerini bilmeye davet ediyoruz. Çünkü Türkiye'de futboldaki şiddetin bir numaralı sorumlusu bir başkası değil, federasyonun ta kendisidir ve seçtikleri yol tahmin edemeyecekleri kadar kötü sonuçlara gebedir...




Nereye kadar!

Bu zevkli maçtan sonra bile bu densizlerin adını ağzımıza alarak keyifleri kaçırdığım için özür dilerim. Konumuza dönersek; yeşilliklerin insan sağlığına ne kadar faydalı olduğu bilimsel olarak defalarca, son olarak da bu zorlu virajda kanıtlanmış bir gerçektir. Yeşil-Beyazlı rakiplere karşı yaptığımız iki karşılaşmadan aldığımız 6 puanın yanında Konyaspor'un da Galatasaray'a 1 puanı çok görmemesi bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.:)

Lige Milli Takımımız'ın maçları nedeniyle verilecek aranın ardından Ankaraspor'u Kadıköy'de ağırlayacağız. Türkiyemiz'e Yunanistan ve Norveç maçlarında başarılar diliyoruz...

Büyük Derbiye Yakışan Terbiye

G.CafeCrown 57-91 Fenerbahçe
Fenerbahçemiz Galatasaray Cafe Crown ile deplasmanda oynadığı karşılaşmadan 34 sayı farkla 91-57 galip ayrılarak ligdeki liderliğini sürdürdü. Her iki takım arasında yapılan anlaşma gereği taraftarımızın yerini alamadığı salonda maçı baştan sona üstün götüren takımımız tribünleri galeyana getirecek hareketlerden uzak durarak salonda yer işgal eden kitlenin kendini tatmin etmesine izin vermedi.

16-22 tamamlanan ilk periyotta nispeten başa baş geçen mücadelenin ikinci periyoduna 22-0'lık seri ile başladık. Özellikle Eddie Basden'in rakibin en önemli silahı Fitch'i sahadan silmesi ve savunmadaki müthiş konsantrasyonumuzla Cafe Crown takımına 7 dakika sayı imkanı vermeyen takımımız maçı daha bu dakikalarda bitirdi.

Kelepçe Basden
KENDİ YORUMUNU EKLE!



Solomon sazı eline almaya başladı.
İlk yarının son bölümünde rakibimizde kıpırdanmalar olsa da Solomon son saniye üçlüğüyle boş yere heveslenip kalplerini yormamalarını tembihler gibiydi. Zira ikinci yarıya da bomba gibi giren takımımız sarı-kırmızılı rakibi ikiye katlayıp takip etmeyi hedeflemişcesine sabırlı savunma ve dikkatli hücumlar gerçekleştirdi. Bu sertlik ve inancın karşısında dayanamayan rakibimizle aradaki fark 30 sayı sınırını aştı. Koçumuz Aydn Örs ezeli rekabete olan saygısından genç oyuncularımıza şans verip farkın kabul edilebilir seviyeye düşmesi için gayret gösterse de oyuna giren oyuncularımız farkı açmamış olsalar da korumayı sürdürdüler. Bu dakikadan sonra Aydın Örs'ün de yapacak pek bir şeyi kalmamıştı.

Müthiş takım bütünlüğümüzü bir kenarı bırakırsak bireysel anlamda Solomon'un çıkışı çok önemli. Allah nazardan saklasın. Ayrıca Kambala'nın ayrılışından sonra bir süre afallayıp formsuzluk yaşayan Oğuz Savaş'ın ilk 5 oynayabilecek kapasiteyi gösterdiğini de kabul etmek gerekir.
Diğer taraftan, sonucu başından belli olan bir maçı izlemek için Ahmet Cömert'te toplanma özverisi gösteren ve 39 dakika boyunca insan taklidi yapabilen binlerce mahluk maçın son dakikasında önce Mirsad Türkcan'a ağza alınmayacak küfürler savurarak kimliğini ortaya koydu. Son düdükle birlikte sahaya yabancı madde yağdıran ve hazmedemedikleri 35 sayılık farkı küfürleriyle birlikte kusmaya çalışanlar takımları kaybederken çirkinleşme huylarını sürdürdüler.

Copyright © 2006 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™