05.05.2007
Beşiktaşlılık SUSuşu
Beşiktaş 0-1 Fenerbahçe

Turkcell Super Lig'in 31. haftasını Beşiktaş karşısında aldığımız 3 puanla kapattık. Hafta içinde ise PFDK ve Tahkim'de oynanan bir komedi vardı.

Yargısız İnfaz

Kadıköy'de oynadığımız son Beşiktaş maçında kendisine ırkçı söylemlerle saldırıda bulunan Ricardinho'ya Gerçek Paşa'nın kim olduğunu gösterip Osmanlı tokadıyla hakettiği cevabı veren Marko Paşa federasyonun katakullisiyle 2 maç ceza almıştı. Aurelio ile tokatladığı elemanın stat otoparkındaki bu tartışmasının "saha olayı" olarak tanımlanıp Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nın Trabzonspor maçı için seyircisiz cezaya çarptırılması ise hayret verici bir karar olarak algılanıyor. Zira yönetmelikte seyircisiz oynama cezası verilebilecek en ağır cezadır. Maçın 120. dakikasında Lugano'nun atılmasının ardından Dereli'ye 20 saniye küfür edildiği için olabilecek en ağır cezayı uygulamak en basitinden insafsızlıktır. Sahaya 120 dakika boyunca tek bir cismin atılmadığı, tribünler açısından olabildiğince temiz geçen bir maçın ardından verilen bu zorlama cezanın tek bir açıklaması olabilir, "Cezayı olabildiğince çok verelim ki, tahkimde ceza para cezasına dönmesin." Sonuçta hedeflerine ulaştılar ve Trabzonspor ile şampiyonluk yolunda oynayacağımız çok önemli maç tarafsız sahada oynanacak, tıpkı geçen sezon Manisa deplasmanında Fenerbahçeliler polisin hışmına uğradığında verilen uydurma ceza gibi...

Kezman hAşırtacak, siz "SUSACAKSINIZ!"
KENDİ YORUMUNU EKLE!
Mehmetçik'e uzanan eller kırılsın, diller kesilsin....

Tuncay asistiyle kilidi açtı.

Appiah geri döndü.

Tümer döktürdü.


İngiltere'de ırkçı söylemlerde bulunduğu iddia edildiği için aylarca futbol oynayamayan ve geniş çaplı soruşturmaya tabi tutulan Emre Belözoğlu için Milli Kabadayımız güç kalkanlarını devreye sokarken Mehmet Aurelio'nun maruz kaldığı saldırılara yönelik olumlu veya olumsuz hiçbir açıklamada bulunmaması ne kadar ilginç değil mi? İngilterede soruşturma açılırken burada verilen keyfi kararlar futbolumuzun seviyesine de ışık tutuyor açıkçası. Yöneticilere verilen ve yıllarla tanımlanan cezalara bakınca federasyonun yakında müebbet hak mahrumiyeti ve hatta doğrudan hapis cezaları verme yetkisiyle donanması olağandır. Özerklik kazanarak kendisini hukuktan üstün görenler varken devlet yetkilileri futbola müdahale etmiyorsa orada sorun vardır...

Kezman hAşırt, Gooooooool!

Maça dönersek; Fenerbahçemiz Aurelio'nun yokluğunda sakatlıktan yeni çıkan Appiah'ın forma giydiği maça tahmin edilen 11'iyle başladı: Serdar, Önder-Edu-Lugano-Ümit, Tuncay-Appiah-Deniz-Tümer, Alex, Kezman

Karşılaşmaya son yıllardaki derbi deplasmanlarına benzer şekilde, kontrollu başladık. Daha maçın 1. dakikasında Alex'in pasıyla kaleciyle karşı karşıya kalan Tümer golü kaçırmasaydı Beşiktaş tribünlerinin üstünden büyük bir yükü alacaktı. Son saniyeye kadar umutla bağırttığımız Beşiktaş taraftarlarına bu iyiliği yapmak Tümer'e yakışırdı ama kısmet değilmiş.

12. dakikada Kezman'ın attığı "haşırt"ma golle 1-0 öne geçen takımımız maçın ilk yarım saatlik bölümünde rakibine top göstermedi. Geçen hafta Sivasspor'u bu taktikle 15 kez ofsayta düşüren Beşiktaş savunması karşısındaki takımı tam olarak seçememiş olmalı ki bize karşı da benzer bir taktikle oynadı. Ancak ilk yarının ortalarında başlayan kasaplık sendromu 5 dakika aralıklarla sakatlıklar yaşamamıza neden oldu. Alışılageldiği gibi yine komik kararlar verildi. Tuncay'ın omzunu çıkaran İbrahim Toraman'a faul verilmemesi, son adam olarak Tümer'i tekme tokat yere indirip, Kezman'ı tokatlayan M.Doğan'ın ilk yarıyı sadece sarı kartla tamamlamış olması, Kezman'ı ceza sahasına girerken yere seren Baki'ye faul dahi verilmemesi başlıca örneklerdi. Neticede Tuncay cezasız kalan bu sertliğe sakat omzuyla 60. dakikaya kadar dayanabildi.

Sertlik sonuç verdi, geri çekildik

Dakikalarca süren sakatlıklarla soğuyan ve büyük bölümünü tedavisi saha kenarında süren oyuncularımız nedeniyle 10 kişi sürdürdüğümüz maçın ilk yarısı 1-0 üstünlüğümüzle sona erdi. İkinci yarıya Beşiktaş takımı üst üste kornerler ile başlarken Fenerbahçe savunmasının duran toplardaki yüksek konsantrasyonu ve iş düşünce Serdar'ın sergilediği oyun umut vericiydi. İlk yarım saatten sonra etksizleşen Tuncay'ın durumu takımımızın geriye yaslanmasındaki en önemli etkenlerden biriydi. Topu alıp ileriye baktığında hiç kimseyi göremeyen oyuncularımız panik halinde tehlike savuşturmaya başladılar.

Zico'dan yerinde hamleler

60. dakikada Tuncay'ın yerine Selçuk'un oyuna girmesiyle topa daha fazla sahip olmaya başladık. Belki Tuncay'ın yokluğunda hücuma kalkmakta güçlük çekiyorduk ama orta saha direncinde gözle görülür bir artış vardı. Beşiktaş savunmasından şişirilen toplar kanatlardan gelen ortalar savunma oyuncularımız tarafından uzaklaştırılıyor, artık topu ele geçirdikten sonra ayağımızda daha fazla tutabiliyorduk.

Tümer, Selçuk, Deniz, Appiah ve Kezman'dan oluşan top tekniği yüksek ve güçlü orta sahamız oyunun hakimiyetini tekrar ele aldı. İlerleyen dakikalarda Deniz yerini Serkan'a, son 5 dakikada da Appiah yerini Mehmet Yozgatlı'ya bıraktı. Dirençli oyuncular oyuna girdikçe sinirleri bozulan Beşiktaşlı oyunculardan İbrahim Toraman Serkan'ın dudağını patlatarak kırmızı kartı bileğinin hakkıyla aldı. Kamera görüntülerinde de görüldüğü gibi gözleri Serkan'a çevrilmiş ve topla hiçbir alakası olmayan bu vatandaşın maçtan sonra "benim Serkan'ı sakatlamak gibi bir niyetim yoktu, sadece engellemek istedim" diyerek kırmızı kartı hakettiğini kabul etmesi de büyük bir erdem olarak kabul edilebilir.
İnönü'de Beşiktaşlılık Duruşu

Son dakikalarda psikolojik olarak geriye yaslanan takımımız 1-0'lık skoru korumayı başardı ve çekirgenin bir kez daha sıçramasına izin vermedi. Maçın sonlarına doğru yenilgiyi hazmedemeyen bazı Beşiktaş taraftarlarının Zico'nun kafasına tükürmesi "Beşiktaşlılık Duruşu"'nun nadide örneğiydi Sahaya girme teşebbüsleri de güvenlik güçleri tarafından engellendi. İnönü'de son 4 yılda oynanan maçlardan 3'ünü Fenerbahçemiz kazanırken bir tanesini de Beşiktaş kazandı. 2004-05 sezonunda Beşiktaş'ın kazandığı maçın ligin ilk yarısında oynanması ve hiçbir kritik durum arzetmemesi de o galibiyetin bjk için teselli, bizim için nazar mahiyetinde olduğu anlamını çıkarıyor. Birbirinden kritik üç galibiyetimiz, Tuncay'ın meşhur "SUS" işaretinin istatistiğe dökülmüş hali olarak algılanabilir. Bu arada, Beşiktaş'ın İnönü Stadı'ndaki 13 maçlık galibiyet serisi Fenerbahçemiz'in 1-0'lık galibiyetiyle sona ermiş bulunmaktadır, Japon bayrağı üretiminde çok iddialı olduklarını iddia eden Beşiktaşlı tekstilcilere duyurulur, günün anlam ve önemine binaen ;)

Henüz Herşey Bitmiş Değil...

Diğer taraftan olağan Beşiktaş galibiyetini olağanüstü bir galibiyetmiş gibi kutlayan ve sokaklara dökülen Fenerbahçelileri kınıyorum. Bu maça kadar oynadığımız 3 maçı galibiyetsiz geçmemizin ve normal şartlar altında oynanacak bir maçta Beşiktaş'a yenilmemizin sürpriz olmadığını iddia edecek varsa ona at gözlüklerini atmasını tavsiye etmek en doğrusu. Fenerbahçemiz'in yükselen grafiği, Beşiktaş'ın "Zıplayıver Çekirge" adlı fazla uzayan gösterisi ve karşılıklı maçlardaki ezici üstünlüğümüz dünkü skorun habercisiydi. Dün gece sokaklara dökülüp sevinç çığlıkları atmamız için tek bir sebep vardı, o da Beşiktaş tribünlerinin bağrından kopup gelen Fırat Aydınus'un yanlış kararlarının Fenerbahçemiz'in sadece farkı açmasını engellemeye yetmiş olmasıdır. Özetle, dün gece atılan turların en mantıklı açıklaması, "hakemi de yendik sonunda" olabilir.
İnanıyoruz...

Zico da Beşiktaşlılık Duruşu'ndan nasibini aldı.

Telafi için son 3 hafta, haydi Fenerbahçeliler ayağa!

Ancak ne olursa olsun, şu an için şampiyonluk elde edilmiş değildir. Rakiplerimizin alacağı skorlardan bağımsız kendi mücadelemize bakmalı, taraftarlar olarak 100. yıl boyunca kendi değerlerimize karşı sürdürdüğümüz açgözlü ve pişkin tavrımızı biraz olsun bir kenara bırakıp medyanın etkisinden kurtulup asli görevimize dönmeliyiz. Fenerbahçe taraftarının görevi şampiyonluk kazanınca en görkemli kutlamayı yapmak değil, şampiyonluğu getirecek en büyük organizasyonu, yani "taraftar"lığı yerine getirmektir.

Geriye dönüp baktığında "Ben falanca maçta haksız yere bir futbolcuyu yuhaladım, şu şu oyunculara karşı çok önyargılı davrandım, egolarıma yenik düşüp boyumdan büyük olaylara sebep oldum, Fenerbahçe düşmanlarına istemeden yardımcı oldum." deyip özeleştiri yapma başarısı gösterenlerden iseniz bugün taraftarlık adına geçen onca kayıp haftayı telafi etmek için 3 haftanız var. Siz yüreğinizi koyun, Allah'ın izniyle Fenerbahça sizin yüzünüzü kara çıkartmayacaktır.

Copyright © 2006 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™