23.09.2007
Uyan Fenerbahçeli...
Bursaspor 1-1 Fenerbahçe

Rüya gibi geçen Inter maçının ardından lige dönüşümüz merakla bekleniyordu. Bursaspor taraftarlarının yoğun ilgi gösterdikleri karşılaşmada 2 puan daha kaybederek ligde yara almaya devam ediyoruz. Sakatlığı nedeniyle Bursa'ya götürülmeyen Kezman'ın yerine Semih forma giydi. İlk yarıda gerek takımımızın rakibin sertliğinden yılıp yeterince hücum etmemesi gerekse kendi hareketsizliğinden etkisiz görünen Semih ikinci yarıda takımımızın tek golüne imzasını attı.

İlk 11'de İnter maçı'ndan farklı olarak sadece Kezman yerine Semih değişikliği vardı. Ancak özellikle ilk yarıda ortaya çıkan tablo işlerin yolunda gitmediğini gösteriyordu. Rakip kaleye şut çekmeden tamamladığımız 45 dakikadan akıllarda kalan Bursaspor'un orta saha ve forvet oyuncularımıza tam sahada adam adama giydirme yarışıydı. Hakem Hüseyin Göçek ceza sahası içerisindeki ince faulleri süzmekteki başarısını orta sahadaki mücadelelerdeki kararlarına yansıtamayınca oyun ekran başındakiler için çekilmez bir hal aldı. Rakibin sertliğinden yılan Fenerbahçeliler sahadan silinirken, aynı şekilde karşılık vermeye kalkanlar sarı kartla cezalandırıldı. Sahada bulunanların büyük bölümünün sarı kart gördüğü karşılaşmada kırmızı kartın çıkmamış olması ise bir hakem mucizesi olarak kabul ediliyor.


İlk yarıda etkili olamayan Semih beraberliği getirdi.

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Hakem Alex'i bile deli etti.

Ona bu ligi kendi ellerinle mi vereceksin?
UYAN!



Hamle var, ama sonuç yok

İnter karşısındaki oyunlarıyla izleyenleri büyüleyen Vederson-Carlos ikilisi Bursaspor karşısında etkili olamadı. Diğer kanatta ise Önder'in tek başına Bursaspor'un katı savunması karşısında hücum zenginliği yaratması ise soz konusu değildi. Orta sahadan da sağ kanata destek gelmeyince Zico ikinci yarıda yenen golden sonra Gökhan Gönül ve Colin Kazım'ı oyuna alarak bir çözüm aradı. Orta sahadan Deniz'in eksiltilmesiyle orta sahamız biraz düşse de sağda Kazım ve Gökhan, solda Carlos ve Vederson Bursaspor savunmasını en azından maçın sonlarında kendi yarı sahasına hapsetmeye yetti. Defansın hazırlıksız yakalandığı bir pozisyonda fırlayan Semih'in ayağından gelen gol dışında bir gol bulamadık, değişikliklerle artan baskı da yeterli olmayınca puan kaybı serimizi 3 haftaya çıkardık.

Sahada Tedavi

Hakem Hüseyin Göçek ikinci yarıda yine "baba"sından doğum günü hediyesi olarak düdük almış çocuk edasıyla düt düt diye bir 45 dakika daha geçirdi. Yeni kurallar icat edip, sarı kartı olmayan Fenerbahçeli futbolculara üzülmemeleri için sarı kart gösterdi. Fenerbahçemiz'in beraberliği yakalamasının ardından temposunu yükseltip rakip kaleye dayandığı bölümde Egemen'in tedavisini saha içinde yaptırarak çığır açtı. En az 5 Bursasporlu futbolcunun ne hikmetse yine bu zaman diliminde sakatlanıp yerde dakikalarca kıvranması dahi uzatma dakikalarının 4 dakikadan fazla olmasına yetmedi. Neticede gitti işte. İster takım kötüydü deyin, ister teknik direktör veya yönetim, ister şanssızdık; bu hafta da puan kaybıyla geçildi. Ama değerlendirmenizi yaparken kendinizi de hesaba çekmeyi unutmayın derim ben. Kaybetmeye alışmadan...

Ey Fenerbahçeli Gafletten Uyan...

Hafta içinde İnter maçındaki Fenerbahçe'yle coştun; Türklüğünle, Fenerbahçeliliğinle gurur duydun. Oftaş ve Rize'den sonra Bursa'da da puan kaybettik, şimdi düşünmenin zamanıdır. Eğer ki, şu dakikalarda aklının ucundan "Ligi boşveeer, Avrupa'da başarı önemli olan" gibi bomboş bir düşünce geçiyorsa kendine bir tokat at, gafletten uyan, kendine gel. Eğer takımda en ufak bir ciddiyetsizlik görüyorsan bunda bil ki, birimizin aklından geçen o boş düşüncenin yani hepimizin payı var. Kadıköy'de sıradaki Ankaragücü maçında futbolcuların vurup kırıp parçalayıp, o maçı kazanmak zorunda olduklarının, Türkiye Ligi'nde şampiyonluğun Dünya Şampiyonluğu'yla eş olduğunun altını çizmeye mecburuz, mecbursunuz...

Biz ne başardıysak bu ligde alnımızın teriyle aldığımız şampiyonluklara borçluyuz. İnter'i yenen takım geçen sezon 28 hafta penaltı kazanmak için bekledi, PSV'yle Milan'la boy ölçüşürken kimse bak bunlar Avrupa'da başarılı olmaya çalışıyor demedi. İhtilal yapıp 15 günde Ulusoy'u getirdiler. Neden? Çünkü bu ligde başarılı olmak herşeyden önemli. Fenerbahçe 3. şampiyonluğa ulaşmamalı dediler ve başardılar. Bütün bu mücadele ne içindi? "Annemizin Ligi" için...

Hiç kimseden bir isteğimiz yok, Allah da nasip etmesin ama bizi Avrupa'da mücadele ederken Türkiye'de kayıracak bir Federasyon da olmadı hiç. Kimse milli takım altyapılarını bizim gelecekteki başarılarımız için şekillendirmiyor. Aklınızın bir köşesine yazın, kazıyın. Avrupa'da sözde en başarılı Türk takımının yıllardır ne yaptığına bakın. Şimdi belini doğrultma derdinde. Ama belini doğrulturken ana hedef ne? Annemizin Ligi ve oradaki hedef kim, Fenerbahçe... Onlar hala bizim elimizden bu ligi almaya çalışıyorlar, sakın zayıf düşme. Bu lig bizim için hep önemliydi, bundan sonra da önemli olmalı.

Sahadaki futbolcunun umrunda değilse bu lig, senin umrunda olsun. Onu ittirecek, koşturacak güç senin yüreğinde saklı. Yeter ki, oyuna getirmeye çalışanların oyununa gelme, "Yeter, artık Avrupa'da başarı istiyoruz" deme. Annenin Ligi'ne sahip çık, Avrupa da kreması olsun. Ankaragücü maçında cümle alem Fenerbahçeli görsün...

Copyright © 2007 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™