23.10.2007
Yenilmez Armada...
PSV 0-0 Fenerbahçe
Fenerbahçemiz namağlup lider olarak girdiği 3. haftadan namağlup ünvanını koruyarak çıkmayı başardı. Haftasonunda Konya'yı haşlayan 11'i Yasin yerine Lugano değişikliğiyle sahaya süren Zico Kezman'ın hafta içinde sakatlanmasından dolayı ileri uçta yine Semih'e şans verdi. Hafızamız bizi yanıltmıyorsa Semih ilk kez bir Şampiyonlar Ligi maçında sahaya ilk 11'de çıktı. Belki gol bulamadı ama ileride arkadaşlarına iyi pozisyonlar hazırladı, birkaç pozisyonda da biraz daha şanslı olsaydı gol bulabilirdi.

Maçın ilk dakikalarında PSV baskısı vardı ancak çok geçmeden takımımız ayağa paslarla top dolaştırıp oyunu yavaşlatınca oyunda denge kuruldu. Karşılaşmanın ilk yarısına damgasını vuran ise PSV'li oyuncu ve taraftarların gereksiz gerginliğiydi. PSV'li futbolcular tabanlarını kaldırarak futbol oynama alışkanlığıyla futbolcularımızı yıldırmaya çalıştılar, birçok oyuncumuzu dakikalarca yerde bıraktılar. Özellikle Deniz Barış'ın doğrudan bileğine basılan pozisyona kart çıkmaması hayret vericiydi. Karşılaşmanın hakemi İngiliz Webb genelde PSV'nin sert oyunlarına müsaade ederken bizim futbolcularımız en ufak şarjda sarı kartla cezalandırıldılar. İlk yarıda Lugano ve Deniz'in gördüğü kartlar hakemin çifte standardını gösterirken bizim de elimizi kolumuzu bağlıyordu.

Hakemin sertlik konusundaki tavizini arkasına alıp ilk yarı sonlarına doğru tribünlerin de bu tempoya ayak uydurmasıyla PSV biraz daha baskı kurmaya başladı. Ancak Hollanda ekibinin kale önündeki üretkenliği yok denecek kadar azdı. Kalemizde görüğümüz en net gol pozisyonlarını hatırlamak için biraz kasarsak, gereksiz faullerden kazanılan duran topların ceza alanına şişirilmesiyle elde edilen pozisyonlar geliyor akla. Onlar da defansta süren adam paylaşma zaafiyetinin bir lütfu olarak kabul edilebilir.

Alex sakatlanıp yerini Ali Bilgin'e bıraktı.

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Hakem Deivid'in formsuzluğunu kırmızı kartla cezalandırdı:) .

Gökhan'ın performansı beklentilerin üzerindeydi.

Zico takdiri hakediyor...

Alex Korkuttu

Hakem kararları ve PSV'nin kısır hücumlarını bir kenara bırakırsak bizim cephemizde ilk yarının en önemli gelişmesi Alex'in yerini Ali Bilgin'e bırakmasıydı. Konya maçında hafif ayrı hissedip oyundan alınan Alex'in daha maçın ilk yarısını tamamlayamadan oyundan çıkması gerçekten üzücü. PSV maçının kalan bölümünde bir gol bulamamış olmamızın Alex'in sahada olmamasıyla çok ilgisi var. Zira kaptanın sahada bulunduğu bölümde kazanılan toplar çok daha etkili bir biçimde rakip kaleye taşınıyordu. Ali Bilgin Alex'in yokluğunu hissettirdi açıkçası. Rakip sahada top tutmakta güçlük çektik.

İngiliz Hakemin Çomağı

Ali Bilgin'in girmesi belki orta saha karakterimizi değiştirip takımımızı daha savaşçı bir havaya soktu diyebiliriz. Sonuçta bu direnç karşısında maçın ikinci yarısının başında PSV'nin kilitlendiğini karşılaşmanın tam bir orta saha mücadelesine dönüp sıkıcı bir hal almaya başladığını gördük. İngiliz hakem Webb işte bu dakikalarda sazı eline aldı ve ekran başında ve tribünlerde sıkılan futbolseverleri yerlerinden kaldıracak bir hamleyle Fenerbahçemizi 10 kişi bıraktı. Deivid'in rakip takım oyuncularınından birinin ayakları üzerine doğru düşürülmesini Deivid'e kırmızı kart göstermek için bir gerekçe olarak gören bu heyecan arayan zihniyet Fenerbahçemiz'in maruz kaldığı tekmeleri bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirdi. Neticede çok çok ağır bir kararla kalan yarım saatlik bölümde beraberliği kurtarmaya mahkum edildik. Deivid'in oyunda kaldığı bölümde ilk iki maça nazaran etkisiz kaldığını gördük. Topla oynamaktaki ısrarı, kendini gösterme çabası kimi zaman pozisyonları öldürdü, kimi zaman kalemize pozsiyon olarak döndü, kimi zaman da kırmızı gördüğü pozisyonda kart ağır karar olsa da eksik kalmamıza neden oldu.

Önce Alex, sonra Deivid'in oyundan çıkmasıyla Semih ve Ali Bilgin 1,5 forvet özellikli oyuncu olarak sahada kaldı. Ali Bilgin zaten kendinden beklenen performansa hiç yaklaşamadı. Semih de yorgunluk nedeniyle yerini Kazım'a bırakmak zorunda kaldı. Kazım o enerjyle PSV savunması arasında bal yapmayan ve PSV savunmasını ürküten bir arı olarak kalan dakikalarda mücadelesini sürdürdü.

Gökhan gönül koymasın...

Kalan dakikalar maçı izlerken çok zor geçti gibi hatırlanabilir. Ancak şöyle bir bakınca PSV'nin oyunun kalan bölümünden daha üretken olduğunu söylemek zor. Sağ bek olarak iki maçtır görev yapan Gökhan Gönül maçın son bölümlerinde biraz oyundan düşünce PSV oyuncuları maden bulmuşcasına o kanattan saldırmaya başladı. Ancak Fenerbahçe'de ilk 11'de çıktığı maç sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen, Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk maçına çıkan genç bir futbolcu için özellikle de maçın ilk yarısındaki üstün hücum katkısının ardından Gökhan'da biraz düşüş olmasını hoşgörüyle karşılamak gerekir diye düşünüyorum. Bu 90 dakikayı alnının akıyla tamamlamış olması, herhangi bir gole sebebiyet vermemiş olması onun kazanılması için önemli. Sonuca da bakınca hem takımın performansı, hem de Gökhan konusunda alınan cesur karardan dolayı teknik heyet takdiri hak ediyor.

UEFA kapısı aralandı

Maçın ardından PSV karşısında çok önemli bir beraberlik alarak ikinci maça gözlerimizi çevirirken grubun diğer maçında ise İnter'in CSKA deplasmanında aldığı 2-1'lik galibiyet vardı. En az bizim maçın skoru kadar önem arz eden bu sonuç Fenerbahçemiz'e UEFA kapısını büyük ölçüde açtı. 4 takımlı bir grupta işler bir hafta ters giderse grupta dengeler bir anda değişebileceği için yine de temkinli olmak gerekir. Ancak CSKA'nın 4. hafta maçında İtalya deplasmanından puan çıkarma ihtimalini göz önünde bulundurunca Rus ekibinin gruptaki mücadelesinin tamamen UEFA şansını kovalamaya döndüğü aşikar. CSKA'da Carvalho ve kaleci Akinfeev'in dönüşüyle alacakları sonuçlar ne kadar değişecek bilinmez ama Fenerbahçemiz'in üstüne düşen rakiplerini pek fazla düşünmeden bundan sonraki maçlarda yenilmezliğini korumak olmalı.


Uçmadan destek olalım...

Futbolda kaybetmek de var, kazanmakta. En son şampiyonlar ligi mücadelemiz takımın grafiği açısından bügünkü takımın performansıyla benzerlik gösteriyor. Milan deplasmanında şanssız bir yenilgi aldıktan sonra İstanbul'da PSV'ye patlayan, ardından Schalke'yle şanssız bir şekilde 3-3 berabere kalan takım 3. maçlar sonunda performansıyla herkesi tatmin etmiş, gruptan çıkma hesapları yapılmaya başlanmıştı. Ancak işte bu 3. hafta maçında Alex'in kart cezalısı durumuna düşmesi, takımda sakatlıkların artmasıyla ŞL grup maçlarının ikinci yarısında yabancısız çıktığımız maçlar olmuş, üstüste alınan yenilgilerle o parlayan takım Avrupa arenasına veda etmişti.

Fenerbahçemiz bugün de gerek aldığı sonuçlar gerekse oyunuyla alkış topluyor. Ancak bir farkla bu sefer ligin favorisiyle içerde oynadığımız maçı kazandık ve 2 adet deplasman maçından yenilgi almadan çıktık. 4 hafta maçına çıkarken Lugano ve Deivid'in kart cezalısı olduklarını görüyoruz. Diğer taraftan Alex'teki sakatlık endişe verici. Umarım çok ciddi değildir, çünkü İstanbul'da ona ihtiyaç duyacağımızı hissettik Eindhoven'da.

Cumhuriyet tarihi boyunca Türk halkının moral kaynağı olan Fenerbahçemiz'in Hollanda deplasmanından güzel haberler getirmesi şüphesiz zor günler geçiren Türkiyemiz'e verilecek en güzel armağandı.

Fenerbahçe Türkiye'dir, Türkiye Fenerbahçe.

ŞEHİTLER ÖLMEZ,
VATAN BÖLÜNMEZ !

Copyright © 2007 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™