03.11.2007
Bu Duruşa, Vuruş Dayanmaz...
Fenerbahçe 2-1 Beşiktaş
Tüpçü başkan ile birlikte taraftarların yönetim kurulunu teşkil ettiği, varlığı Fenerbahçe düşmanlığına adanmış bir Beşiktaş Spor Kulübü izlemeye başlamıştık. Fenerbahçe'nin başarılarını engellemek için rakiplerimize yatacak kadar alçalmış bu zihniyet asırlık bir çınarı gün geçtikçe çürütüyor. Tümer gibi onurlu olanlar bu hesapların farkına varınca, Beşiktaş'ın federasyon ile aile şirketi kurma girişimini görünce bu pisliğin içinden kendilerini kurtarabiliyorlar. Ama geride kalanlar Fenerbahçe düşmanlığıyla hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. 3 Kasım 2007 günü artık bu politikanın değişmesi gerektiğini gösteren bir gün olarak Beşiktaş camiasının gündemine girmelidir.

Samimiyetle söylüyorum ki, Seba'dan sonra her geçen gün daha kötüye giden Beşiktaş'ın içler acısı durumu içimizi acıtıyor, işin kötüsü halen bu zihniyetin arkasında durabilenlerin burada söz sahibi olmasıdır. İşte böylelerini görünce "Beter olsunlar" diyesi geliyor insanın. Beşiktaşlılık duruşu buysa, Fenerbahçelilik vuruşunu da sonuna kadar hak ediyorsunuz.

Kendimi bildim bileli Fenerbahçe'nin Galatasaray'a, Galatasaray'ın Beşiktaş'a, Beşiktaş'ın da Fenerbahçe'ye genel olarak üstünlük kurduğu bir istatistik getirilir önümüze. Şimdi galibiyet sayıları eşitlendi. Yapılan onca ayak oyunu, anti-Fenerbahçe politikaları sonunda adama böyle patlar işte. Beşiktaş oynanan son 4 resmi maçta Fenerbahçe'ye kaybetti. Ligde oynanan son 5 maçta ise Fenerbahçemiz Beşiktaş karşısında yenilgi yüzü görmedi. İşte bütün bunlar Beşiktaş'ta birşeylerin değişmesi gerektiği gerçeğini gözler önüne seriyor. Son 7 yılda Şükrü Saracoğlu Stadı'nda oynanan maçlarda sürekli hakemler tarafından katledilen Fenerbahçe karşısında alınan bu yenilgiden sonra elleri bomboş kalınca acıyla çığırtkanlıklar da başlamış. Hava topuna yükselmiş bir oyuncuya arkadan şarj yapılması ne zamandan beri futbol oyun kuralları içinde kabul ediliyor.

Fenerbahçe düşmanlığı adamı böyle yapar...

Maçtan Fotoğraflar için TIKLAYIN

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Deivid yine boş geçmedi.

Alex çok kaçırdı.

Carlos vurdu vurdu, sonunda gol oldu.

Appiah yakıyordu takımı.



Alınan bir mağlubiyetle ortalığın bu kadar alevlendirilmesinin altında yatan bir maçta kaybedilen ünvanlardır. Bu ünvanların oluşumu da bugünlerin habercisi. Balık hafızasıyla karga beyni birleştiğinde ne geçmiştekileri hatırlamak, ne de yorumlamak mümkün oluyor. Fenerbahçe camiasını çileden çıkaran onca hakem faciasından en yakın zamanda olanları bir çırpıda hatırlamakta fayda var.

2006-07:
26 Nisan 2007, Türkiye Kupası, Kadıköy, (Selçuk Dereli) (1-1)
19 Kasım 2006, Lig, Kadıköy, (Vedat Yüksel) (0-0)

2005-06:
3 Mayıs 2006, Türkiye Kupası, Final, (Bülent Demirlek) (1-2)
26 Şubat 2006, Lig, Kadıköy, (Selçuk Dereli) (2-2)

Bu maç yazılarına bir göz gezdirirseniz aslında Beşiktaş - Fenerbahçe rekabetinin nasıl yapmacık bir rekabet olduğunu anlayacaksınız. İşin üzücü tarafı bu yalan başarılarla büyüyen camianın çöküşünün kabul edilmiyor olması, inatla Fenerbahçe düşmanlığıyla ayağa kalkma çabalarının camia içinden destek bulmasıdır.

Yanlış anlaşılmasın "Geçmişte de bizim başımız yandı, şimdi de sizin" demek gibi bir amacım yok kesinlikle. Zaten bu hem Beşiktaş'a zarar verir, hem de Fenerbahçe'ye haksızlık olur. Zira ne Beşiktaş bugün hakettiği bir maçı kaybetti, ne de aleyhine yanlış bir karar verildi.

Maça dönecek olursak, Karşılaşmanın ilk 25 dakikalık bölümünde Beşiktaş'ın önde basıp Fenerbahçe üzerinde baskı kurma çabası içerisinde olduğunu görüyoruz. Bobo-Delgado-Burak üçlüsünün arkalarındaki orta saha oyuncuları Serdar-Koray-Cisse ile yakın oynaması bizim orta sahamızı zor duruma soktu. Bu üstünlükle özellikle hücumda çoğaldıktan sonra takımımızın top çıkarırken hatalar yapmasına neden oldular. Zaten ilk hatada Deniz'in kaybettiği topla hareketlenen Delgado, topu Bobo'ya aktararak golü hazırladı.

3. dakikada gelen şok golün ardından toparlanmak zordur. Zaten takım olarak kendimize gelmemiz yarım saati buldu. Genelde hücumda çoğalamadığımız bu bölümde Carlos'un çizgiye inmeden ceza sahasına gönderdiği ortalar ve duran toplarla Beşiktaş kalesine geldik. Duran toplar sıklaştıkça da kendimizi bulduk ve eşitliği sağlayan gol de yine bir kornerden geldi. Aurelio'nun aşırttığı topu Deivid düzgün bir kafa vuruşuyla kaleci Hakan'ın bacak arasından kaleye tıktı. Aurelio'nun Fenerbahçe'nin duran top organizasyonlarında sıkça pozisyona girmesi ilginç. Ligde bu şekilde Manisa ve Ankaragücü'ne birer gol atan Mehmet'in Beşiktaş maçındaki ilk golden birkaç dakika önce de bir kafası az farkla auta gitti. Maşallah diyelim.

İşte bu dakikalardan sonra Beşiktaş, Fenerbahçe sahasındaki etkili presi yapamamaya, Fenerbahçemiz de pozisyonlar bulmaya başladı. İlk yarının son bölümünde Gökhan'ın ani çıkışları ve harcanan pozisyonlar vardı. Kaçan pozisyonlarda ise Alex başroldeydi. Maalesef kendinden beklenen vuruşları yapamadı bu maçta. Yoksa maçı ilk yarıda koparabilirdik. İlk yarı bu şekilde 1-1 sona erdi.

İkinci yarı hem saha hem tribünlerdeki sessiz ve heyecanlı bekleyişle başladı. Sessizliği bozan ise Semih oldu. Carlos'un frikiği barajdan döndü, tekrar ortaladı, Edu düzeltti, Deivid vurdu, kaleciden dönen topu ağlara gönderen ise Semih oldu. Semih formasını çıkartarak bir sarı kart karşılığında golü eşine armağan etti. 70'ten sonra değişiklikler vardı. Alex yerini Tümer'e bırakırken, Tümer o iştahla bir kaç pozisyonda rakip taraftarların yüreğini ağzına getirdi. Deniz'in yerine oyuna giren Appiah ise hayal kırıklığı yarattı, az kalsın bir gole de sebebiyet veriyordu. 90. dakikaya doğru Semih yerini Kazım'a bıraktı.


Beşiktaş'ta ilk yarının ilk yarım saatlik bölümündeki üstünlük kaybolduktan sonra Bobo-Delgado'nun bireysel çabalarının doğurduğu pozisyonlar oldu kalemizde. Çok seri ve akıllı futbolcular gerçekten. Ancak bu yetenekler karşısında önce Deniz ile yaptığımız basit bir hata golü getirdi. Lugano, Appiah ve Gökhan'ın yaptığı affedilmez hataları böyle hızlı ve teknik oyuncular bulunca çok tehlikeli sonuçlar doğabiliyor. Bu şekilde kalemizde gördüğümüz pozisyonlar neyseki golle sonuçlanmadı ama çok daha dikkatli olmalıydık. Tamam Delgado-Bobo ikilisi çok etkili ama biz böyle hatalar yaptığımız zaman onları yıldız yaparız. Oyunun son bölümünde bizler yine bir hakem hatasıyla güme gidecek maçın gerginliğiyle diken üstünde maç izlerken futbolcularımızın orta sahayı yayla gibi açması, rahat hareketleri maçın seyrini değiştirdi. Rakibe hediye edilen toplar kalemizde tehlikeler yarattı. İsmet Arzuman hayatındaki en doğru şeyi son atakta topa yükselen Gökhan'ı arkadan dirseğiyle iten Bobo'ya faul vererek yaptı. Türkiye'deki düzenin bozukluğundan mıdır, bilinmez maçın hakemi verdiği doğru karardan dolayı asılıyor, Ayı Yogi çıkıp artık sahaya PAF takımla çıkacaklarını söylüyor, yönetici Kenan Öner hakemin düdüğü golden sonra çaldığını iddia edecek kadar ilginç tavırlar içerisine girebiliyor.

Maçı televizyondan izleyen hiç kimse düdüğün golden sonra falan çalındığını iddia edemez, kulakları ondan hesap sorar; o pozisyonun tertemiz olduğunu iddia edemez, gözleri hesap sorar; Fenerbahçe'nin kollandığını, Beşiktaş'ın önünün kesildiğini iddia edemez, emmoğlu hesap sorar...

Hesap Sorarım!

Son dakikalarda ekrana gelen orta istatistiğinin de altını çizmekte fayda var. Fenerbahçe 16/24, Beşiktaş 0/8. Beşiktaşlı futbolcular sırf bu istatistiği bozmak istercesine uzatmanın son dakikasında hakem düdüğü çaldıktan sonra oyuna devam ettiler ve yaptıkları ilk orta da işte bu arada yani oyun durduğunda geldi. Oyun durduktan sonra devam edip pozisyonu gol yapan Beşiktaşlı herhangi bir futbolcuya kart çıkmamış olması hakem Arzuman'ın ne kadar aciz bir adam olduğunun göstergesidir. Orta istatistiğinden anlaşıldığı gibi Fenerbahçemiz Beşiktaş'a büyük bir üstünlük kurmuş, 90 dakika boyunca orta dahi yaptırmamıştır. Beşiktaş'ın bulduğu pozisyonlarda da oyuncularımızın fahiş hatalarının başrol oynadığının altını tekrar çiziyorum.

Netice-i kelam, Fenerbahçemiz hakettiği bir galibiyet alarak yoluna devam ediyor. Ligde üst üste alınan 3. galibiyetten sonra Beşiktaş'ı altımıza almış bulunuyoruz. Bu çizgimizi sürdürürsek inşallah ilk yarının sonuna kadar liderlik koltuğuna tekrar oturacağız. Şimdi ise önümüzdeki PSV maçına bakıyoruz. Deivid ve Lugano cezaları nedeniyle yoklar ve takımımızı zorlu bir sınav bekliyor. Allah yardımcıları olsun...

Copyright © 2007 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™