29.03.2008
Beşiktaş... Traş !
Beşiktaş 1-2 Fenerbahçe 
İki hafta öncesinin lideri, Yıldırım Demirören'in şampiyonluk adayı olduğunu iddia ettiği takımı Beşiktaş artık ligde Sivasspor'un ardından 4'ncü sırada ve UEFA Kupası mücadelesi veriyor... 

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. İki hafta önce liderliği elde etmiş olmasına rağmen Beşiktaş'tan bir cacık olmayacağı zaten belliydi. Biz bunu Beşiktaş liderken de söyledik, şimdi de söylüyoruz. Çekirge misali sıçrayışlarla ummadığı bir anda liderliğe yükselen Beşiktaş şimdi artık olması gereken yere geldi. Nasıl mı geldi? Kendi sahasında yenilmeyi alışkanlık haline getirdiği Fenerbahçemize bir defa daha yenilerek ! 

Fenerbahçemiz bugün İnönü'ye giderken zerre kadar heyecanım yoktu! Sebebini düşünmedim bile... Ama şimdi anlıyorum... Fenerbahçe'ye rakip değildi ki Beşiktaş. Bugün alabileceği en iyi sonuç beraberlik olabilirdi. Ki berabere bile kalabilse Beşiktaş'tan bu sene bi nane olmayacağı belli iken insan nasıl heyecanlanabilirdi ki? 

3-5 sene önce İnönü'de bir Beşiktaş-Fenerbahçe maçı oynansa Beiktaş'ın tribünleri de, takımı da baskı kurmaya çalışırdı Fenerbahçemize. Maç başladı, 10 dakika geçti, ne tribünde bu yönde bir hava vardı, ne de Beşiktaş takımında. Sanki kendi sahasında olan takım Fenerbahçe gibiydi. "Bizimkiler rahat alacak anlaşılan" düşüncesi belirmişti ki; Kazım ortaladı Alex kafayı çaktı ve gecenin perdesi açıldı...

  Alex Beşiktaş'a iki kere vurdu !

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Kazım mercimek yedi.

Nöbetçi golcü asist nöbetindeydi.

Ali Bilgin farkın artmasına izin vermedi.

Derbi kralı takımın teknik direktörü; Zico.

Geceye damgasını vuracak oyuncular şekillenmişti bile... Colin Kazım ve Alex de Souza...

Futbol oynamak yerine salı pazarında fasulye, mercimek satmayı tercih etmiş olsa Türk futboluna daha fazla katkı sağlayacağından emin olduğum Baki Mercimek'i maç boyunca delirten isimdi Colin Kazım. Ve; attığı 2 golle tabelayı şekillendirerek tribündeki onbinlerin hedefi olan isimdi Alex de Souza... 

Sakatlığı nedeniyle kadroda yer alamayan Roberto Carlos, sarı kart cezası nedeniyle takımdan ayrı kalan Deivid gibi yıldızlarından mahrum Fenerbahçemizin Volkan, Gökhan Gönül-Edu-Lugano-Vederson, Aurelio-Maldonado, Kazım-Alex-Uğur, Kezman'dan oluşan onbiri dakikalar ilerledikçe Beşiktaş onbirine olan üstünlüğünü bas-bas bağırıyordu. Aynen bu hafta içinde karşılaşacağımız Chelsea'nin geniş kadrosunun Fenerbahçemizin kadrosuna karşı olan üstünlüğü gibi... Yalnız fark şurada ki; Fenerbahçemizin Beşiktaş'a karşı ilk onbirlerde de üstün bir kadrosu var, geniş kadro yapısında da... Chelsea'nin bize üstünlüğünün ise sadece geniş kadro yapısı içerisinde bir üstünlük olarak görülebileceğini ancak 11'e 11 sahada yer aldığımızda bu üstünlüğün çok da ciddi seviyelerde olmadığını ve olmayacağını düşünüyorum. 

Neyse şimdilik bırakalım Chelsea maçını, Beşiktaş maçını konuşalım. Ne de olsa 24 saat sevinme süremiz var :) 

Maçın sürpriz ismi bence Kazım'dı. Deivid yoktu ama onun eksikliğini hiç hissettirmedi bize Kazım. Baki Mercimek'i hallaç pamuğu gibi atarken aldığı karşılıklar hep ayaklarına gelen tekmeler oldu. Ceza sahasına girdi, tekmeyle indirildi, o da sinirlendi; Beşiktaş'ın "ama bir önceki hücumda top taça çıkmıştı banane yaa" dediği pozisyonun devamında ortasını kesti, Alex'e mükemmel bir kafa golü attırdı. Golün ardından bizimkiler defansı geri çekerken biraz ilerde kalmış ve Deivid gibi orta sahaya yardım etmeyi ihmal ediyormuş görüntüsü verse de ilk yarının Man of The Match'ı bence Kazım'dı.

Beşiktaş'ın saman alevi gibi parlayan, Holosko ve Delgado'nun bireysel becerileriyle bulmaya çalıştığı pozisyonlar dışında hiçbir etkisi yoktu karşılaşmada. Sizi bilmiyorum ama ben gerçekten rakiplerimizin bu içler acısı durumlarına üzülüyorum. Bir başkan geliyor kulübüne 10 senede 100 yıllık atılım yaptırıyor, bir başkan geliyor kulübüne Del Bosque faciası yaşatarak kulübünün milyonlarca avrosunu çöpe atıyor.

İlk yarıda Nobre'ye temas ettiği için Edu'nun gördüğü sarı kartın ardından bir uyduruk sarı kartı da Kazım gördü. Kazım'ın kart görmesi önemli bir hal almıştı çünkü karşısındaki Mercimek'in tekmelerine dayanamayarak her an bir kırmızı görebilirdi. Öyle ki cinayete teşebbüs edercesine yaptığı faulün ardından sarı kart gören Mercimek daha da azgınlaştı, ama neyse ki Kazım'a bir daha ulaşamadı... 

Beşiktaş tribünlerinin ve futbolcularının ceza sahasında topa her temas edişimizde garip sesler çıkarmaları gol atmak için tek yolun penaltı kazanmak olduğunu anlamış olmalarından kaynaklandığını düşünüyorum. Ve bir ikinci bir yol olarak da Fenerbahçemizde tribünlerin fiziksel müdahalelerle yarattığı motivasyon kaybından yararlanarak pozisyon bulma yolunun benimsendiği açıktı. Ancak bu taktiğin normal sonucu olarak; ilk yarıda Alex'in mide boşluğuna isabet eden pet şişenin ardından, ikinci yarıda da bir yabancı madde kafasına isabet edince anlaşıldı ki; bu maçın sadece skor olarak değil Beşiktaş'a vereceği tahribat olarak da unutulmayacak bir maç haline gelmesi artık kesindi. 

Stadın garip yapısı gereği polisler ve gazete muhabirleri arasından kornerlerine devam eden Alex'in işte bu kornerlerinden biri bir anda kontra yememize ve skor tabelasının inanması güç ama 1-1'e gelmesine sebep oldu. 

Yedikleri golün ardından susan ve bizimkilere dakikalarca "İnönü sustu bizi dinliyor" dedirten Beşiktaş tribünlerindeki o kuru kalabalık bir anda elde edebilecekleri bir beraberliğin düşüncesi ile mutluluk sarhoşu olmuştu ki, sahneye yine Alex çıktı!

Dakikalar 80'i gösteriyordu ki; Alex'in orta saha yuvarlağında yere düşürülürken verdiği pasla Beşiktaş ceza sahasına giren, ardından geriden pozisyona yetişen Alex'e pasını çıkaran Semih; bu asisti çok güzel değerlendiren Alex'le birlikte tribünlere soğuk bir duş aldırıyordu. Artık rüya sona ermişti...

Skor 1-0 iken Uğur Boral'ın yerine oyuna giren Semih kimilerini şaşırtmıştı ama skorun 1-1'e gelmesinin ardından tekrar 2-1'in yakalanmış olmasında bu değişikliğin etkisi büyüktü. 2-1'in ardından Kezman'ın yerine oyuna giren Ali Bilgin'le de bu defa farkı arttırma şansları yakaladı bizimkiler ama Alex'ten aldığı pasları karşısındaki kale boşken bile değerlendiremeyen Ali Bilgin skoru belirlemişti artık: "başka gol yok; 2-1". Fark daha fazla açılmadı ve Beşiktaş'lılar "elimizden kaçırdık" diye sayıklanarak evlerinin yolunu tuttular... Aman hep bu düşüncelerinde olsunlar!

Bu sezon derbilerde ve Avrupa maçlarında sivrildiğini çok gördük Uğur Boral'ın. Bu gece ise belki de karşısındaki oyuncular sayesinde sivrilen Kazım oldu. Selçuk'un yerine kadroda yer bulan Maldonado ise pek görünmedi açıkcası. Aurelio-Alex ikilisinden biri topları kesip oyuna sokarken, diğeri orkestra şefi gibi takımını yönetiyordu. Bu gece kendisinden beklenenleri veremeyen Uğur'un yerini bıraktığı nöbetçi golcü; bu defa da asistiyle sahne alıp skoru belirlediğinde bizler de artık Chelsea maçını beklemeye başlıyorduk.

Saklayacak birşey yok... Derin kadrosuyla Chelsea Fenerbahçenin kat kat üstünde bir takım. Neyse ki futbol 11'e 11 oynanıyor ve elimizde Chelsea onbiriyle başa çıkabilecek 11 oyuncumuz var da bu sayede "tur atlamak istiyoruz" diyebiliyoruz. Açıkcası ben tur şansımız olduğunu pek sanmıyorum. Ve şu andaki gücümüzle Şampiyonlar Ligi'nde finale çıkıp ertesi senelerde ortalıklardan kaybolmaktansa, her sene çeyrek finallerde oynayabilmeyi tercih ederim. 

Ama gönül daha yukarılarda olmayı her zaman istiyor... O ayrı... 

Bu sene büyük mutluluklar yaşadık, çarşamba günü Fenerbahçemizi alkışlamak için Saracoğlu'ndayız.


Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™