30.08.2008
Başladık
Fenerbahçe 2-0 İstanbul Büyükşehir Belediyespor | |
Ligin açılış maçında Antep deplasmanında aldığımız yenilginin ardından Fenerbahçemiz Şampiyonlar Ligi'ne katılmanın moraliyle taraftarının önüne çıktı.
Geçen sezon iki maçta sadece 1 puan alabildiğimiz İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında ligdeki ilk 3 puanımızı aldık.
Selçuk ve Edu'nun sakatlıkları nedeniyle forma giyemedikleri maçta sahada Volkan, Gökhan-Lugano-Yasin-Carlos, Kazım-Maldonado-Alex-Uğur, Semih-Güiza'dan oluşan
ilk 11 yer aldı. Karşılaşmaya çok fazla zorlanmadan net pozisyonlara girerek başlayan takımımız ilk 15 dakikada 2 tane net gol pozisyonundan yararlanamadı.
Güiza'nın Semih'in arapasıyla kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda yere düşürülmesiyle Büyükşehir Belediyespor 10 kişi kaldı. Bu dakikaya kadar düzenli bir şekilde ataklarını sürdüren Fenerbahçemiz devre arasına kadar vites düşürdü. |
|
• | |
•KENDİ YORUMUNU GÖNDER! | |
Uğur dağlar ve taşlara yanık.
|
İkinci yarının hemen başında Lugano'nun kendisine yapılan faulü fazlasıyla göstererek rakip takımdan bir kişiyi daha eksiltmesiyle Fenerbahçemiz 9 kişi kalan
rakibi karşısında büyük bir avantaj sağladı. Geçen sezon Adriano, İbrahim Akın ve Necati gibi oyuncuların varlığıyla önemli bir hücum gücüne sahip olan
Belediye bu sefer Kadıköy'de Fenerbahçemiz karşısında 90 dakika boyunca varlık gösteremedi. İkinci yarının hemen başında 9 kişi kalmalarıyla işleri iyice zorlaştı.
Fazla geçmeden içeriye kat edip rakip savunmanın dengesini bozan Kazım Hasagiç'i avlayıp takımını rahatlattı.
Belki nemli havadan belki de futbolcuların fizik olarak hazır olmamalarından Fenerbahçe eksik rakibinin üstüne fazla gitmedi. Ancak durmaya niyeti olmayan Güiza mücadelesiyle göz doldurdu, takımını da ateşledi. Bu gayretini de Semih'e çok güzel bir gol pası vererek taçlandırdı. Kendisi için ödenen bonservis bedelinin ardından kaçırdığı gollerle üstündeki baskı iyice artan Güiza'nın bu gerginliği üstünden atabilmesi için sanırım epeyce gol atmaya ihtiyacı olacak. İnşallah ihtiyaç duyduğu gollere en kısa zamanda kavuşur. Aslında maç boyunca çok yüklenmememize rağmen Güiza, Uğur Boral ve Roberto Carlos ile altıpas üzerinden kaçırdığımız pozisyonlar bile çok daha farklı bir galibiyet elde edebileceğimiz gösteriyor. Geçen seneden farklı ne var? Öncelikle göze batan takımın toplu halde oyunu daha fazla rakip yarı saha çevresinde oynuyor olması. Kanat oyuncuları geçen sene bir birlerine çok fazla yardımcı olup birçok kez maç içinde yer değiştirirken Aragones ile hücuma dönük kanat oyuncularıyla bek oyuncuları arasında daha fazla boşluk var benim gördüğüm. Belki de Kazım ve Uğur'un çok fazla serbest oynamasındandır bu düşüncem. Gökhan Gönül ve Roberto Carlos savunmaya daha fazla önem verirlerken, Kazım ve Uğur orta sahanın ve sağ ve sol kanatlarından ziyade sağ ve sol forvet oyuncuları gibi oynuyorlar. Ortada ise görev bölgeleri ileriye doğru birbiri ardına sıralanmış 4 oyuncu Maldonado, Alex, Semih ve Güiza oyunun gidişatına göre farklı pozisyonlar alarak ya savunma yükünü paylaşıyorlar, ya da takımın hücumda çoğalmasını sağlıyorlar. Aslında bu 4 lü Zico'lu Fenerbahçe'nin de bir parçasıydı. Şimdi aradaki fark Semih'i bu gruba katıp ihtiyaç olduğunda çift santrafora dönüp, Alex'i daha geride kullanıyor olmamız. Zico bunu maçların zora girdiği anlarda Semih'i oyuna aldığında yaparken Aragones Semih ve Güiza ikilisini bozmadan her ikisinden de defansif anlamda özveri bekliyor. Bunun her türlü maçta sonuç verecek genel bir sistem olup olamayacağını zorluk derecesi artan maçlarda daha rahat göreceğiz. Buna benzer bir özveriyi Christoph Daum zamanında Serhat ve Tuncay gibi kanat oyuncularından bekleyerek yapmaya çalışmıştık. Ancak o zaman Alex'in daha geriye gelip Aurelio'ya destek vermesi söz konusu değildi. Pierre van Hooijdonk ve Nobre'den oluşan forvetin hemen arkasında Alex, kanatlarda Serhat ve Tuncay'ın bulunduğu sistem Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United deplasmanı ve Lyon'a karşı maçın ikinci yarısında denenmiş her ikisi de hüsranla sonuçlanınca Daum zamanındaki bütün Avrupa maçlarında orta sahamız en az iki defansif oyuncudan oluşmaya başlamıştı. Uçmayalım Yeni bir hocadan bu denemeleri beklemek çok normal. Daha önce yaşanmış şeylerden dersler çıkarmak gerekir ama Aragones Fenerbahçe'yle henüz hiçbir şey yaşamadı. "Geçmişte şunları yaşadık aynı hataları sen yapma" demek bir yere kadar sonuç getirir. Her teknik direktör bazı hataları yaptıktan sonra yapmaması gerektiğini öğrenir. Ama biz teknik direktör değişikliklerinin ardından ilk ayların hatta sezonun fazlasıyla sancılı geçtiğine defalarca kez şahit olduk. Bu kulübün değişmeyen tek unsuru olan taraftarlar olarak bizim çıkarmamız gereken ders Aragones'e sabredilmesi gerektiğidir. Kuraların çekilmesinden sonra yöneticimiz Neşet Yalçın'ın söylediği gibi "Hedef yarı final veya final" diyerek kendi yaşadıklarından dersler çıkarmadan konuşmamak gerekir. Henüz sistemini oturtmamış, takımı yeterince tanımayan bir teknik direktörümüz var. Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkmak bence geçen seneki başarı kadar değerlidir. Ama UEFA'ya katılmak da başarısızlık sayılamaz. Özellikle de Arsenal, Porto, Fenerbahçe ve Kiev gibi ikincilik mücadelesinin ortada olacağı bir grupta. |