26.09.2008
Biraz Sabır
... 

Sivasspor 2-1 Fenerbahçe

Maçın tekrarını şimdi izleyebildim. Açıkçası cuma günü skoru duyduktan sonraki üzüntüm biraz azaldı. Belki ekran başına geçerken berbat bir Fenerbahçe beklediğim içindi bu. Ama Fenerbahçe maçın başlarındaki diri görüntüsüyle bana "Bu maçı nasıl kaybettik?" dedirtti. Mevcut oyuncularla kurulabilecek dengeli bir orta sahası olan ve ilk yarım saatte hücumda çok fazla etkinlik gösteremese de kontrollü futbol oynayan deplasman takımı görüntüsü vardı. Sivas da bir kaç pozisyon buldu gerçi ama maçın kontrolü bizde sayılırdı. İlk yarının sonlarına doğru Sivasspor'un temposu düşünce pozisyonlar ve gol geldi.


Selçuk'un golü yetersiz kaldı.

Fenerbahçe-Gençlerbirliği Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Güiza direği geçemedi.

Burak savrukluğuyla göze batıyor.

"Şampiyonlar Ligi farklı bir arena."

Daum ve Zico zamanında bazı deplasmanlarda yaşadığımız, gol yedikten sonra fazla geriye çekilme sorununu yaşadık. İkinci yarı genel olarak Sivas üstünlüğüyle geçti. Bunun sebebi sanırım orta ikilinin Maldonado ve Selçuk gibi defansif ağırlıklı iki orta sahadan oluşuyor olmasıydı. İlk yarıda solda oynayan Emre varken ileri çıkışları olan Selçuk, ikinci yarıda Emre'nin yerine Uğur girince Maldonado ile aynı işi yapmaya başladı. Hücuma katkısı zaten sınırlıydı, sıfırlandı. Kazım ve Uğur'dan orta sahaya destek gelmemesi ve Alex'in sakatlığı nedeniyle orta saha hücum bağlantısını sağlayamaması işleri zora soktu. Gol geliyorum dedi ve geldi. Son dakikada yediğimiz golle de düz hesap oldu. Üç deplasman, üç mağlubiyet.

Aragones şunu yapsaydı, şunu yapmasaydı diye yüzlerce fikir atılabilir ortaya ama Aragones'in de tercihlerinin bir mantık dahilinde gerçekleştiğini unutmamak lazım. Rakibi ilk yarıda Emre'yle durdurup, Uğur ile vurmak bir tercihtir. Mantıklı da olabilir ama bence Emre'nin oynamasına engel teşkil eden bir durum olmadığı sürece bu takımın orta sahasında oynar, ister solda ister ortada. Çünkü Selçuk ve Maldonado önlerinde 4 tane forvet oyuncusu görünce zaten beceremedikleri bir iş olan hücuma bulaşmak istemiyorlar. Emre ise orta sahada bir denge unsuru. Takımın geride kalan 6 oyuncusunun tamamen 1-0'ı koruma düşüncesine kapılması işi şansa bırakmak gibi bir şey. Çünkü rakibe ceza sahasına doldurabildiği kadar adam doldurma şansı doğuyor.

Buna rağmen Alex ikinci yarıda karşı karşıya pozisyonda golü bulabilse galibiyet alışkanlığı kazanmak için iyi bir başlangıç olacaktı. Şimdi "birileri" Dinamo Kiev maçına kilit maç gibi bakıyorlar.

Aragones aslında kötü gitmiyor ama şans hiç yanında olmadı şimdiye kadar. Hacettepe ve Sivas deplasmanlarının ikisinde de 1-0 öne geçtikten sonra kırılma noktalarında kaybeden taraf oldu. Kayıpların şimdiye kadar deplasmanlarda sınırlı kalmış olması da bir teselli olabilir. Hedef Kadıköy'de kazanmaya devam edip, bir an önce takım birlikteliğini arttıracak zorlu bir deplasman galibiyeti elde etmek.

Maçın hakemi sertliğe çok fazla müsaade etti. Kazım'ı Hayrettin'e tabanla girdiği pozisyonda atması gerekirdi. Onun dışında bir kaç faul pozisyonu dışında fena değildi. Volkan Babacan elinden geleni yaptı. Gollerde yapabileceği fazla birşey yoktu. Önder, Gökhan Gönül, Kazım bu maçta biraz daha istekli oynadılar. Önder ilk müdahalelerdeki başarısıyla çok sağlam 3 stopere sahip olduğumuzu gösterdi. Saymadım ama Burak oyuna girdikten sonra gördüğü sarı kartla bu sezon en fazla kart gören oyuncumuz olabilir. Bu kadar az dakikada, gereksiz yere bu kadar kart görmesi çok yanlış. Son olarak Alex, inşallah sakatlığı en kısa zamanda tamamen geçer. Hazır bir Alex Aragones'in zor zamanlarda en çok ihtiyaç duyacağı şeydir.

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.