05.10.2008
Bu İlk Değil, Ama Son Olabilir...

Fenerbahçe 1-4 Kayserispor

Ligdeki 5 haftada içerideki maçları kazanıp deplasmanlarda yenilerek yoluna devam eden Fenerbahçemiz sonunda Kadıköy'deki galibiyet serisine de son verdi. Maçtan önce Alex, Lugano ve Semih'in sakatlar ordusuna eklendiği haberini aldıktan sonra maçın zor geçeceği belliydi. Volkan, Gökhan-Edu-Önder-Carlos, Kazım-Selçuk-Maldonado-Uğur, Emre, Güiza ilk 11'iyle sahaya çıkan Fenerbahçemiz maça çok istekli başladı. Aghahowa'nın attığı golden sonra maçı çevirebilmemiz için Emre'nin hiç yorulmaması gerekir gibi bir görüntü vardı. Fenerbahçe'nin hücumda en çok iş yapan iki oyuncusu Gökhan Gönül ve Emre 5 dakika içinde art arda sakatlanınca yenik durumda olan Fenerbahçemiz için kazanmak imkansızlaştı.

Üstüne Aghahowa'dan gelen ikinci gol moralleri iyice bozdu. Devreyi 2-0'lık skorla geride kapatan takımımızda ilk yarının son düdüğü çalmadan bu sezon hiç forma şansı bulamamış olan Deniz, Maldonado'nun yerine oyuna dahil edildi. Böylece daha ilk yarıda 3 oyuncu değişikliği hakkımızı kullanmış olduk.


Aragones hedefte.

Fenerbahçe-Kayserispor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Sakatlar kervanına Emre de katıldı.

Zico'nun zamanında neler yaşadığını unutuyoruz.

İstikrar kavramının altını doldurmak için yeni bir fırsat.

İlk yarıda ne yaptığı belli olmayan tribünler ilk defa yapmaları gerekeni yapıp takıma ikinci 45 dakika için destek vermeye başladı. Takımın da onca eksiğe rağmen maçı çevirme azmi içerisinde olması ikinci yarının başında Kayserispor kalesine sıkça gitmemizi sağladı. Uğur Boral'ın ceza sahasına girerken düşürülmesi neticesinde kazandığımız penaltıdan sonra bir maçlık penaltı kazanma limitini doldurmuş olmalıyız ki, boş kaleye topu göndermek için havaya yükselen Kazım'ı ittiren Kayserispor defansının hareketine göz yumuldu. Fenerbahçemiz kadro zaafına rağmen rakip kalede etkili olmaya çalıştı. Bir pozisyonda Uğur'a yapılan faulü görmeyen hakem Halis Özkahya ardından gelen 3. gol neticesinde takımı da, tribünleri de ümitsiz bıraktı. Önder-Yasin-Edu-Carlos, Kazım-Deniz-Selçuk-Uğur, İlhan-Güiza gibi bir kadroyla düzgün bir hakem yönetimiyle bile maç çevirmek zordur.

3. golden sonra teslim olan Fenerbahçe karşısında Kayserispor'un 4. golü de bulması pek şaşılacak bir durum değil. Ancak tribünlerin içinde bulundukları ruh haliyle sağlıklı düşünemeyip Zico, Mehmet Aurelio ve hatta Tuncay lehine tezahüratlarda bulunması fazlasıyla anlamsızdı. Mehmet Aurelio ve Tuncay gibi Fenerbahçe'yi kişisel tercihleri nedeniyle bırakıp giden futbolcular hemen geri dönemeyecekleri gibi Zico'da gelemez, ki dönse bile bu takıma Aragones'in verdiğinden fazlasını vermesi de mümkün değil. Bu tezahüratları yapanların görevinin ilk aylarında Zico hakkında neler düşündüklerini merak ediyorum.

Zico Fenerbahçe'nin başına geçtiğinde Aragones'in bugün başardığının aksine Şampiyonlar Ligi'ne girmeyi başaramamış, ligin ilk 9 haftasında da içeride dışarıda puanlar kaybetmişti. Sonrasında basına "Azizsilin" olarak yansıyan "Daum'un oyun sistemine dön!" çağrısının ardından takımın tabiri caizse Daum'un takımı gibi oynatılması sağlanmıştır. Buna rağmen o sezon ligde rakiplerin başarısızlığı neticesinde lig tarihinin en düşük puanlı şampiyonluğuna yüzüncü yılımızda ulaşmış olduk. Geçtiğimiz sezon biraz daha oturan takımımız ligin son haftalarında yoğun ve başarılı Avrupa maçları serüveninin ardından iyice bitap düştü. Argaones'in başına geldiği kadar olmasa da artan sakatlıklar neticesinde eksik çıkılan son hafta maçlarında kaybedilen puanlarla lig şampiyonluğu yitirildi. Bugün arkalarından ağıt yakılan Zico ve Aurelio'nun olduğu kadroların Galatasaray ve Trabzonspor deplasmanlarında varlık gösteremediğini de hatırlamakta yarar var.

Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç Aragones'e destek verilmesi gerektiğidir. Şimdi sorsanız herkes Zico'yu 100. yıl şampiyonu, Avrupa'da tarihin en başarılı takımının hocası olarak hatırlıyor. Ancak Zico'nun Fenerbahçesi hiçbir sakatlık sorunu olmadığı halde kendi sistemini oturtmaya çalışırken 10 hafta tribünleri kangren etti, Şampiyonlar Ligi bileti alamadı. Üstüne bir de kendi sistemini falan da oturtmadan çark etti ve Daum'un 3 yılda oturttuğu sistemle devam etti ve kısmen de olsa başarı geldi. Aragones'in benzer sıkıntıları yaşamaması için ya elinde çok geniş ve kaliteli bir kadro olması ya da çok şanslı olması gerekirdi. Burada hayal kırıklığı yaşayacak veya Aragones'e sinirlenecek bir durum yok. Bunların gerçekleşmemesine şaşırmak gerekir. Tabi burada en az taraftarlar kadar hatalı olan yönetimimize de önemli bir uyarı var. Genel olarak başarılı olan ama şampiyon olamadıkları sezonun ardından birlikte çalışmaya devam etmediğimiz Löw, Daum ve Zico'nun ardından hep sancılı dönemler yaşadık. Löw'den sonra gelen Rıdvan'ı kısa sürede gönderdik sonunda hatırlamak istemediğimiz bir sezon yaşadık. Daum gönderildi, Zico kendi sistemini oturtmaya çalışırken şekilden şekile girdik. Daum sistemi ve biraz da şansla toparladık. Zico gönderildi, Aragones ile benzer bir sancılı döneme girdik. Şimdi bizzat bu senaryonun şahidi olan Rıdvan'ın ekranlardan söylediği gibi davranıp Aragones'in görevine son verirsek sizce hangi senaryoya daha yakın oluruz? Aragones'in şanssızlığı geçmişte çalışan bir sisteme dönme şansı yok. Çünkü Aragones de benzer bir sistemle oynatıyor ve oyuncu olarak elinde fazla alternatif yok. Hadi Rıdvan kendi başından geçenlerden ders alamayıp "Hoca Gitmeli" diyebiliyor, koskoca bir yönetim 10 yıllık tecrübesini inkar edip çaylak bir yönetim gibi bu yanlışa düşerse futbol takımının yönetimi konusunda hatalarından ders almayan başarısız bir yönetim halini alabilirler.

Bugün yaşananlar yeni teknik direktörle gelen tipik sıkıntılardır. Sakatlıkların fazlalığı nedeniyle çözüm üretmek daha da zorlaşıyor ancak yönetimimizin de içinde bulunduğumuz duruma doğrudan etki ettiğini bilmesi gerekiyor. Biz defalarca teknik direktör değişikliğine gitmiş bir takımız ve bu sezonun zorlu geçeceği belliyken Şampiyonlar Ligi gruplarına kalınca "Bu sezon hedefimiz Şampiyonlar Ligi Kupası" gibi mesnetsiz açıklamalar yapmak, bu açıklamalara izin vermek sadece başarısızlıkta tahribatı arttırır. Başka hiç bir özelliği olmayan bu tavırlarla risk almaktan ziyade yıllardır altı çizilen İSTİKRAR kavramının idamesi için gerçek bir risk alıp Aragones'i tüm desteğinizle takımın başında tutmak akıllıca olur.

Görüldüğü gibi camiamız bu gibi durumlara yabancı değil. Son 10 yılda yaşanan benzer 3 durumda alınan tedbirler ve sonuçları da ortada. Defalarca yaşadığımız bu durum karşısında soğukkanlı olup istikrara hizmet edelim ve bu son olsun...

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.