25.10.2008
Sabrın Sonu Selamet

Fenerbahçe 2-5 Arsenal / Fenerbahçe 5-2 Bursaspor

Yoğunluk nedeniyle tamamını ancak Bursaspor maçından önce izleyebildiğim 5-2'lik Arsenal yenilgisi camiada derin yaralar açtı. Maçtan önce kimsenin umudu olmadığı halde nasıl böyle bir hayal kırıklığı yaşanıyor anlaşılır gibi değil. Hayalin olmadığı yerde kırıklığının işi ne? Fenerbahçe çok sancılı bir teknik kadro değiştirme dönemi geçiriyor. Eksikler nedeniyle değil maça antrenmana bile tam takım çıkamamış bir takımdan bahsediyoruz ve bu takım bu eksikleri Kayserispor'a karşı bile hissetti. Fenerbahçe'nin karşısındaki rakip ise Arsenal. Yaş ortalamasının düşük olması taş gibi bir takım oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Kayserispor'dan daha iyi olduklarında hemfikiriz sanıyorum. Bu durumda 5-2 gibi bir sonuç çok anormal karşılanmamalı. "Yönetim İstifa" diye bağırmak için de son düdüğü beklemeye gerek yok. Çünkü yönetim Arsenal'i evimizde yenmemizle zaten aklanmaz. Tabi taraftarın bağırmasıyla mı değişiyor yönetimler o ayrı bir konu...

Fenerbahçemiz'in geride kalan 3 ayda bir türlü rayına oturmayan oyunu sürekli şikayet konusu oluyor. Daha yaz başında hatta önceki örneklerinde teknik kadro değişikliği her gündeme geldiğinde birileri ya iyi giden tekere vizyon kazandırmak adına çomak sokuyor, ya da istemeden de olsa kötü gidişi hızlandıracak acele tedbirler alınmasını istiyor. Zico takımın başına geçtiğinde kendi sistemini oturtmaya kalktığında neler olduğunu hepimiz gördük. Kötü günde takımına sırt çevirip "I love you Zico" diye bağıranlar Zico'nun bugün takımın başına geçse çok farklı şeyler yapabileceğini mi sanıyor? Bu kadar eksik varken onun da yapabileceği en fazla yenildiğimiz maçlarda yenilmemek olurdu. Ama biz ondan da şikayetçiydik. Şimdi herkesi kendisine aşık eden Zico ligi ciddiye almıyor diye eleştirilmiyor muydu? Hani şu yürüye yürüye şampiyon olması gereken, Avrupa'da çeyrek final oynamasına rağmen ligde şampiyon olamayan teknik direktör değil miydi bu Zico?


Aynı hatalar tekrarlanmasın...

Fenerbahçe-Arsenal Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
Fenerbahçe-Bursaspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Alex kendini yine yere atmış...

Deivid golle döndü.

Mesele saksı devrilmeden hataları anlayıp aklıselim ile hareket etmekte. Bunun ilk işaretlerini bugün Yüksek Divan Kurulu'nda Ali Koç'un yönetim kurulu adına yaptığı açıklamalarda görmek beni memnun etti. Ama henüz herşey bitmiş değil, yönetimimizin daha ağır sınavlarla karşılaşmayacağını kimse garanti edemez. Hataları kabul etmek büyük bir erdemdir, sorunları çözmek için başarısızlığı kanıtlanmış klasik yöntemleri uygulamaktan vazgeçmek ise Aziz Yıldırım yönetimlerinin gerçekleştiremediği önemli bir devrim fırsatıdır. Bu yolda olduklarını görmek dileğiyle Bursaspor maçına geçelim.

Fenerbahçe'den "hedefleri" için ayrılan Tuncay'dan ruhunu göndermesini isteyen taraftarlarımızın henüz istediği futbolu ortaya koyamayan takımlarından alabilecekleri şey zaten bu ruhtan fazlası olamaz. Yeni bir teknik direktörden yeni bir futbol anlayışını ilk 11 oyuncularının yarısı sakat olan bir takıma uygulatmasını beklemek hayalcilikten başka birşey değil. Zaman zaman ruhsuzlukla suçlansalar da futbolcularımız o aranan ruhu sahaya yansıtmayı başarıyorlar. Bursaspor maçı bu ruhun 3 puan getirdiği bir maç oldu bizim için. Kornerden gelen topa Lugano'nun attığı kafa golüyle erkenden öne geçmemiz moral bulmamızı sağladı. Volkan, Gökhan-Edu-Lugano-Carlos, Josico-Selçuk-Alex-Uğur, Semih-Güiza 11'i ile başladığımız karşılaşmada ilk yarının son dakikasında hakem Tolga Özkalfa Fenerbahçe taraftarlarının alışkın olduğu bir skandala imza attı. "Penaltı nedir?" konulu derste verilecek örneklerden birini izlediğimiz pozisyonda maalesef Alex hakeme inandırıcı gelmemiş ve penaltımız es geçilmiş oldu. İnandırıcı gelmesi için kaş göz dağılması mı gerekiyor? Onu da gördük, o da yeterli değil...

Neyse ki, ikinci yarının da başında bir gol bularak farkı ikiye çıkardık. Uğur Boral'ın biraz çalım, biraz şansla ceza sahasına taşıdığı topu kalecinin altından ağlara göndermesiyle rahatlamış olduk. Yine bir duran toptan Edu farkı 3'e çıkartırken, iki asistli Alex ile 4-0'ı bulduk. 1-0 geride iken "Fenerbahçe kümeye" tezahüratları yapan Bursa tribünleri önce futbolculardan sonra da tribünlerden hakettikleri cevabı aldılar. Hızını arttıran yağış sahayı iyice ağırlaştırdı. Bursaspor uzak mesafeden iki gol bularak ümitlense de, Selçuk'un oyundan atılmasıyla 10 kişi kalan takımımız kalan dakikalarda kalemizde pozisyon vermedi. Ayağı kırıldıktan sonra annesini kaybeden, buna rağmen beklenenden kısa bir sürede sahalara dönen Deivid'in ilk maçında golle buluşması ise gecenin en önemli anlarından biri oldu. Golün ardından çok duygulanan Deivid göz yaşlarını tutamadı. Henüz üzerindeki çekingenliği atamamış olsa da tam olarak hazır olduğu zaman onun dönüşü Fenerbahçe için çok önemli.

Kadıköy'de hala hazır bir takım göremesek de, Arsenal maçının moral bozukluğundan sonra takımın yürekli mücadelesi ve Vederson, Deivid gibi eksikliğini hissettiğimiz oyuncuların yedek kulübesinde otursalar da döndüklerini görmek bizleri sevindirdi. Önümüzdeki haftalarda yeni sakatlıklar yaşamadan Emre'nin de katılımıyla artık tam kadro çalışmaya başlayabiliriz. Aragones de en azından devre arasına kadar biraz rahatlamış olur.

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.