14.12.2008
Kadıköy Geleneği Sürüyor

Fenerbahçe 2-0 Antalyaspor

Dinamo Kiev karşısında zaten az olan ümitlerin kötü bir 90 dakikanın ardından tükenmesiyle lige dönmüştük. Ligde son 6 haftada yeni teknik direktör Mehmet Özdilek yönetiminde yenilgi yüzü görmeyen Antalyaspor karşısında Kadıköy geleneğini sürdüren takımımız 4-1 kaybettiği Kayserispor maçının ardından içerideki üst üste dördüncü galibiyetine imza attı. Genel olarak bakıldığında da bu süreçte iki deplasman beraberliği alan takımımız yenilmezlik serisinin 9 maça çıkardı. İşte bu çıkış 15. hafta sonunda liderle aramızdaki puan farkını ikiye düşürdü. Bu çıkışı sadece rakiplerin puan kayıplarına bağlamaktansa takımımızdaki yükselişe de dikkat çekmekte fayda var.

Vuran Duran Toplar

Fenerbahçemiz'in çıkışında duran toplardaki başarısının büyük payı var. Ancak bu başarının arkasındaki çalışmayı göz ardı edenler duran toplardan kazanılan golleri küçümsemeye devam ediyorlar. Maalesef camianın içindeki birçok isim de teknik kadro ve takıma bu haksızlığı yapıp, "Fenerbahçe'nin organize bir golü yok." gibi komik iddialarla Aragones'i hedef alıyorlar. Halbuki "duran top organizasyonu" diye tanımlanan bu gollerin organize golden sayılmaması komiklikten öteye gitmiyor. Antalyaspor karşısında da duran toplar üzerindeki çalışmaların meyvesini iki golle aldık.


Lugano ligdeki dördüncü golünü attı ama gördüğü sarı kartla cezalı duruma düştü.

Fenerbahçe-Antalyaspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Alex ileride oynadıkça kendini buluyor.

Güiza yardıma ihtiyacı var.

Emre çok istekliydi.

Volkan, Gökhan-Lugano-Edu-Carlos, Kazım-Josico-Emre-Uğur, Alex-Güiza ilk 11'iyle sahaya çıkan Fenerbahçemiz'de kanatlarda bulunan ikişer futbolcu birbiriyle çok uyumlu oynayınca üretkenlik arttı. Alex'in Güiza'ya yakın oynaması hem Alex, hem Güiza'ya yaradı. Orta ikilide de Emre'nin çalışkanlığıyla son zamanlardaki en iyi oyunlarımızdan biri vardı sahada. Rakibin ilk yarının sonlarına doğru 10 kişi kalmasıyla daha rahat bir maç geçirdik.

Gollerde ön plana çıkan isim bugün Lugano oldu. İlk golde Alex'in kullandığı kornerde Lugano topu kale ağzına indirdikten sonra golü atmak için Güiza'ya sadece topa dokunmak kaldı. Takımın ikinci golüne imza atan Lugano'nun golden hemen önce bir vuruşu da direkten döndü.

Maalesef maçta dikkat çeken diğer taraf Güiza'da kendini iyice belli eden özgüven eksikliği oldu. İlk golü atmasına rağmen girdiği pozisyonlarda golü atacağına inanmayan bir halde oluyor. Bu durum hataların artmasına neden oluyor, kolay görünen pozisyonlarda sonuca gitmeyi engelliyor. Bu da moral bozukluğunu daha derinleştiriliyor. Bunun etkisini maçta çok defa gördük. Müsait pozisyonda sorumluluk alıp şut atmak yerine topu ayağından çıkarıp, olmayacak pozisyonda şut çekmek özgüven sorununun altını çiziyor. Bu konuda birşeyler yapılması gerekiyorsa zamanıdır. Güiza'nın bir dezavantajı da henüz Kezman gibi kendisine sempati duyan önemli bir kitle oluşturamamış olması. Umarım gerek taraftarlarımız, gerekse teknik kadro bu konuda gerekli yardımı Güiza'dan esirgemezler.

İnişler Çıkışlar Normal

Yeni bir taktik anlayışın takım tarafından benimsenmesi zaman alıyor. Bu süreçte de inişler çıkışlar olur. Bir gün defans saçmalar, bir gün pozisyona giremezsin, diğer gün kanatlar kitlenir, orta saha zayıf kalır, veya çok dirençli olur üretken olamaz gibi. Genel olarak bazı sorunlar birer birer giderilirken toplu bir iyileşme hali de teknik direktörün takımı tanımasıyla olur.

Sezon başında defansımız akıl almaz hatalar yapıyordu. Şimdi defansımız biraz toparlandı, ama zaman zaman hatalar oluyor. Kaleciyle birlikte defans beşlisi iki sezondur arkaya yaslanarak başarılı olmaya alışmış, yenilikler hatalara neden olur.

Sakatlıkların da etkisiyle orta sahada uzunca bir süre ne defansif ne ofansif açıdan yeterli değildik. Zamanla tercihler oturuyor. Bugünkü kanat etkinliğinin en önemli sebebi her iki kanatta da ikişer kanat oyuncusunun yer almasıydı. üstüne orta sahada Emre'nin üretkenliği eklenince genel olarak verimli bir takım ortaya çıktı. Sezon başında Emre, Deivid gibi oyuncular olmadığında o bölgede ya Maldonado, Selçuk gibi hücuma dönük olmayan ikinci bir oyuncu ya da Alex oynuyordu. Bu da ya Güiza'nın yalnız kalmasına ya da orta sahanın hücumla bağlantısının kopuk olmasına neden oluyordu.

Ama görüldüğü gibi zamana ihtiyaç var. Hiç sakatlık sorunumuz olmasaydı bu dönem daha az sancı, daha az puan kaybı ve daha kısa sürede geçilebilirdi. Değerlendirirken bunları göz ardı etmemek gerekiyor. Zaman herşeyin ilacı.
Neticede bir yenilmezlik serisi yakalanmış olsa da, kalemizde verdiğimiz bir net gol pozisyonu ve Antalyaspor'un verilmeyen bir golü de var. Yeni teknik direktör, yeni sistem bu sezon boyunca hep beklenmedik sonuçlara açıktır. Onun için ne iyi gidiyoruz diye fazla uçmalı, ne de bir yenilgiyle ortalığı yakıp acemi kararlar verip yanlış üstüne yanlışa imza atmalı. Bu dönemde yapılacak en doğru iş Aragones ve futbolculara güvenip ihtiyaçlar doğrultusunda yapılacak takviyelerle lig şampiyonluğuna sarılmaktır.

Ligde 16. haftada Konyaspor deplasmanındaki performansımız da bu konuda genel çizgimizi değiştirmemeli. Zor bir maç, üstelik Edu ve Lugano'nun eksikliğinde defansımızın performansı merakla bekleniyor. Hücumdaki iştahımızın da aynen devam etmesini diliyoruz.

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.