19.12.2008
Yürüye Yürüye...

Konyaspor 1-2 Fenerbahçe

16. hafta sonunda devre arasına girilirken Fenerbahçemiz Konyaspor karşısında aldığı kritik galibiyetle maç fazlasıyla liderlik koltuğuna oturdu. Ligin 6. haftasında Kayserispor'a 4-1 yenildikten sonra 10 haftada sadece iki beraberlik alıp 26 puan toplayan Fenerbahçemiz devreyi 32 puanla kapatmayı başardı. Halen özellikle deplasmanda arzu edilen oyunu oynayamayan takımımızı izlerken Aziz Yıldırım'ın geçen sezon kaçan şampiyonluğu değerlendirirken kullandığı cümleler akıllara geliyor. "Bu takım yürüye yürüye şampiyon olmalıydı." Bu kadar kötü bir başlangıcın ardından; tribünlerin Tuncay'ın ruhu, Aurelio'nun savaşçılığı, Zico'nun karizmasını özlediği bir dönemde beklentilerin çok ötesinde bir futbol sergilemiş olmamıza rağmen sezonun ilk yarısını zirvenin bir ortağı olarak kapatan Fenerbahçemiz adeta yürüye yürüye şampiyon olmayı hedefliyor.

İşin şakası bir yana Fenerbahçemiz bu kritik dönemde yapabileceğinin en iyisini yaparak devre arasına rahat giriyor. İlk devreyi üç bölüme ayırırsak; ilk bölümde içeride dışarıda sıkıntılar yaşayan takımımız, ikinci bölümde Şükrü Saracoğlu'ndaki maçlarda daha coşkulu ve sonuca giden bir oyun ortaya koyarken, deplasmanlarda pozisyon bulmakta sıkıntı çekenbir takımdı. Son bölümde ise Saracoğlu'ndaki etkili futbola, deplasmanda tatmin etmese de sonuca giden futbol eklenince ilk bölümün sonunda şampiyonluktan ümidini yitirmiş olanlar dahi ikinci yarıda çok şeyin değişebileceğine inanmaya başladı.


Önder'in attığı gol tartışılıyor.

Fenerbahçe-Antalyaspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Güiza asistleriyle konuşuyor.

"Sezon ortasında yapılan transferler takıma fazla katkı sağlamaz."

Kış tatiline girmeden önce karşılaştığımız Konyaspor karşısına Volkan, Gökhan-Önder-Yasin-Carlos, Deivid-Josico-Emre-Uğur, Alex, Güiza ilk 11'i çıktık. Ayakta durmanın bile zor olduğu bir sahada çok gollü bir maç beklemek yanlış olurdu. Geçen haftaki yazıda da bahsettiğimiz "vuran duran toplar"'dan birinde kaleci Oğuzhan topu Önder'e doğru yumruklayınca çarpan top ağlarla buluştu ve öne geçen taraf olduk. Ancak golde kaleci Oğuzhan'ın hatasından bahseden bir Allah'ın kulunu bulamadık. Aksine omuz mu, kol mu diye tartışılan pozisyonda 1 metre mesafeden topa temas eden Önder'in ahlâkından girip, hakemlerden çıkıldı. Hatta 2005-06 sezonunda yine Konya deplasmanında yaşanan olaya atıfta bulunarak Fenerbahçe yine zalim pozisyonuna sokuldu. Faul olması gerektiği halde adı hala "Anelka'nın elle attığı gol" diye geçen pozisyon tekrar pişirilip kamuoyuna sunuldu.

Kuddusi Müftüoğlu'nu savunacak en son takımın taraftarı olarak o sezonda kendisinin Haluk Ulusoy ile nasıl göreve geri döndürüldüğünü hatırlatmak isterim. Kendisi 2005-06 sezonunun ilk yarısında Levent Bıçakçı döneminde hiç maç yönetememiş, devre arasında darbeyle başa geçen Ulusoy'un yönetiminde tekrar hakemliğe dönmüştü. Yönettiği ikinci maçta Fenerbahçe'nin namağlub ünvanını bitirmiş, sezon sonunda da çoğumuzun unutamadığı 14 Mayıs Denizlispor maçıyla tarihimizin en büyük kayıplarından birini yaşamıştık. İşte Kuddusi de Türk futbolunun yüz karası Ulusoy'un bir numaralı maşası olarak maalesef bugün hala sahalarda.

Kuddusi'nin hakemliğini nihayet tartışmaya başlayanlar bir zahmet onun hangi güçlerle tekrar bu işe döndürüldüğüne baksınlar. Zira o gün bu canavarı başımıza dolayanlar bugün Kuddusi Müftüoğlu'nun saçmalıklarına dayanamıyorlar. Kuddusi Müftüoğlu ne yaptığını kimsenin anlamadığı bir pozisyonu Fenerbahçe lehine değerlendirdi. Tartışılan pozisyonda itirazlar Önder'in topa elle müdahale ettiği yönünde. Oysa ki, elle müdahale olup olmadığı konusunda bile bir mutabakata varılmış değil.

Önder'in golünün üzerinden fazla bir zaman geçmeden Deivid ile bir gol daha bulduk. Güiza'nın çok güzel bir ara pas ile Deivid'i altıpas üzerinde topla buluşturmasının ardından düzgün bir vuruş yapan Deivid soyunma odasına rahat gitmemizi sağladı. Ancak ikinci yarının hemen başında Veysel'in ayağından yediğimiz gol deplasman fobisini hortlattı. Özellikle Emre-Deniz, Uğur-Vederson değişikliklerinden sonra tamamen skoru korumaya yönelik bir oyun ortaya koyan takımımız zaman zaman yapılan basit hatalarla yüreğimizi ağzımıza getirse de galibiyete ulaştı.
Son haftalarda müthiş bir çıkış yaparak iddialı konuma gelen Fenerbahçemiz'de gözler şimdi transfer sezonuna çevrildi. Başkan ve yöneticilerimizin yaptıkları açıklamalar transfer isteyenleri heyecanlandırırken Aragones'in geçen haftaki maçtan sonra yaptığı "Transfer İstemiyorum" açıklaması bazılarını şaşırttı. 1-2 transfer yapmamız gerektiğini düşünen birisi olarak Aragones'in bu düşüncede olmasına sevindiğimi belirtmeliyim. Zira bu tutum mevcut kadronun zaten pek gelişmemiş özgüvenini korurken, yönetimin de devre arasında bir transfer hovardalığına girmesini engelleyecektir. En azından transferlerin isabetli olması için azami gayret gösterileceğine inanıyorum çünkü Aragones devre arasında yapılacak transferlerin riskli olduğunun farkında. Bu nedenle taraftarlarımızın da transfer döneminde sabrını koruması ve beklentilerini düşük tutmasında fayda var.

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.