21.02.2009
İki İleri, Bir Geri

Gençlerbirliği 1-0 Fenerbahçe

Yine bir deplasman, yine bir puan kaybı. Fenerbahçemiz Hacettepe karşısında aldığımız 7-0'lık farklı galibiyetin ardından Ankara'nın suni çiminden yenilgiyle ayrıldı. Aslında karşılaşma Fenerbahçemiz açısından hem kadro hem oyun açısından çok iyi başlamıştı. Ön liberoda sakatlığı bulunan Selçuk'un yerine Deniz, Edu'nun yerine Önder, Güiza'nın yerine Semih'in ilk 11'de başladığı ideale çok yakın bir 11 ile sahaya çıktık. (Volkan, Gökhan-Lugano-Önder-Carlos, Deivid-Emre-Deniz-Uğur, Alex,Semih)

Maça da çok hızlı başladık. Topu kanatlara yaydığımız her hücumda tehlikeli pozisyonlara girdik. Gençlerbirliği'nin baraja çarpıp Volkan'ı şaşırtan şut ile bulduğu gole kadar ve golden sonraki 15 dakikada takımımız Gençlerbirliği üzerine kanatları etkili biçimde kullanarak gitti. Bu dönemde bir golle öne geçebilir ya da en azından beraberliği yakalayıp maçın ikinci yarısında risk almadan daha sağlıklı bir şekilde hücum edebilirdik. Ama iyi oynadığımız dönemde golü bulamayıp üstüne şanssız bir gol yemek moralleri alt üst ediyor. İstediği oyun anlayışını tam olarak oturtamamış bir takım olarak şans da yanınızda olmayınca iş bir kısır döngüye giriyor.


"Şampiyonluk Şansımız Sürüyor."

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!

Deivid bekleneni veremedi.

Lugano'nun golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı.



İkinci yarının başıyla birlikte sahada Gençlerbirliği rüzgarı esti. Kalemizde art arda gördüğümüz pozisyonların ardından Aragones'in Gökhan Emreciksin ve Vederson'u Uğur ve Deivid'in yerine oyuna alması bir toparlanma sağlasa da sonuç getirmeyince fazla da bir anlamı olmuyor. Fazla zaman geçirmeden de orta sahadan Deniz'in yerine Kazım'ı alarak Kazım ve Semih ile forveti ikileyen Aragones'in hamleleri sonuç getirmedi. Aksine Deniz'in de çıkmasıyla orta sahamız Emre ve Alex'e kaldı. Defansımız üst üste gelen rakip hücumların tedirginliğiyle geriye çekildi ve Fenerbahçemiz'in kaderi bir şans golüne kaldı. Ancak Gençlerbirliği'ne maçın 14'ncü dakikasında gülen şans bizim yanımızdan geçmeyince mağlubiyet kaçınılmazdı.

Yeni bir teknik direktör yeni bir sistemle bir sezonu açarken mutlu sona ulaşıp kupaları kaldırması için mutlaka şansa ihtiyaç vardır. Ancak Aragones sene başında tanımadığı futbolculardan oluşan bir sakatlar ordusunun başına geçip, tanımadığı bir ligde zirve mücadelesine başladı. Üstüne üstlük geçen sezon ulaşılan Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali yöneticisinden taraftarına camianın gözlerini kör etmiş, tamamen farklı bir futbol anlayışının temsilcisi olan yeni bir teknik direktörün mevcut kadroyla geçen sene ulaşılanların da üstünde bir başarıya imza atması bekleniyordu. Bu beklentilerle açılan Şampiyonlar Ligi doğal olarak fiyasko ile sonuçlanırken, ligde de Şampiyonlar Ligi finali hedefleyen takım şampiyonluktan başka birşey düşünemeyeceği için hedef açık ve netti. Ama kazın ayağı öyle değil tabi.

Her takımın her takımdan puan alabildiği bir ligde teknik direktör değişikliğiyle başlanan bir sezonda şampiyonluğa ulaşmak için ya şansa ya da hakem yardımına ihtiyaç vardır. Hakem yardımıyla şampiyon olduğumuzu görmek bana nasip olmadı, olmasın da; ama bu takımın sezon başından beri başına gelenler çöldeki bedevinin başına gelmedi. Şampiyonluk da çocuk oyuncağı değil. Yürüye yürüye alınacak gibi hiç değil. Sahada savaşınca şans da bize dönecektir.

Fenerbahçemiz'in inişli çıkışlı performansına paralel olarak yeşerip solan ümitlerin Sivasspor maçında bir daha solmamak üzere yeşermesini diliyorum.

Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.