20.03.2009
İnadına Fenerbahçe!(2)
Bursaspor 2-1 Fenerbahçe |
Maçı mesai saatlerine denk geldiği için izleyemiyorum, sonlara doğru skorun 1-1 olduğunu öğreniyorum. Maçın başında bir gol atmışız, tıpkı Kocaelispor
maçındaki gibi 86'da durum eşitlenmiş. Uzatmalarda gözümü ekrandan alamıyorum. Bu sefer aynısı olmayacak diyorum, aynısı olmuyor; bir tane daha yedikten sonra
2-1 kaybediyoruz. Türkiye'nin dört bir yanında bir gün önce Galatasaray elendi diye ağzı kulaklarında dolaşanların tükenen ümitlerini görebiliyorum. Cep telefonuma
"bitti" mesajı geliyor. İnanmak istemiyorum. İzlemek istiyorum, biraz erken çıkıyorum. Eve gidip maçı izlemek istiyorum.
Maçın tekrarı başlamadan golleri görüyorum, Rıdvan'ın yorumuna ilişiyor gözlerim. Haftalardır futbolcuları gaza getirmek için yaptığına inandığım yorumlar
tekrarlanıyor. Üstüne Aragones'e yüklenme sevdasına kaldığı yerden devam ediyor. Revizyondan bahsediyor. Takımın ideal 11'inden başka adam kalmamış, hala adam
göndermekten bahsediyor. Yediğimiz gollere bakıyorum birbirinden saçma, duran topta adam paylaşımı hatalı, ardından
seken top bomboş bekleyen Tuna'nın önünde ve Kocaeli maçındaki şokun bir benzeri. Uzatmada Arif düşüşüyle Bursa'nın kazandığı bir penaltı. Topun başında
Galatasaray'a bir gol attıran İvankov, bu sefer golcü kimliğiyle 1 puanı da elimizden alıyor.
|
Güiza'nın golü galibiyet için yeterli olmadı.
|
•
|
•KENDİ
YORUMUNU GÖNDER!
|
|
Emre rakiplerinin ruh sağlığıyla oynuyor.
"Şampiyonluk yarışından kopmamız değil, bu tür maçları kaybetmemiz mucize"
|
Canım sıkılmış, "İzlemesem mi acaba maçı?" diyorum uzun zamandan beri ilk defa. Sonra takılıyor gözlerim sonuna kadar izliyorum. İlk yarıda Bursaspor Fenerbahçe
ceza sahasına bir kaç kez girdiğine duacı. Fenerbahçemiz 4. dakikada Güiza'nın golüyle 1-0 öne geçtikten sonra Güiza ve Semih ile pozisyonlardan yaralanamayıp
farkı arttıramıyor. Yorumlarda anlatılan Fenerbahçe'yi arıyorum ama bulamıyorum. Acaba başka bir maçı mı veriyorlar? Mücadele desen kimsenin şikayetçi olmaya yüzü
yok. Semih biraz durgun geldi, onun dışında sahadaki herkes yırtınıyor. Sivas maçındaki kadar ısırmıyorlar belki ama Bursa maçındaki mücadeleden şikayetçi olan
varsa insaf.
Fenerbahçeli Emre
Bursaspor tribünleri maçın başından beri Emre'yi ayağına top geldiğinde yuhalamaya devam ediyor. Sebebi yok. Fenerbahçe'ye geldikten
sonra ne yanlışını gördünüz desen kem kümden başka cevapları yok. Maç boyunca ayağına top geldiğinde yuhalanacak besbelli. Ama Emre Fenerbahçe orta sahasını
taşıyor. Ayağından top almaya kalkan faul yapmaktan öteye gidemiyor. Kaptığı topların sayısı belli değil. Tribündeki yuhalamalar devam ettikçe, Emre'ye üstünlük
kuramayan Bursaspor orta sahası işi iyice çirkinleştiriyor. Mustafa Sarp ve Bekir Ozan başta olmak üzere Emre'yi sindirmek için tekme tokat oynamaya başlıyorlar.
Emre bir Fenerbahçeli'ye yakışır şekilde cevabını sahada veriyor. Benim bildiğim Emre bu maçı tamamlayamaz diyorum ama o benim bildiğim Emre değil, o sanırım artık
Fenerbahçeli Emre oluyor.
Fazla kalmadı gerçek Fenerbahçeli de olacak yakında. Emre'ye sinirlerine bu kadar hakim olup tribünlerin ve rakiplerinin sinirleriyle oynadığı için kart gecikmedi.
Takım için çok önemlisin, Eskişehir maçında da arayacak gözler seni ama inşallah dönüşün muhtemeşem olacak...
İkinci Yarı
İkinci yarı biraz daha ortada başlıyor ama Fenerbahçe'nin istek ve arzusunda bir problem gören varsa açgözlülüğündendir. Takım sahanın her yerinde mücadele adına
gerekeni yapıyor. Bursaspor kalemize tek tük geliyor, onlarda da etkisizler. Artık maçın sonları gelirken tribünler de bu maçtan birşey çıkmayacağını anlamış
rölantiye almış, Emre'yi yuhalamayı bile unutuyorlar arada. Fenerbahçemiz'de oyuncu değişiklikleri var. Temposu düşen Deivid yerini Gökhan Emreciksin'e bırakmış, Uğur'un
yerine Vederson oyunda. Son olarak ilk yarıda çok önemli bir gol kaçıran durgun günündeki Semih'in yerine orta sahaya takviye
olarak Gürhan Gürsoy giriyor. Sezon başında Aragones'in kendisinden David Silva yapacağım dediği genç futbolcumuz orta sahaya yakın bir bölgede rakibine gereksiz
bir faul yapıyor. Akıllar Werner Lorant zamanında şampiyonluk ümitlerimizi tüketen Gençlerbirliği maçındaki bir Ahmet Hassan golüne gidiyor. Orada da Yusuf Şimşek
gereksiz bir faulle son bir duran top imkanı vermişti rakibe. Ceza sahasında kimin kimi tuttuğu belli değil. Benzer pozisyonlarda ceza sahası önünde ilk müdahaleyi
yapmak için bekleyen kimse de yok. Süzülen
topa ters bir vuruş yapan Gökhan Gönül'ün müdahalesi penaltı noktasında bekleyen Tuna'ya asist oluyor ve kabus başlıyor. Fenerbahçe kontrollü oyunu bırakıp ailecek
hücuma kalkıyor. Top bir o kalede bir bu kalede derken Sercan ceza sahasında Vederson'un gölgesine takılıp yerde kalınca bu saçma sonuç ortaya çıkıyor işte.
|
Bu sezonun zor geçeceği, teknik direktör değişikliğinin sancısız olmayacağı çok açıktı. Sezon başında yaşanan onca sakatlık ve hayatında
ilk kez yurtdışına çıkan bir hocanın kendi kurmadığı bir takımla ilk sezonunu sorunsuz geçirmesini beklemek hayalcilikten öte. Buna rağmen kim ne derse desin
şampiyonluk yarışının içindeyiz. Sonuca bakarak
konuşmamak için izledim maçı. İyi ki de izlemişim, çünkü izlediğim aynı tas aynı hamam değil. Mücadele fevkalade, Alex'in yokluğunda bitiricilikte sıkıntılar
yaşadık. Semih ile 2-0'ı yakalamış olsak şimdi hangi hafta lider oluruz onun hesapları yapılıyor olacaktı. Ha bu hafta Alex yoktu, haftaya Emre ile Lugano olmayacak
sonra belki Semih. Her hafta puan kaybetmek için bir mazeretimiz mi olacak? Elbette olmaması gerekir ancak kadromuzun da alternatifli olmadığını kabul etmeliyiz.
Yerini kadro içindeki alternatiflerle dolduramadığımız birçok oyuncumuz var. Bunu da Aragones'i eleştirirken akılda tutmak gerekiyor.
Neticede Kocaelispor ve Bursaspor maçında kaybedilen 5 puana bakınca üzülmemek elde değil ama üzülmek de kaçan puanları geri getirmiyor. İşimiz zorlaşsa da
futbolcular taraftar gibi "bitti" demezse inşallah bu sezonu en az 2'nci sırada bitiririz.
|
Copyright © 2008 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™