Taraftarın Semih aşkı kabusa döndü.
Kaptan Alex Bursa maçında perdeyi açtı, ancak perdeyi Bursaspor kapadı.
Lille karşısında bir şutu da direkten dönen Emre'nin golü tur için yeterli olmadı.
|
Fenerbahçe kalan 20 dakikalık bölümde Semih'in oyuna girmesiyle oyun olarak sınıf atlamadı, hatta daha iyi bir hal adığımızı söylemek
dahi güç. Burada asıl sorulması gereken soru Fenerbahçe taraftarının enerjisini bir futbolcusunun ve takımının moralini bozmaya harcamasının ne kadar kabul edilebilir
olduğudur. Üzerinde Fenerbahçe formasını taşıyan ve Alex ile birlikte takımın en golcü ismi olan; aynı zamanda çalışkanlığıyla, sahada elinden geleni yapmasıyla
Fenerbahçe taraftarının işine geldiği zaman özlediği, elinde olduğu zaman değerini bilmediği savaşan oyuncu profilinin temsilcisi Güiza'yı Semih'in yedek
oturmaması pahasına kaybetmek kısa ve uzun vadede Fenerbahçe'ye neler getirir, Fenerbahçe'den neler götürür?
Cevabı basit; bunun ne kısa vadede ne de uzun vadede Fenerbahçe'ye birşey kazandırdığı görülmemiştir. Güiza'nın takımdan ayrılmasını garanti altına almayı bir getiri
olarak görmek ise hastalıktan başka birşey değildir. Tıpkı "Allah korusun, Tanjeviç takımın başında kalır" endişesiyle basketbol takımını desteklemeyen hatta Tanjeviç'in
başarısızlığını perçinlemek için köstekleme gayreti içinde olanlar gibi, Güiza'yı Fenerbahçe forması altında mücadele verirken gol kaçırdığı için ağlayacak
duruma getirenler Fenerbahçe'ye yarardan çok zarar vermektedirler. Umarım bu hastalıktan bir an önce kurtuluruz.
Güiza-Semih değişikliğinin ardından 2-1 önde girdiğimiz maçın son dakikalarında Bilica'nın dengesiz hareketiyle verdiğimiz endirek vuruşun Cristian'a çarpıp talihsiz bir şekilde
ağlarla buluşmasıyla kabus başladı. 3 puan telaşıyla rakip kaleye yüklenen takımımız uzatma dakikalarında ani bir atakta Bursaspor karşısında yenik duruma düştü.
Kalemizde gördüğümüz amatörce gollerle dramatik bir yenilgi almamız ve taraftarların Güiza'yı kaybetme çabalarıyla camiada bir çalkalanma yaşandı.
Avrupa Ligi'ndeki Lille rövanş maçının arifesinde sakatlıklar moral bozucu şekilde artarken Güiza olayının ardından linç girişiminin sadece zarar verdiğinin farkında
olan bilinçli taraftarların Samandıra'ya yaptıkları destek ziyareti umut vericiydi. Yine de geçmiş tecrübelere dayanarak bu desteğin sonuç gelmedikçe hızla düşeceğini
söyleyebiliriz. Oynanan futbolun karşılığı olmaması gereken puan kayıplarının ardından rüzgarı Lille maçında tersine çevirme niyetindeydik. Lugano, Özer, Mehmet, Uğur,
Ali Bilgin, Cristian ve Vederson'un sakatlıkları nedeniyle oynamayacaklarının açıklanmasıyla 12 kişilik bir as futbolcu kadrosu ortaya çıktı. Son dakikada Vederson'un
oynayacak duruma gelmesiyle biraz daha makul bir kadroyla sahaya çıkma şansını bulduk. (Volkan, Bekir-Önder-Bilica-Deniz, Gökhan-Selçuk-Emre-Vederson, Alex, Güiza)
Sakatlıklar nedeniyle yaşanan kadro sıkıntısı ve Güiza olayı ardından bilinçli Fenerbahçelilerin oluşturduğu destek ortamı takımın üzerindeki baskıyı biraz olsun
azalttı. Diğer taraftan Galatasaray'ın maçtan önce Avrupa serüvenine nokta koyması da Galatasaray'ın başarısını Fenerbahçe'nin başarısızlığı olarak görenlerin
oluşturacağı baskıyı da ortadan kaldırmış oldu. Böyle bir ortamda ideal olmayan kadrosuyla sahaya çıkan Fenerbahçemiz orta sahada son maçlarda olduğu kadar top hakimiyeti
sağlayamasa da mücadelesiyle aradığı pozisyonları buldu ve ihtiyaç duyduğu 1-0'lık skoru maçın ilk yarısında Emre'nin ayağından buldu. İlk yarı bitmeden Alex ile ikinci
gole çok yaklaşan takımımız devreyi bu skorla kapattı. Lille presi karşısında top dolaştırmakta güçlük çeken ve zaman zaman kaptırdığı toplarla rakibin hızlı
futbolcularının ekmeğine yağ süren takımımız Volkan'ın güzel kurtarışlar yaptığı ikinci yarının sonlarına yine diken üstünde girdi. Avrupa defterini kapatan gol
ise bir duran toptan geldi.
5-1'lik bol gollü Sivasspor galibiyetiyle başlayan 1 ay içindeki 9 maçlık zorlu trafiğin son maçında hafta sonu İstanbul Büyükşehir Belediyespor
deplasmanında olacağız. Bu süreçte sakatlıklar nedeniyle bazı futbolculara fazla yük bindiği için fiziksel yükün altından kalkamadığımız söylenebilir.
Ancak sıkıntının daha ziyade sonuç alamamaktan kaynaklandığını düşünüyorum. 8 maçta 16 gol atan Fenerbahçe'nin bu süreçten ligde 4 maçta 7 puan kaybı ve
Avrupa Ligi'ne veda ile çıkıyor olması ancak kalesinde gördüğü 13 golle açıklanabilir. Bunun çözümü de Güiza'nın ıslıklanması değildir. Daha doğrusu sahadaki
sorunların çözümü bozgunculuk değildir. Zira benzer şekilde Alex de kendisine yakışmayan bir vuruşla Lille karşısında farkı ikiye çıkarma şansını kullanamadı.
Taraftarın görevi takımına ev sahibi avantajı yaşatmaktır, Fenerbahçe formasını taşıyanların kabusu olmak değil.
Sorunun kaynağına dönersek de Lille'e elenmemiz, Bursaspor'a yenilmemiz, Manisaspor'a puan
kaybetmemiz forvetlerin kaçırdıkları gollerle anlatılmaz. Oyuncu yapısı gereği kontrollü futbol oynayan bir takım olarak çok kolay goller yiyoruz ve bunlara
cevap vermek hem her zaman kolay olmuyor, hem de fiziksel açıdan takımı hırpalıyor.
|