07.03.2010
Oh be, Mart varmış!

Fenerbahçe 1-0 Antalyaspor

Şubat ayında çıktığımız 4 lig maçında sadece 2 puan almış, Avrupa'ya da dramatik bir şekilde veda etmiştik. Kabus gibi geçen Şubat ayının tamamlanmasının ardından Mart ayının ilk haftasında Antalyaspor karşısında aldığımız galibiyetle kötü gidişe dur demeyi başardık. Takımın puan kaybına tahammülü olmaması bir gerginliğe sebep olsa da taraftarın yapılan destek çağrılarına kulak verip tribünleri doldurması futbolculara ayrı bir güven verdi.

Lugano Galibiyetle Döndü

Alex İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında gördüğü kırmızı kart nedeniyle iki maç ceza almıştı. Kaptan bu nedenle Antalyaspor karşısında takımdaki yerini alamadı. Lugano, Gökhan Gönül, Cristian, Deivid gibi durumları kritik olan futbolcuların forma giyebilecek durumda olmaları sevindiriciydi. Son bir ayda yediğimiz kolay gollerin ardından Lugano'yu tekrar savunmada görmek ayrı bir güven veriyor. Deivid de bu sezon ilk defa ilk 11'de kendisine yer buldu. Geçen sene de ayağının kırılması ve sonrasında platinle oynaması nedeniyle yeterince faydalanamadığımız Deivid hazır olmamasına rağmen önemli bir alternatif olduğunu gösterdi. Sahaya çıkan ilk 11'imiz de şöyleydi. Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos, Deivid-Cristian-Emre-Vederson, Semih-Güiza.

Lugano geri döndüğünü belli etti.

Fenerbahçe - Antalyaspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Golün asistini yapan Emre günün en başarılı isimlerinden birisiydi.

Taraftar görevini yaptı.

Daum'un sonuna kadar arkasındayız.

Antalyaspor karşısında maça aslında pek de iyi başladığımız söylenemez. Haftalardır galibiyet alamamanın verdiği gerginlik maçın başından sonuna denk futbolcuların hareketlerinden okunuyordu. İlk dakikalarda Antalyaspor'un presi karşısında topu ayağımızda tutmakta güçlük çektik. Gerçi aynı durum Antalyaspor için de geçerliydi. Zira iki takım da iştahla top rakipteyken baskı yapıyor, bu nedenle oyun bir top kapma savaşına dönüşüyordu. Fenerbahçe'nin gol girişimleri tıpkı Antalyspor'un kovaladıkları gibi baskı sonucu kapılan topların hızlı kullanılmasıyla rakip savunmayı az adamla yakalamak üzerine kurulmuştu. Semih, Güiza, Deivid üçlüsünün dahil olduğu pozisyonlarda 3 kez gole yaklaşan takımımız kötü vuruşlar nedeniyle kaleci Ömer'i zorlayamadı. Fenerbahçemiz'in golü Antalyaspor'un baskının dozunu kaçırdığı bir anda takım halinde bizim sahaya yerleşmeleri neticesinde geldi. İlk yarıda Antalya deplasmanında attığımız galibiyet golüne benzer şekilde gelişen atakta bu sefer Emre ve Andre Santos'un imzası vardı. Topu bekletmeden geriden hızla gelen Andre Santos'un önüne bırakan Emre'nin golde payı büyüktü, tıpkı bugün sahada gösterdiği liderlikle galibiyete yaptığı katkı gibi.

İdareci Bünyamin Gezer

Devrenin sonuna gelinirken Vederson kafasına aldığı dirsek darbesi nedeniyle oyundan çıkmak zorunda kaldı. Onun yerine sakatlıktan yeni çıkan Mehmet Topuz oyuna dahil oldu. İkinci yarıda Emre'nin ön plana çıktığı pozisyonlarla farkı ikiye çıkartıp rahatlama imkanlarını gerek son vuruşların kötü olması gerekse de hakem Bünyamin Gezer'in maçı "idare etme" gayreti nedeniyle kaçırdık. İkinci yarıda Antalyaspor'un hızlı ve top hakimiyeti yüksek oyuncularından Tita'nın gayretleriyle Antalyaspor Fenerbahçe kalesinde zaman zaman etkili oldu. Bunun arkasında da savunma oyuncularından ziyade takım savunmasında yaşanan sıkıntılar yatıyordu. Antalyaspor'un etkili olmaya başladığını gören Daum Semih'i oyundan alarak orta sahayı kalabalıklaştırdı ve oyunda dengeyi yeniden sağladı. Kalan bölümde özellikle Emre'nin ceza sahası içinde yere düşürüldüğü pozisyonda penaltı noktasını gösteremeyen Bünyamin Gezer takımımızın üzerindeki gerginliği arttırdı. 7 maçtır kazanamayan hatta çoğu zaman kötü oynamadığı halde saçma sapan gollerle kaybeden bir takımın futbolcularının aklından şüphesiz "yine mi kaybedeceğiz?" sorusu geçiyordur. Bünyamin Gezer'in bu bariz penaltıyı görmemesi son dakikaların diken üstünde geçmesine neden oldu.

Fenerbahçemiz bugün sahada iyi bir mücadele verdi. Ancak ortaya konan futbol galibiyet yüzü görmediğimiz son 7 maçta ortaya koyduklarımızdan daha iyi değildi. Bu açıdan bakıldığında kazanmanın, kolay gol yememenin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Neticede yeniden şampiyonluk yarışına tutunmuş olmanın verdiği bir mutluluk ve halen kazanabileceğimiz iki kupa var önümüzde.

Rıdvan Saçmalıyor

Son olarak Rıdvan'ın maçtan sonra kısa bir maç analizinden sonra Daum'un marka takım teknik direktörü olmadığı argümanıyla açtığı bahse değinmeden geçemeyeceğim. Fenerbahçeliler Rıdvan'ı çok severler. Kendi yorumlarını onun söyledikleri etrafına inşa eden birçok Fenerbahçeli vardır. Ancak Rıdvan geçen hafta Daum'un Alman gazetelerine verdiği demeci çarpıtarak teknik direktörümüzle Aykut Kocaman arasında bir sorun varmış gibi gösterdi. Bu iftirasından sonra özür dileme gereği dahi duymadan bu hafta da Daum'un Fenerbahçe gibi marka olan bir takımın teknik direktörü olamayacağını dile getirdi. Sonra Zico zamanındaki Fenerbahçe'nin vizyonundan falan bahsederken ben gerisini izlememeye karar verdim. Rıdvan'ın çok sevdiği Fenerbahçesi'nin dibine kibrit suyu dökmek gibi bir çaba içerisinde olmadığına eminim ancak kendisi Aykut'u koruyacağım diye söylemleriyle Fenerbahçe'yi bir istikrarsızlık ortamına sürüklediğinin farkında olmalı. O olmuyorsa en azından onu dinleyen Fenerbahçeliler bu söylemlerin ne amaçla dile getirildiğini bilmeleri gerekiyor. Rıdvan'ın amacı olası bir başarısızlıkta Daum'u hedef tahtasına oturtarak Aykut'a zarar gelmemesini sağlamak. Kendisine göre bu tavır iyi niyetle takınılmış olabilir ancak bugün sarfedilen bu mesnetsiz ve soyut değerlendirmeler uzun vadede teknik direktör istikrarına zarar verir.

Daum Fenerbahçe'nin son 10 yılına damgasını vuran çok değerli bir teknik direktördür. Alman futbolunun yetiştirdiği en önemli teknik adamlardan olan Daum kokain davası olmasa bugün uzaktan melul melul bakacağımız teknik direktörlerden biriydi. Fenerbahçe en makul kadroları onun görevde bulunduğu yıllarda kurmuş ve Avrupa'da başarının temel taşı olan ligde zirveye oynamayı onun zamanında sürekli kılmıştır. Ne zaman ki, sözde marka isimlerle maceralar aranmış, o zaman lastik yarı yolda patlamıştır. Bu nedenle Rıdvan Dilmen'in çok sevdiğimiz bir Fenerbahçeli olarak yanlış bir yol seçtiğini söylemek durumundayım. Fenerbahçe'deki kötü tablodan Aykut'u soyutlamak için böyle çabalar içine girilmesi ne Aykut'a ne de Fenerbahçe'ye bir yarar sağlar. Umarım kendisi Daum'un röportajını çarpıtarak yorumladığı için Daum'dan özür dileyerek bu yanlıştan en kısa zamanda dönme cesaretini gösterebilir.

Copyright © 2010 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.