Günün başarısız isimlerinden Cristian sakatlanarak yerini Deniz'e bıraktı.
Mehmet bekleneni veremedi.
Daum riske girmedi.
|
Puan kaybetme korkusunun ardında "3 sene üst üste şampiyonluk" söylemine yapılan güçlü vurgu yatıyor. Elbette ikinci yarının başında şanssızlıkla karışık gelişen
kaotik ortam, sakatlıklar, son dakikada kaybedilen puanlar, galibiyetler ve kupaların bu özgüven kaybı ve gelecek endişesinde payı vardır. Ancak sportif direktöründen
doktoruna kadar yeni oluşturulan bir ekibin sonraki iki sezondaki kaderinin ilk sezona bağlanması Fenerbahçe'nin kötü bir geleneğinin tekrarından başka
birşey değil. Bu ekip bu baskıdan kendini kurtarabilirse ne ala, ama "kurtaramazsa sezon sonu çok kelleler uçacak" havasından Fenerbahçe'nin kazançlı çıkma
ihtimali oldukça düşük. Bu nedenle de Antalyaspor maçıyla birlikte lig bizim için yeniden başladı. Bu sezon 8 maç üst üste kazanıp 7 maç üst üste puan kaybı
yaşadığımız inişli çıkışlı dönemler yaşadık. Bunlardan bağımsız olarak futbol resitali sunduğumuz dönemler ve dün olduğu gibi üretken olamadığımız maçlar oldu.
Ama iyi dönemlerimiz hep kalemizde az pozisyon verdiğimiz, saçma goller yemediğimiz dönemlerdi. Bu nedenle iki maçtır öncelikle gol yememeye dönük bir oyun var sahada.
Antalyaspor maçından sonra Gençlerbirliği karşısında da farklı bir durum yoktu. Alex'in olmadığı bir günde pas trafiğinin önemli bir halkası da eksik kalınca
"Fenerbahçe gol yemesin nasıl olsa bir gol atar." sözü ancak tereddütle dile geliyor. Kaybetme korkusuyla alınan riskler de sınırlı olunca iş biraz şansa kalıyor.
Gençlerbirliği karşısında da eksik olan buydu.
Eksikler Azalıyor
Uğur'un sezonu kapatmasıyla başlayan Lugano, Özer, Cristian, Mehmet Topuz, Gökhan Gönül, Andre Santos, Vederson ve Alex'in üst üste gerek sakatlık gerekse de
cezalar nedeniyle takımdan ayrı kaldıkları dönemi kısmetse geride bırakıyoruz. Gençlerbirliği karşısında yedekler arasında yerini alan Özer'in yanı sıra Lugano,
Gökhan Gönül, Vederson, Cristian ve Mehmet Topuz sahadaydılar. Gerçi bu maçta da kötü bir gün geçiren Cristian'ı adelesindeki yırtık nedeniyle bir süreliğine
kullanamayacağız ama diğer sakatların iyileşmesi gelecek için umut verici.
Alex'in yokluğunda Fenerbahçemiz Gençlerbirliği karşısına ilginç bir tercihle çıktı. İleri uçta Gökhan Ünal ilk kez ilk 11'de şans bulurken orta sahanın önünde
yer alan Mehmet Topuz Gökhan'ı desteklemeye çalıştı. Bu iki tercih dışında kadro idealdi. (Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos, Deivid-Cristian-Emre-Vederson,
Mehmet Topuz, Gökhan Ünal)
Pas Hataları
Mehmet Topuz'u da orta sahaya dahil edince, orta sahada ayağı top yapabilen ve dirençli bir 5'li olmasına rağmen maç boyunca haddinden fazla pas hatası yapan
takımımız Gençlerbirliği'nin nadiren bulduğu pozisyonları başlatan taraf oldu. Bunda şüphesiz Gençler'in kalabalık ve dirençli orta sahasının da etkisi vardı ancak
yine de yaptığımız pas hataları baskıdan ziyade iyi pozisyon alan Gençler orta sahası içinde hareketsiz kalmamızdan kaynaklandı. Hareketsizlik de hem hücumda
hem savunmada baş ağrıtan bir faktör.
Deplasmandan böyle bir oyun anlayışıyla galibiyet çıkarmak için biraz şanslı olmak gerekiyor. Biz de galibiyeti getirecek pozisyonları bulduk aslında ama uzun
zamandır bize uğramayan şans az sayıdaki pozsiyonda yanımızda değildi. İlk yarıda Deivid'in sağ çaprazdan şutu, Bilica'nın son anda altıpastan çevrilen topu,
Gökhan Ünal'ın direkten dönen kafası veya son olarak Lugano'nun altı pastan kaçırdığı karambol pozisyondan birisi golle sonuçlansa bu kadar olumsuzluğa rağmen
haftayı galibiyetle kapatabilirdik. Neticede beraberlikle yetinmek zorunda kaldık.
Bursaspor ve İBB gibi dirençli takımlar karşısındaki maçlarda beraberlikle yetinmeyip risk alınca faturayı ağır bir şekilde ödemiştik. Takım bu sefer son dakikalarda
daha temkinliydi. Genel olarak da defansif bir oyun anlayışına sahip olduğumuz söylenebilir. Bu durum hücumda da etkinliğimizi azalttı. Buna rağmen maçın sonlarında
Gökhan ve Lugano'yla gole yaklaştık.
|