13.03.2010
Asla Yalnız Yürümeyeceksin!

Gençlerbirliği 0-0 Fenerbahçe

Kara Şubat sonrası Antalyaspor galibiyetiyle biraz olsun nefes almıştık. Ancak sonrasındaki ilk haftada Gençlerbirliği deplasmanında gelen puan kaybı moralleri bozdu. Fenerbahçe açısından haftanın olumlu tarafı Antalyaspor maçından sonra Gençlerbirliği maçını da kalemizde gol görmeden kapatmış olmamızdır. Belki rakip kaleye yeterince gidemedik ama Şubat ayının büyük bölümünde yaşadığımız hayal kırıklığının temelindeki "oynadıkça kalesinde gol gören takım"ın yerine ne iyi ne kötü sürprizi olan bir takım görüntüsü ortaya çıktı. Gençlerbirliği maçı kağıt üstünde puan kaybı yaşanabilecek bir deplasmandır. Bu açıdan bakılınca beraberliğe dünyanın sonu gibi bakmanın pek de anlamı yok.

Diğer taraftan sürpriz yaşamak için sürpriz hamleler gerekir, sürpriz hamleler için de rahat olmak. Sorun da Fenerbahçe'nin rahat olmaması. İkinci yarının başında ligin zirvesindeyken şimdi ilk dörde tutunma derdindeyiz. 3-2 kaybettiğimiz Bursaspor maçında abuk subuk bir gol yedikten sonra galibiyeti kurtarmak için 88'de Gökhan Gönül'ü çıkarıp Gökhan Ünal'ı oyuna alma özgüven ve rahatlığına sahip değiliz. O gün Bursaspor gibi bir takım karşısında bir puana burun kıvırıp rakibe kaptırılan puanlarla beraberlikten olduk. Bugün ise Gençlerbirliği karşısında aynı cesareti gösteremiyoruz çünkü hata yapmaktan, puan kaybetmekten korkuyoruz.

İlk kez 11'de şans bulan Gökhan Ünal direği geçemedi.

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Günün başarısız isimlerinden Cristian sakatlanarak yerini Deniz'e bıraktı.

Mehmet bekleneni veremedi.

Daum riske girmedi.

Puan kaybetme korkusunun ardında "3 sene üst üste şampiyonluk" söylemine yapılan güçlü vurgu yatıyor. Elbette ikinci yarının başında şanssızlıkla karışık gelişen kaotik ortam, sakatlıklar, son dakikada kaybedilen puanlar, galibiyetler ve kupaların bu özgüven kaybı ve gelecek endişesinde payı vardır. Ancak sportif direktöründen doktoruna kadar yeni oluşturulan bir ekibin sonraki iki sezondaki kaderinin ilk sezona bağlanması Fenerbahçe'nin kötü bir geleneğinin tekrarından başka birşey değil. Bu ekip bu baskıdan kendini kurtarabilirse ne ala, ama "kurtaramazsa sezon sonu çok kelleler uçacak" havasından Fenerbahçe'nin kazançlı çıkma ihtimali oldukça düşük. Bu nedenle de Antalyaspor maçıyla birlikte lig bizim için yeniden başladı. Bu sezon 8 maç üst üste kazanıp 7 maç üst üste puan kaybı yaşadığımız inişli çıkışlı dönemler yaşadık. Bunlardan bağımsız olarak futbol resitali sunduğumuz dönemler ve dün olduğu gibi üretken olamadığımız maçlar oldu. Ama iyi dönemlerimiz hep kalemizde az pozisyon verdiğimiz, saçma goller yemediğimiz dönemlerdi. Bu nedenle iki maçtır öncelikle gol yememeye dönük bir oyun var sahada. Antalyaspor maçından sonra Gençlerbirliği karşısında da farklı bir durum yoktu. Alex'in olmadığı bir günde pas trafiğinin önemli bir halkası da eksik kalınca "Fenerbahçe gol yemesin nasıl olsa bir gol atar." sözü ancak tereddütle dile geliyor. Kaybetme korkusuyla alınan riskler de sınırlı olunca iş biraz şansa kalıyor. Gençlerbirliği karşısında da eksik olan buydu.

Eksikler Azalıyor

Uğur'un sezonu kapatmasıyla başlayan Lugano, Özer, Cristian, Mehmet Topuz, Gökhan Gönül, Andre Santos, Vederson ve Alex'in üst üste gerek sakatlık gerekse de cezalar nedeniyle takımdan ayrı kaldıkları dönemi kısmetse geride bırakıyoruz. Gençlerbirliği karşısında yedekler arasında yerini alan Özer'in yanı sıra Lugano, Gökhan Gönül, Vederson, Cristian ve Mehmet Topuz sahadaydılar. Gerçi bu maçta da kötü bir gün geçiren Cristian'ı adelesindeki yırtık nedeniyle bir süreliğine kullanamayacağız ama diğer sakatların iyileşmesi gelecek için umut verici.

Alex'in yokluğunda Fenerbahçemiz Gençlerbirliği karşısına ilginç bir tercihle çıktı. İleri uçta Gökhan Ünal ilk kez ilk 11'de şans bulurken orta sahanın önünde yer alan Mehmet Topuz Gökhan'ı desteklemeye çalıştı. Bu iki tercih dışında kadro idealdi. (Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos, Deivid-Cristian-Emre-Vederson, Mehmet Topuz, Gökhan Ünal)

Pas Hataları

Mehmet Topuz'u da orta sahaya dahil edince, orta sahada ayağı top yapabilen ve dirençli bir 5'li olmasına rağmen maç boyunca haddinden fazla pas hatası yapan takımımız Gençlerbirliği'nin nadiren bulduğu pozisyonları başlatan taraf oldu. Bunda şüphesiz Gençler'in kalabalık ve dirençli orta sahasının da etkisi vardı ancak yine de yaptığımız pas hataları baskıdan ziyade iyi pozisyon alan Gençler orta sahası içinde hareketsiz kalmamızdan kaynaklandı. Hareketsizlik de hem hücumda hem savunmada baş ağrıtan bir faktör.

Deplasmandan böyle bir oyun anlayışıyla galibiyet çıkarmak için biraz şanslı olmak gerekiyor. Biz de galibiyeti getirecek pozisyonları bulduk aslında ama uzun zamandır bize uğramayan şans az sayıdaki pozsiyonda yanımızda değildi. İlk yarıda Deivid'in sağ çaprazdan şutu, Bilica'nın son anda altıpastan çevrilen topu, Gökhan Ünal'ın direkten dönen kafası veya son olarak Lugano'nun altı pastan kaçırdığı karambol pozisyondan birisi golle sonuçlansa bu kadar olumsuzluğa rağmen haftayı galibiyetle kapatabilirdik. Neticede beraberlikle yetinmek zorunda kaldık.

Bursaspor ve İBB gibi dirençli takımlar karşısındaki maçlarda beraberlikle yetinmeyip risk alınca faturayı ağır bir şekilde ödemiştik. Takım bu sefer son dakikalarda daha temkinliydi. Genel olarak da defansif bir oyun anlayışına sahip olduğumuz söylenebilir. Bu durum hücumda da etkinliğimizi azalttı. Buna rağmen maçın sonlarında Gökhan ve Lugano'yla gole yaklaştık.

Şimdi önümüzde zorlu bir süreç ve rakiplerinin arkasında kalmış bir Fenerbahçe var. Camiada ve takımda moraller bozuk. Ancak hem takımın hem de teknik ekibin en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemdeyiz. Ciddi bir özgüven kaybı var. Bu eksikliği giderecek en önemli unsur da Fenerbahçe taraftarı olacaktır. 3 sene üst üste şampiyonluk sözü yıkıcı bir hedefti. Bu hedefe halen çok uzak değiliz. Ama şampiyonluk olmazsa olmaz diyerek yola çıkılırsa hepimiz kaybederiz. Bu takımın yapılacak takviyelerle büyük başarılara imza atabileceğini unutmamakta fayda var. Taraftar kucaklayıcı olmalı. Bu takım da uzun süredir mücadelesinin karşılığını alamayan ve bu nedenle mücadele gücünü de yitirmenin eşiğine gelen bir takım. Onlardaki bu potansiyelin farkındayız ve önümüzdeki haftadan itibaren Fenerbahçe taraftarı olarak onlara yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Rakipler puan kaybedecek, bu olumsuz hava inşallah en kısa sürede dağılacaktır.

Copyright © 2010 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.