24.03.2010
Kısa Kestik

Fenerbahçe 2-0 Manisaspor, Fenerbahçe 1-0 Gaziantepspor

Ligde Gaziantepspor, kupada Manisaspor ile yaptığımız karşılaşmalardan aldığımız galibiyetlerle biraz olsun nefes aldık. İyi futbol oynadığımız söylenemez. Lakin iyi futboldan önce sonuca ihtiyaç duyuyoruz. Zira futbolcuların yarışa tutunabilmeleri için özgüvene ve umuda ihtiyaçları var. Bu da ancak galibiyetlerle elde edilebilir.

Bu hafta aynı zamanda rakiplerimizden Beşiktaş'ın Kasımpaşa deplasmanında 2 puan ve Galatasaray'ın Trabzonspor deplasmanında 3 puan bırakmaları neticesinde kendimizi tekrar yarışın içinde bulduk. Ancak asıl sevindirici olan ligin ilk yarısında 8'de 8 yapan takımın karakteristik özelliği olan az gol yiyen takım kimliğine kabus gibi geçen haftaların ardından tekrar kavuşmamız oldu. Gençlerbirliği deplasmanında bırakılan 2 puan nedeniyle bu performansı bir seriye bağlayamamış olsak da bugün halen yarış içinde bulunuyorsak bunu iyi futbol oynamadığımız halde sonuç almamızı sağlayan bu özelliğimize borçluyuz. Daha da sevindirici olansa bu sonuçlar alınırken sakatlıklar nedeniyle takımdan tam olarak verim alamıyor olmamız. Beklentilerin altında kalan futbolcuların form tutmasıyla ligdeki son düzlüğe daha güçlü girebiliriz.

Gençler karşısında kadroda yer bulamayan Güiza bomba gibi döndü.

Fenerbahçe - Manisaspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
Fenerbahçe - Gaziantepspor Maçından Fotoğraflar için TIKLAYIN...
KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


Kuddusi Müftüoğlu her zamanki gibi...

Emre sakatlığı sebebiyle ne Antep, ne Manisaspor maçını tamamlayabildi.

Dualarımız sizinle...

Tabi sahada işler her zaman ümit ettiğiniz veya hesapladığınız gibi gitmeyebiliyor. Bazen Gençlerbirliği deplasmanında olduğu gibi direkleri geçemiyorsunuz, bazen Manisa deplasmanında veya Diyarbakırspor maçında olduğu gibi kalenizi tutan her top gol olabiliyor, bazen Bursaspor maçında olduğu gibi beklenmedik hatalarla rakibinize ikramlar yapabiliyorsunuz, bazen de Fırat Aydınus gibi sözde adalet dağıtıcılarına denk gelip İBB maçında olduğu gibi katledilebiliyorsunuz. Ne kadar iyi oynasanız da bu belalar sizi yakalayabiliyor. Böyle durumlarda da işiniz Allah'a kalıyor. Antalyaspor maçında Bünyamin Gezer'in hiç ettiği penaltıdan sonra bir kaza golüyle havlu atabilirdik. Benzer şekilde Hakem Kuddusi Müftüoğlu Gaziantespor maçında başımıza musallat olan belaydı. Maçın hemen başında Andre Santos'un ceza sahasına girdiği iki pozisyonda yere indirilmesine devam kararı vererek olası bir puan kaybına zemin hazırladı. Dakikalar ilerledikçe etkinliği azalan takımımızı ipten alan Güiza'nın beklenmedik füzesiyle bulduğumuz muhteşem goldü. Antalyaspor maçından sonra Gaziantepspor karşısında da es geçilen penaltılara rağmen bu maçlardan galibiyet çıkarmayı başarmış olduk. Ancak işin ürkütücü tarafı saha içindeki şanssızlıkların üstüne hakem müsvettelerinin Fenerbahçe lehine hata yapmamaya dayalı yönetim tarzları nedeniyle 12 kişiye karşı oynama zorunluluğumuzdur.

Derbi öncesi kupa mesaisi

Gaziantepspor karşısında alınan galibiyetin ardından gözleri derbiye çevirme niyetindeydik. Fakat o da ne, arada bir kupa maçı var. Ligin zirvesindeki Bursaspor, Galatasaray, Beşiktaş gibi rakiplerimizin önceki turlarda saf dışı kalmalarının ardından 27 yıllık hasreti dindirme niyetiyle yaklaştığımız kupayı düşünmek için aslında hiç de güzel bir zaman değildi. Sahadaki futbolcular bu işten ekmek yedikleri için bir nebze maça odaklanabildiler belki ama herkesin aklında Galatasaray maçı var şüphesiz. Christoph Daum böyle bir ortamda sahaya elindeki en iyi kadroyu çıkartarak futbolcularına bu kupayı ne kadar istediğini gösterdi. (Volkan, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos, Topuz-Selçuk-Emre-Özer, Alex, Güiza) Bu kadro sakatlar kervanının yeni üyesi Deniz'in yerine forma giyen Selçuk dışında Gaziantepspor maçında sahaya çıkan ilk 11'in aynısıydı. Bu hamle bir yandan derbi öncesinde bir moral bozukluğu ihtimalini azaltırken diğer taraftan pazar günü oynanacak maçı en azından 90 dakikalığına kafalardan silmek için olumlu bir hamleydi.

Emre'nin maçın 25'inci dakikasında adale sakatlığı nedeniyle yerini Deivid'e bırakmasının ardından Daum'un Emre'yi Galatasaray maçı öncesinde neden riske ettiği beklediğim gibi tartışma konusu oldu. Bu tarz eleştirilerin üzüm yemekten ziyade Daum'u dövmek amacıyla yapıldığı ortada. Sırf maç hakkında birşeyler söylemiş olmak için takınılan bu protestan tavrın bir getirisi olmadığı gibi, hem kişisel hem de toplumsal açıdan zararları ortadadır. Zira bu eleştiriler tamamen kusur aramaya ve bu kusuru muhattabının yüzüne çarpmaya dayalıdır. Söz konusu olan bir teknik direktörün tercihleri olunca alınan her karar riskleri de beraberinde getiriyor. Bir kayıp halinde tozu dumana katan tenkit mekanizması işler iyi gittiği zaman da kötü gidişe zemin hazırlayan bir faktör olmaktan öteye gitmiyor. Hatırlamak gerekir ki Şubat ayının yoğun maç temposu içerisinde kupada 3-0'ın avantajıyla gidilen Bursa deplasmanında sahaya sürülen yedek ağırlıklı kadro eleştiri konusu olmuştu. Bugün de Emre'nin maçı tamamlayamamış olması nedeniyle as oyuncuların dinlendirilmemesi eleştiri konusu olmuştur. İşin gülünç tarafı bu maçın rövanşından sonra da Beşiktaş derbisi oynanacak. Orada da yedek takımla mı çıkmamız gerekecek? Diğer taraftan Gaziantepspor karşısında sadece 45 dakika sahada kalan Emre'nin bu takımın oyununa sınıf atlattığı, onun yokluğunda takımın üretkenliğinin ciddi anlamda düştüğü ortadayken Manisaspor karşısında yaşanabilecek olası bir kaza bu eleştirel üsluba farklı boyutlar kazandırabilirdi. Ancak hayatımızı Fenerbahçe ve onun için çaba harcayanların tercihlerini sorgulamaya adayacaksak bu döngünün de sonu olmaz.

Manisaspor maçında yukarıda da bahsettiğim gibi maça Emre'nin sakatlığıyla başladık. Ancak Emre'nin çıkmasından kısa bir süre sonra Gaziantepspor maçının yıldızı Güiza Manisaspor kalecisi eski Galatasaraylı Orkun'un ikramını geri çevirmedi ve takımını öne geçirdi. Kısa bir süre sonra Emre'nin yerine oyuna giren Deivid'in attığı golle farkı ikiye çıkaran takımımız maçın kalanını rölantide götürdü. Maçın hakemi ikinci kez Fenerbahçe maçı yöneten Abdullah Yılmaz son haftalardaki yönetimlerin yanında çok daha iyi bir görüntü verdi. En azından maçın önüne geçen bir kararı olmadı. Tecrübeli geçinen birçok hakemin vermeye korktuğu kırmızı kartı Manisaspor'un defans oyuncusu Kalabane'ye gösterebildi. İBB maçında gole giderken yere indirilen Güiza'nın pozisyonuna faul verip kırmızı kart veremeyen eyyamcıların yanında yardımcı hakeminin ısrarla kaldırdığı yanlış bayrağa rağmen Fenerbahçe lehine karar vermekten çekinmeyen bir hakem izlemeyeli çok olmuştu. Umarım bu çizgisinden sapmaz.

Ortaya çok etkili bir futbol koymamamıza rağmen üst üste alınan iki galibiyetle biraz olsun kendimize geldik. Şimdi de Galatasaray derbisi geldi çattı. İstatistiklerin, form durumlarının para etmediği bu derbide sahaya çıkacak Fenerbahçeliler'in o stattan şampiyonluğun en güçlü adayı olarak çıkması en büyük dileğimiz. İki takımın da kaybetmeyi istemeyecek olması maçı geçen sene kavgalarla tamamlanan maça benzer kılıyor. Maçın hakeminin iki sene önce Türkiye Kupası'nda bizi saf dışı bırakan Cüneyt Çakır olarak açıklanması sinir bozucu olsa da Antalyaspor ve Gaziantepspor maçlarında olduğu gibi Fenerbaçe lehine karar verme alerjisi olan hakem faktörünü mücadelemizle aşabilmeyi ümit ediyoruz. Yolumuz açık, vurduğumuz gol olsun.

Copyright © 2010 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır.