09.05.2010
Fenerbahçe 1-3 Trabzonspor, Ankaragücü 0-3 Fenerbahçe
Alex'in golü kupa için yeterli olmadı ama Kaptan asistiyle Ankara deplasmanında perdeyi açtı.
Copyright © 2010 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™
18'e 1 kaldı...
Geride bıraktığımız haftanın başında sezonun tarihe geçen isimlerini belirleyecek 3 maç vardı önümüzde. İlki 27 yıllık kupa hasretine son vermek için çıktığımız
kupa maçı oldu. Son 6 yılda 4'üncü kez finale çıkan Fenerbahçemiz 4'üncü finali de kaybederek 3 maçlık seriye kötü bir başlangıç yaptı. Karşılaşmanın oynanmasına bir
aydan kısa bir süre kalmışken belirlenen final stadı Şanlıurfa GAP Arena, ışıklandırma sisteminin yetersizliği nedeniyle talihsiz bir seçim oldu. Urfa sıcağında
gündüz vakti yapılan final müsabakası hem beklenen ilgiyi görmedi hem de sahadaki futbol izleyenlere keyif vermedi. Halbuki her sene Türkiye Kupası finalinin
oynanacağı stadın sezon başından açıklanması gerektiğini söylüyoruz. Federasyon plansızlığı gelenek haline getirdiği sürece de bu trajikomik plansızlık hikayeleri
devam edecek.
Ayağa Kalk Kanarya!
Finale hazır olmayan tek unsur elbette stat değildi, Fenerbahçemiz de bu maça yeterli ilgiyi göstermedi. Takım geride kalan 6-7 haftada her biri birer final
niteliğinde olan maçlara çıkarken, Trabzonspor haftalar öncesinden ligde ununu elemiş eleğini asmış bir takım olarak bu maça bileniyordu. Pek dile getirilmese de kupa
finali, kaybedilmesi en az hasara yol açacak maç olarak görülüyor. Zira Fenerbahçemiz Şampiyonlar Ligi'ni garantilediği için kupadan gelecek Avrupa vizesini zaten
kullanamayacaktı. Neticede bir bilanço hazırlanacak olursa; 600 bin dolar, sonu gelmeyen kupa geyiği, önümüzdeki sezon Süper Kupa maçında yer almak ve
formaya Türk bayrağı koymak için lig şampiyonluğunu beklemek başlıca maddeler olacaktır. Bütün bunların acısını ortadan kaldıracak olan lig
şampiyonluğu ise ligde sadece iki maç ötemizdeydi.
•KENDİ
YORUMUNU GÖNDER!
Herr Daum'un eti yenmez, yedirmeyiz...
Mehmet ligdeki ilk golünü attı.
Cristian: "Ağlamayın".
Fenerbahçemiz kupa finaline sadece sakatlığı bulunan Andre Santos'un yerine Vederson'un forma giydiği ideal 11'iyle çıktı. Takımımız topa sahip olup
tempoyu ayarlamaktan ziyade geride bekleyen bir oyun ortaya koyunca zaten işini şansa bırakmıştı. Buna rağmen Alex'in
ayağından gelen golle ikinci yarının başında öne geçtik. Ancak bu golden sonra vites yükselten Trabzonspor karşısında gereken hamleyi yapamayınca art arda
gelen Trabzonspor hücumları beraberinde golleri getirdi. Neticede 3-1'lik yenilgiyle bir kupa macerası daha kupasız sona erdi.
Takımda son haftalarda sürekli oynayan oyuncuların baskı yediğimiz dakikalarda tepki vermemesi veya verememesini en başta fiziksel yorgunluğa bağlamak sanırım
yanlış olmaz. Bu tabloyu görünce de acaba yedek ağırlıklı bir kadroyla sahaya çıksak daha mı iyi olurdu diye de düşünmemek elde değil. Testi kırıldıktan sonra
fikir yürütmenin ne faydası olur o da tartışılır.
Neticede kaçan ama şampiyonluk yarışını etkilememesi için en kısa sürede unutulması gereken bir kupa mücadelesiydi bu. Bu noktada Daum ve Yönetim
aleyhine çığırtkanlığa soyunanların iyi niyetli olduklarına inanmıyorum. Bir takım ilk sezonunda ligde müthiş bir geri dönüşe imza atarken kupanın kaybedilmesi
ancak daha gür çıkacak sakala işaret olabilir. Tek yapılması gereken de gölge etmemektir.
Rakip Var, Rakip Var
Kupa finali 27 yıllık kayıp seri nedeniyle üzerimizde bir baskı oluşturuyordu. Ancak rakibin önde gelen yetkilileri Başkan Sadri Şener ve teknik direktör Şenol
Güneş'in sağduyulu ve centilmen tavırları Trabzonspor maçının hem öncesinde hem de sonrasında gerginliği azaltan unsurlar olarak göze çarpıyordu. Bu nedenle
hem başkan hem de Sn. Güneş takdiri hakediyorlar. Zira 5 Mayıs 1996'da "Kendi galibiyetimiz için seviniyorum ama Trabzonsporlu arkadaşlarım için de üzülüyorum."
diyen Aykut Kocaman Fenerbahçeliler için ne anlam ifade ediyorsa; 5 Mayıs 2010'da "Her iki takım da hakederek geldi. Buraya gelmek de onur verici. Kaybeden için
üzücü ama buraya birçok takım gelemedi." diyen, maçın öncesinde ve sonrasında sağduyulu açıklamalarıyla ne kadar olgun bir insan olduğunu gösteren Şenol Güneş'in de
Trabzonspor'a aynı şeyleri ifade etmesi gerekir. Eğer bir Trabzonsporlu Şenol Güneş'i tanıyıp Trabzonspor'u ancak Fenerbahçe düşmanlığı ekseninde destekleyebiliyorsa
onun taraftarlığında bir problem vardır. Ancak inanıyorum ki, Trabzonsporlular da Güneş'in değerini geç de olsa anlayacak onu tanıdıkça da takımlarına daha
saf duygularla bağlanacaklardır.
Romantik taraftar hikayelerine girme ihtiyacını hissetmemin sebebi Fenerbahçemiz'in ligde rakibi olan Ankaragücü'nün asbaşkanının elinde hiçbir delil olmadan ortaya
attığı iddialarla başlayan polemiklerdir. Bir kulüp yöneticisi bir camiayı nasıl bir camiaya düşman eder veya bir camiadan nasıl nefret ettirilir sorularının
cevabını hafta boyunca Ayhan Atalay'dan almış olduk. Yıllarca Fenerbahçe'nin renklerini taşıdığı için sempatiyle bakılan bir kulüp BursAnkara konsorsiyumuyla
mesnetsiz çamur edebiyatına girince 100 yıllık Ankaragücü ve arkasındaki bütün isimler Fenerbahçelilerin kara kitaplı defterinde yer almaya başladılar.
Üstelik bu gerginlik de takımlarından çok Fenerbahçemiz'in işine yaradı. Henüz yeni bir yapılanma içinde olan Ankaragücü kaliteli oyunculara sahip olmasına
rağmen henüz stres altında başarılı olabilecek takım kimliği taşımıyor. Bu da kendilerini maça hazırladıkları zaman baskı altında olsalar da üst düzey
oynayabilen takımımıza karşı farklı bir mağlubiyet almalarına neden oldu.
Trabzonspor maçının ilk 11'inin görev aldığı Ankara deplasmanında Fenerbahçemiz kontrollü ama bu kez ipleri elden bırakmayan taraftı. Topa sahip olup rakibinin
açıklarını değerlendirmeye çalışan takımımız Alex'in kullandığı kornerde Mehmet Topuz'un kafasından ilk golü buldu. Yüksek maliyeti nedeniyle eleştirilen Mehmet
Topuz son haftalarda yükselen performansını golle süslemiş oldu. İştahlı oyunuyla Ankaragücü'ne kalemize yaklaşma fırsatı vermeyen takımımız ikinci
yarının başında bu sefer Emre'nin kullandığı kornerde Güiza'nın imza attığı kafa golüyle rahatladı. İkinci yarıda rahatsızlığı bulunan Alex'in yerine oyuna giren
Cristian özellikle bu golden sonra Ankaragücü orta sahasına büyük bir üstünlük kurmamızı sağladı. Sakatlıktan çıktıktan sonra ilk kez forma şansı bulan Brezilyalı
isabetli paslarıyla göz doldururken uzak mesafeden attığı gol maçın sonucunu belirledi. (3-0)
Fenerbahçe düşmanlarının Trabzonspor maçından sonra bir kayıp için bekleştiği bir günde futbolcularımız 'diğerleri'ni bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı ve
gözünü son hafta oynanacak derbi maça çevirdi. Geçen hafta Türkiye Kupası'nda alınan yarayı tamamen iyileştirecek, sezon boyunca gerçekleştirilen sabırlı
bekleyişin meyvelerinin alınacağı bir maç ile sezonu kapatacağız. Son hafta alınacak sonuçlar belki sezonu kupasız kapatmamıza neden olacak ancak Fenerbahçemiz
ilk sezonunda yere düşüp kalkmasını bilen takım olarak şimdiden takdiri hakediyor. Bursaspor da elbette tarihinin en önemli başarısına imza atmak isteyecektir.
Ancak bütün sezon iyi niyetiyle mücadele edip rakiplerine bulaşmayan Fenerbahçemiz inşallah son haftada kupada kaybettiği rakibi Trabzonspor'u evinde mağlup
ederek sezonu hedeflediği noktada bitirecektir.
18'inci şampiyonluk için saldır Fenerbahçe!