23.08.2010
Trabzonspor 3-2 Fenerbahçe
Mehmet'in kafasından sektirdiği top saçma goller için perdeyi araladı.
Copyright © 2010 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™
İlk Fire Trabzon'da
Ligin ikinci haftasında deplasmanda ligin formda ekiplerinden Trabzonspor'a 3-2 yenilerek ligdeki ilk yenilgimizi aldık. Geçen sezon finalde Türkiye Kupası'nı
kazanan ardından son hafta Kadıköy'de elde ettikleri beraberlikle bir kez daha son haftada şampiyonluk kaybetmemize neden olan Trabzonspor 1996'nın intikamını
alırcasına seriye devam ediyor. Sezonu Şampiyon Bursaspor'u 3-0 mağlup ederek Süper Kupa'yla açan Karadeniz ekibi heyecan dolu bir maçın ardından 3 puanı
almayı başardı.
Beklenmedik Tercih ve Şok Goller
İki takım arasında oynanan son maçlarda orta saha mücadelelerinin galibinin öne çıktığını düşünerek Trabzonspor'un bir arada oynamaya alışmış teknik ve fiziksel
açıdan kalburüstü orta sahasına karşı nasıl bir anlayışla sahaya çıkacağımız merak konusuydu. Aykut Kocaman'ın ilk 11'de (Mert, Gökhan-Lugano-Bilica-Santos,
Mehmet-Cristian-Emre-Özer, Semih-Niang) ne Alex ne de Stoch'a yer vermiş olması
karşılaşma öncesinde ancak Trabzonspor'un orta sahasına fiziksel anlamda üstünlük kurma niyetiyle açıklanabilirdi. Yine de Alex ve Stoch'un yerine fiziksel olarak çok da
hazır olmayan Özer ve Semih'in nasıl bir üstünlük getireceği tartışılırdı, hala da tartışılıyor. Ancak Aykut Hoca'nın Alex ve Stoch'u hafta içi oynanacak PAOK
maçına hazırlamayı amaçladığını maç sonunda öğrendik. Buradan da Aykut Hoca'nın oyunu tutma niyetinde olduğu anlaşılıyor. Kağıt üstünde savaşçı takım Trabzonspor
orta sahasını yoracak, ilerleyen dakikalarda da Alex ve Stoch gibi kozlar devreye sokularak galibiyet sayısı aranacak. Bu planları alt üst edense arka arkaya
kalemizde gördüğümüz garip iki gol oldu. Önce Mehmet Topuz duran toptan gelen ortaya kafasını sokup topun kaleci Mert'in uzanamayacağı bir noktadan ağlarla
buluşmasına neden oldu. Bu saçma golün üzerinden 2 dakika geçmişti ki, Yattara tek pasla kaleciyle karşı karşıya kaldı ve aşırtma vuruşla farkı ikiye çıkardı.
•KENDİ
YORUMUNU GÖNDER!
Antalyaspor maçının yıldızı Semih sakatlanarak yerini Stoch'a bıraktı.
Stoch'un oyuna girmesiyle hücum çeşitliliği arttı.
Alex'in yedek kalması tartışılıyor.
Böyle saçma sapan iki golle yenik duruma düştükten sonra takım hakkında değerlendirme yapmak aslında pek mantıklı değil. Zira belki orta saha hücum bağlantısı
yetersiz ve topa yeterince hükmedemeyen bir takım görüntüsünde olsak da arkaya yaslandığımız müddetçe geçen seneden kalma alışkanlığımızla Trabzonspor'a kale
göstermeyen bir oyun ortaya koyabilirdik. Neticede önce rakibi durdurmak sonra sabırla hücum etmek için oluşturulmuş bir 11 ile hücumda biraz erkenden kımıldamaya
kalkınca arkada boşluklar verilmesi de kaçınılmaz oluyor. Buna rağmen Trabzonspor'un 2-0 öne geçtikten sonra oyunu kendi sahasında kabul etmesiyle rakip kaleye
zorlanmadan gitmeye başladık. Ardından Lugano'yla farkı bire indirsek de bir başka duran toptan amatörce yenen gol farkı tekrar ikiye çıkardı.
Bu gol, sorunların oyuncu tercihlerinden ziyade takım savunmasında olduğunu gösteriyor. Hazırlık maçlarından beri bunun sıkıntısını yaşayan takımımız hücumda
yeni oyuncuların katılımıyla etkinliğini yükseltse de takım savunmasındaki zaafların giderilmesi zaman alacakmış gibi duruyor. Umarım bu süreçte kayıplar fazla
olmaz.
Stoch girdi, hareket geldi
Skor 3-1'e geldikten sonra golün asistini yapan ancak daha sonra sakatlanan Semih yerini Stoch'a bıraktı. Bu hamle Semih'in kurmakta güçlük çektiği orta saha hücum
bağlantısını kurmak için önemli bir hamleydi. Az çok çalışan sağ kanadımıza bazen solda bazen ortada oynayarak eşlik etme niyetiyle oyuna dahil olan Stoch topla
buluştuğu gibi Mehmet Topuz'u golle buluşturdu. Skorun 3-2'ye gelmesinin ardından devre sonuna kadar bir şaşkınlık dönemi geçiren Trabzonspor karşısında beraberliği
hatta galibiyeti getirebilecek pozisyonları değerlendiremeyince devre ev sahibi ekibin üstünlüğüyle bitti.
3-2'de Takıldı
İkinci yarı Trabzonspor için hızlı, bizim için ise kabus gibi başladı. Umut Bulut'un oyuna dahil olmasıyla hücum hattını zenginleştiren Trabzonspor'a cevap veremeyince
kalemizdeki pozisyonların ardı arkası kesilmedi. Takım tam bu baskıdan şansıyla gol yemeden çıktı derken Hakem Bünyamin Gezer'in uydurduğu bir penaltıyla Trabzonspor
tekrar maçı koparma noktasına geldi. Ancak bu sefer de genç kalecimiz Mert Günok penaltıyı kurtararak takımını oyunda tuttu. Mert'in bu kurtarışının maçın dönüm noktası
olabilmesi için bir hamle gerekiyordu. O hamle Cristian yerine Alex'i oyuna alan Aykut Kocaman'dan geldi. Ancak kalan dakikalar beklediğimiz gibi gitmedi. Takımın
fizik gücü 1 gole ihtiyaç duyulan bu dönemde oyunu rakip kaleye yıkmaya yetmedi. Neticede yediğimiz saçma sapan goller Trabzonspor deplasmanında 2 gol atmamıza rağmen
eve puansız dönmemize neden oldu.
Eksik olan birşey var, ama futbolcu değil
Ortada olağandışı bir tercih ve puan kaybı olunca oklar da ister istemez Aykut Kocaman'a çevrildi. Herşeye rağmen Aykut Hoca'nın tercihlerini mantıklı bir zemine
oturtmak zor değil. Ancak radikal kararlar almak için en azından geçen sezonun sonundaki ritmimize ulaşana kadar sabretmek en sağlıklı tercih olacaktır. Zamansız
ısrarlar hem Aykut Hoca hem Fenerbahçe'nin geleceğini tehdit ediyor. Aykut Kocaman'ın da bunun farkında olduğuna eminim. Bu nedenle de köklü değişikliklerden önce 16 Mayıs'ta
yıkılan takımın tekrar kendi ayakları üzerinde yürümesini sağlamak gerekiyor. Zira Trabzonspor karşısına çıkan 11, Semih-Alex tercihine rağmen, kağıt üstünde
16 Mayıs'ta Trabzonspor'u ceza sahasına hapseden takımdan kötü bir takım değil. İster fiziksel eksiklik deyin, ister mental, isterse de taktik; takım ne bizim
istediğimiz, ne de Aykut Kocaman'ın istediği seviyede. Toparlanmak için de başta eldeki en sağlıklı ve hazır oyuncularla sonuç almaya sonra da herkes için sabıra
ihtiyacımız var.
Trabzonspor maçını bir yol kazası olarak kabul edip, önümüze bakmamız gerekiyor. PAOK'u Avrupa Ligi Playoff ikinci maçında Kadıköy'de ağırlayacağız.
Trabzonspor maçını dahi feda etmemize neden olan bu maça Aykut Hoca çok ciddi hazırlanıyor. Yolumuz açık olsun.