Bugünlerde de Christoph Daum sadece 1 hafta içinde verdiği taktik kararlar nedeniyle yokedilmeye çalışılıyor. Ancak bu hamle Daum'la birlikte 2 yılın emeğini, futbolcularını ve aynı zamanda yönetimimizi de riske etmemize yol açabilir. Öyle ki, Christoph Daum gibi bir teknik adamın bile memnun edemediği bir camiayı kim tartışmalardan kurtarabilir. Capello, Mourinho bile gelse inanın şu anda Daum'un yaşadığından daha ağır eleştirilere maruz kalmayacaklarının garantisi yok. Bu antrenörler alacakları yıllık 6-7 milyon dolar ve üstüne yapacakları silbaştan transferlerle Daum'dan daha maliyetliler. Üstüne üstlük Türkiye Ligi'ni de tanımama gibi bir kozları! var. Zaten Mourinho şimdiden havalı artist damgasını yedi, Capello'ya da yoksa da bir ünvan bulunur elbet. Capello veya Mourinho gibi isimlerin de zaten takımını 2 yıl üst üste şampiyon yapan bir antrenörün kovulduğu takımla pek münasebetleri olmaz kanımca. 
Aziz Yıldırım Daum'a vereceği destekle tartışmalara son noktayı koymalı. | |
| • KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
 Ayıp edilen birisi varsa o da Daum'dur.  Pierre gereksiz çıkışıyla sevenlerini üzmüştü.
Şimdi bir de gazetelere bakıyoruz, adamlar sanki dalga geçiyorlar. Paul Le Guen, Luxemburgo, Antiç şimdi aklıma gelenler.
Sen herşeyini rayına oturtmuş Christoph Daum'u 2 şampiyonluğuyla bir kenara at, üstüste şampiyonluklar hayalini riske et,
takımın başına gelecek antrenörün de bunlar olsun. Bu isimleri kötülemek niyetinde değilim. Ancak Christoph Daum'a güven
oluşturulamayan bir ortamda hangi antrenöre sıkı sıkıya sarılabileceğiz merak ediyorum ve bu isimlerin cevap olabileceğini düşünmüyorum.
|
Getirilmeye çalışılan antrenörün herkesin suyuna gimesi de mümkün değil. "Bizim şöyle 'Türkiye'yi aşmış' bir kadromuz var, bu kadroyu yönetecek bir antrenör arıyoruz." diye birşey yok. "Benim şu şu imkanım var gel takımını kur" diyeceksiniz, elinizdekilerin de çöpe gitmesine hazır olacaksınız. Bir sonraki yıl yeni kurulmuş bir kadroyla 3 kulvardan herhangi birinde takılınca yine aynı senaryolar. Ayrıca Daum'a teşekkür etmemek için özellikle görmediğimiz onca çalışmanın da aynen devam edeceğini sanıyoruz. Alex'i kullanamayacak bir teknik direktörün gelme ihtimalini, duran top organizasyonlarının şişirmeye dönebileceğini, yepyeni 5 yabancıyla yeniden anlaşılabileceğini, herşeye yeniden başlanabileceği, teknik adamın Türkiye ve futbolunu hemen tanıyamayabileceğini, futbolcularımızın 90 dakika boyunca mücadelelerde ayakta kalamayabileceğini maalesef akıllara getiremiyoruz. Christoph Daum Fenerbahçe yönetimi ve camiası, hatta Türk Futbolu için bir nimettir. Onun çapında, Türkiye Ligi'ni bir Türk antrenörden daha iyi bilen, takımını tanıyan, çok çalışkan bir ekibi, uyumlu bir takımı, isabetli bir transfer politikası olan bir antrenöre sahip olduğumuz için memnun olmalıyız. Fenerbahçe en son hangi teknik direktör zamanında bu kadar başarılı olmuş da, Daum'u çöpe atma lüksüne sahip olabiliyoruz. Christoph Daum'a geldiği günden bu yana haksızlık yapılıyor. Neymiş efendim,geçen sene van Hooijdonk, bu sene Alex şampiyon yapmış takımı. Kimine göre Daum'a rağmen şampiyonmuşuz. El insaf, biraz da kendimizi Daum'un yerine koyalım. Alman olması insan olmadığı anlamına gelmez. Kaybettiği maçlardan sonra her türlü iftira ve saldırıya maruz kal, kazandığında başarı başkalarının olsun. Böyle bir emek hırsızlığı, böyle bir ihanet yok. Bütün bunların üzerine "Pierre'e ayıp ediliyor" lafı da başka mevzu tabi. Daum'un Pierre'e sakatlanana kadar takımda ne kadar ciddi görevler verdiğini ve "tüm eleştirilere rağmen!" Pierre'i oynatmak için uğraştığını daha sezonun ilk yarısındaki tartışmalardan rahatlıkla anlayabilirsiniz. Ama Pierre tüm bunlara rağmen Daum'u basına şikayet ederek Fenerbahçe'yi ister istemez kaos ortamına sokmuştur. Gerçi o açıklamalarıyla kendisi de çok ağır yara aldığını fark ettiği için kısa sürede çark etti ama bu Pierre'in Fenerbahçeli sevenlerine attığı en acı frikik golü oldu. Pierre van Hooijdonk'un sezon ortasında NAC Breda ile anlaşması ve Pierre'in kendi teknik direktörüne karşı eleştirel tavrı unutulurken, Daum Pierre van Hooijdonk'u taktiksel nedenlerle oyuna almayınca "ayıp etti" oldu. Yahu tamam, vefa sadece İstanbul'da bir semt değil de, futbol netice oyunu. Pierre'i oynatıp da istediğini alamadığında, "ne vefalı adam Pierre'i unutmadı" değil, "40 yaşındaki adamı niye oynatıyorsun hala" denir, yine suçlu Daum olur. "Nobre gibi Anelka gibi adam yedek beklerken Pierre'in sahada ne işi var, takım 9 kişi oynuyor" diyecekler bugün Daum'u vefasızlıkla suçlayanlardır. Ayıp, günah. |
