ARŞİVDEN SON HABERLER: FIBA EuroCup All Star Oylaması, Fenerbahçe 0-2 Gaziantepspor, Fenerbahçe 6-2 Denizlispor www.fenerbahceliyiz.biz


20.01.2006
Her sene böyle, HavHav'a böyle...
Fenerbahçe 3-0 Gençlerbirliği
İkinci yarı başladı, Fenerbahçemize kavuştuk. TFF seçimlerinin gölgesinde geçen haftanın ardından ikinci yarının açılış maçında 3 gollü net galibiyetimizle "Hav Hav"a selamımızı gönderdik. Haddini aşan açıklamalarla bunaklığını belgeleyen Havhav hak mahrumiyeti cezası nedeniyle statta yerini alamamış olsa da bizler onu fırsat buldukça andık. Lacivert tribünde açılan Türk bayrakları hem tribün açısından güzel bir görüntü oluşturdu hem de pankartla beraber gerekli yerlere mesajları iletti.

İslam Çupi Basın Tribünü Açıldı:

Fenerium Tribünü üst katında basın mensupları için ayrılan ve adını rahmetli Fenerbahçeli yazar İslam Çupi'den alan basın tribünü açıldı. Fenerium Üst Tribünü açılmadan önce gerçekleştirilen bu özel açılışın üzerine basın mensuplarının şımardığı gözlendi. Üst tribüne taraftar alınmaya başlandığında taraftarımızla yanyana maç izlemeyi dört gözle beklediklerinden eminiz. Çünkü biz de yaratıcı basınımızı daha yakından tanımak istiyoruz...

İslam Çupi Tribünü, Havhav protestosu, janjanlı GB formaları;
Hepsi Maçtan Fotoğraflar'da.
Maçtan Fotoğraflar için TIKLAYIN!
KENDİ YORUMUNU EKLE!


Rüştü tekrar kalede.


Appiah gönüllerde taht kuruyor.


Ümit'ten vazgeçemiyoruz.

Rüştü ilk 11'de

Bu güzel maç öncesi aktivitelerinin ardından maça gelirsek; sahada taraftarın ilgisini çeken ilk değişiklik maç öncesi Rüştü'nün 1. kaleci olarak çalışmasıydı. Daum'un maç sonu demecine göre devre arasındaki çalışmaları ve uyumlu tavrına karşılık bir teşekkür mahiyetindeydi bu değişiklik. Daum'un bu hareketle Volkan'a "Rüştü daima arkanda ve forma için hazır" mesajı vermesi olumlu. Volkan kendini geliştirdiği, çalışmaya devam ederse de kale mutlaka onun olur.

Karşılaşmaya Rüştü, Serkan-Önder-Luciano-Deniz, Appiah-Ümit-Tuncay, Alex, Anelka-Nobre 11'iyle başladık. Fenerbahçe'ye gönülden bağlı, "Johnson"vari bir efsane olma yolunda ilk ciddi adımını atan Appiah bilindiği gibi Gana Milli takımından bu maç 2 günlüğüne izin istemişti. Eksiklerimizden dolayı sıkıntı çektiğimiz bu sıkıntılı dönemde takımını yalnız bırakmadı, helal olsun.

Takım olarak maça sakin ve kontrollü başladık. Genelde "gol olması için kasmadık ama 3 tane oldu, bir de uğraşsaydık ne olurdu" sonucunu çıkartabileceğimiz bir oyundu. Karşılaşmanın ilk dakikalarında Uğur Boral'ın bir şutu Önder'den sekip tesadüfen gol olsa biraz daha heyecanlı bir maç olabilirdi. Ama biz Gençler kalesine ilk gidişimizde golü bulduk. Duran top organizasyonunda Alex'in ortasına penaltı noktası civarında kafasıyla vuran Önder durumu 1-0 yaptı.Yine bir duran top organizasyonunda Nobre'yle farkı ikiye çıkarttık. Maçın son dakikalarında Anelka'nın güzel pasıyla topla buluşan Nobre'nin ikinci golüyle de skoru belirledik.

Alex ve duran topların öneminin altını her maç tekrar tekrar çiziyoruz. Ligin ilk yarısının son döneminde savunmada zaman zaman verdiğimiz gedikleri Gençlerbirliği karşısında vermememiz sevindiriciydi. Erken gol bulunca rakibe alan vermememiz gerektiği için biraz sıkıcı futbol oynanabiliyor. Hücum oyuncularımız bu noktada biraz daha gayretli olmalı, mücadeleden yılmamalılar.

Ümit Özat farkı

"Sağ ayaklı oyuncudan sol bek olur mu?" sorusuna iki yıldır cevap veriyor Ümit Özat. Bugün yerini bir süreliğine Deniz ve Mahmut'a bıraktı. Bir süreliğine diyorum, çünkü Fenerbahçe, solbekinin hücum etkinliğini denediği hiçbir oyuncuda Ümit Özat kadar yükseltemedi. Aurelio ve Selçuk'un dönüşüyle tahmin ediyorum tekrar solbek olarak görev yapmaya devam edecektir. Bugün de orta sahada mücadele etti Kaptan. Alışık olduğu bir mevkiydi zaten ama takım arkadaşlarıyla ilişkisi, onlar üzerindeki hakimiyeti çok güçlü. Bir teknik direktör gibi bir çok defa blok halinde arkadaşlarının hareket etmesini sağladı.

Ama tabi Ümit Özat'ın en önemli eksikliği dişe diş mücadelelerde pek bulunmaması. Yani bir Serkan gibi, bir Appiah gibi uçana kaçana bulaşmıyor. Bu nedenle de bu maçta Tuncay ve Nobre'nin ekstra gayretine şahit olduk. Top kapma canavarı Aurelio'nun yokluğunda bu ekstra direnç rakibimize pozisyon vermememize yardımcı oldu. İleri uçta bulunan Anelka özellikle 2-0'dan sonra biraz daha etkili olabilseydi skor çok farklı olabilirdi.

Gençlerbirliği'nin formaları da geceye damgasını vuran bir başka noktaydı. Neyse ki bizim stadın güvenlik elemanları fosforlu yeşil giyiyorlar da bir kargaşa çıkmadı. Havhav ekran başında izlerken kendi takımını daha kolay seçsin diye bu uygulamaya giden Gençlerbirliği yetkililerini hem özürlülere verdikleri destekten dolayı, hem de sahalarımıza renk kattıkları için kutluyoruz. Ayrıca kutlamak istediğimiz bir başka kişi de maça kartlarını unutarak gelen ama bunu maç sonuna kadar fark ettirmeyen Yunus Yıldırım'dır. Hakemden bahsederken nedense aklıma geldi, Ulusoy'a da seçim tebriği mahiyetinde selamlarımızı gönderdik: "Ulusoy İstifa" :)

Dolu dolu bir geceydi. Gündemi bol açılış maçından aldığımız net galibiyetle Galatasaray'la aramızdaki puan farkını maç fazlasıyla 7'ye çıkarttık. Konya'da Aykut'un Galatasaray'a bir güzellik yapıp fazla fark atmayacağını umuyoruz, o bizi kırmaz.



19.01.2006
Ne yapsak, ne yapsak...
...Fenerbahçe'yi durdursak?
Başarısız geçen yıllar sonrasında camialarına hesap vermekte güçlük çeken camiaların içine düştükleri bataktan çıkmak için son umutlarıydı şaibelerin kralı, kabadayı Haluk Ulusoy. Ayhan Bermek'in aldığı 102 oya karşılık aldığı 109 oyla başkan seçildikten sonra Ulusoy'la kucak kucağa poz veren "büyük" başkanlar büyük uğraşlarının neticesini almanın gururunu yaşıyorlar.

Hakkında dosyalara sığmayan soruşturmalar bulunan, yolsuzluklarla büyüyen bir adam tekrar Türk futbolunun başına geçti. Kadadayı arayışımız her zaman sürmüştür zaten bizim. İlk hatayı yapan Levent Bıçakçı'ydı. Gelecek vaad eden, karakterli bir futbol anlayışıyla şansını sürdürmesine rağmen Ersun Yanal'lı milli takımı bozarak Milli Takımın gençleştirilme operasyonuna darbe vurdu. Çünkü biz başımızda ünlü Adanalı kabadayı Terim olsun istedik.

Allah'tan başka kimse durduramaz.
KENDİ YORUMUNU EKLE!


Soymaya devam...

Hakemlerin başına hakem geçmişi olmamasına rağmen bir kabadayı buldular. Önceki hakemler Fenerbahçe uşağıydı sözde. Kabadayı geldi. Konya'da hakem hatasıyla maç çevirdik, kafalar allak bullak oldu "temizlig"ci olacağız diye tutturdular. Ortalıkta kabadayı olmayan tek mevki Federasyon Başkanlığıydı. Yılların kabadayısı Ulusoy boşta dururken ne gerek vardı başka maceraya. Spora siyaset bulaştı diye timsah gözyaşları dökenler muhalefetin fırıldak yetkililerini kendi koydukları engeli kaldırmak için araya soktular. Engeller kalktı. Ulusoy başkan oldu. Ne mutlu bize. Artık elimizde tesbih, yumurta topuk, tek yürek, hedef Avrupa...

Alternatif göster deseler Ulusoy olmasında kim olursa olsun derim de, Ayhan Bermek'in de şeffaflığın altını çizmesine rağmen laf kalabalığından başka somut hedef göstermemesi onu da soru işareti yapıyor. Aslında bu görevi, ne görevi bırakan Levent Bıçakçı, ne Ayhan Bermek ne de Ulusoy hakediyor. Bermek oylama öncesinde çıkıp "İsviçre maçlarının sorumlularının biletleri ben seçildiğim an kesilmiş olacaktır!" diyeceğine, Fenerbahçeli olmasına rağmen kesinlikle tasvip etmediğim Davut Dişli'ye listesinde yer vererek gelecek için bizlere gerekli açıklamayı yapmıştır. Davut Dişli de junior kabadayı olarak listeye girdiyse baş sorumlu Terim de görevine devam ederdi herhalde. Anlayacağınız, aynı terane.


Uzun lafın kısası, Levent Bıçakçı'nın Ersun Yanal'ın arkasında durmamasının faturasını bugün içinde bulunduğumuz kaos ortamıyla, kabadayıların cirit attığı kadroların yönettiği Türk Futbolu'yla yaşayarak ödeyeceğiz. Daha da özele inersek bir tek Hakan Şükür ile kaosun göbeğine düştük. "Bir kişiyle olur mu?" demeyin bal gibi olur. Geçmişin muhasebesini yapar, Ersun Yanal'ın gönderilmesi neticesinde elde ettiklerimizi, daha doğrusu neler kaybettiğimizi düşünürsek kafası çalışan herkes bu gerçeği idrak edebilir.

Levent Bıçakçı yönetiminde yanlış işler olmaya başladığından beri müthiş bir duruşla samimi olarak huzurlu bir futbol için uğraşan M.Ali Şahin şimdi de Ulusoy kabadayısına karşı takdir edilecek bir mücadele veriyor. Umarım kötünün kazandığı bir düello izlemeyiz. Tabi bu arada Levent Bıçakçı'nın görevi bırakmasında rol oynarken şakşakçılık yapanlar Spordan Sorumlu Devlet Bakanı M.Ali Şahin temiz futbol için Ulusoy'un kirli çamaşırlarını dökmeye çalışırken de fırıldak gibi dönecek sahiplerinin kanatları altına tüneyeceklerdir. İşin kötüsü bir de Fenerbahçe başarılı olmaya devam ederse büsbütün dağılacak tuz buz olacaklar. Yine "Niye olmadı,niye olmadı?" diyecekler.

Çünkü arayış kabadayı arayışından ziyade Fenerbahçe'nin başarısız olacağı bir sistem arayışı.

 
Web Fenerbahceliyiz.Biz
Copyright © 2006 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™