Fenerbahçe 68-71 St.Petersburg | |
Tekrarını izleme fırsatım doğal olarak olmadı ama son hücumda Cory Violette'a yapılan hareketin karşılığı iki serbest atış olmalıydı. Her ne kadar düşük bir yüzdemiz olsa da serbest atışlardan gelcek bir sayı çok şeyi değiştirirdi. Hakemler zaten maçın genelinde çaldıkları 3-5 çok ters kararla dikkatleri üzerlerine çekmişlerdi.
|
Bibo'nun son saniye üçlüğü, az sayıdaki taraftarımız ve bu talihsiz geceden kareler Maçtan Fotoğraflar'da. |
• | |
• KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
|
|
Cory'ye son hücumda yapılan müdaheleyi hakemler es geçti. Stevenson en skorer oyuncumuz olmasına rağmen kritik hatalar yaptı.
St.Petersburg karşısında BC Kiev karşısında olduğu kadar olmasa da kadro derinliği ve serbest atışlardaki sıkıntılarımız tekrar
su yüzüne çıktı. BC Kiev karşısında olduğu kadar değildi çünkü rakibimiz de en az bizim kadar kötüydü faullerde. Ama kadro derinliği
ve oyunu pota altına geçirmekte bizden daha gayretliydiler.
|
Neticede maçı kaybeden, ve bir sayıyla Avrupa'dan elenen takım olduk. Sezon başından beri faul çizgisinde istikrarlı bir başarısızlık sergiliyoruz. 1 sayıyla Avrupa'dan elememizin ardından ortaya çıkan resim aslında o basit sayıların öneminin altını çiziyor. Sahada olanlar, teknik durumumuz bir yana Abdi İpekçi Spor Salonu'ndaki boşlukların son iki maçta Fenerbahçe taraftarı adına üzücü bir görüntü oluşturduğunu belirtmek isterim. Aslında mazeretimiz de var, Kiev maçında karlı hava, Petersburg maçının da futbol takımımızın kupa maçıyla aynı saatlere denk gelmesi bu durumu oluşturan temel sebepler. Hatta futbol maçımızın -15 dereceye varan sıcaklıkların beklendiği bir kentte gece maçı olarak ayarlanması kimden kaynaklanıyorsa hem büyük bir yanlış hem de basketbol takımımımıza darbe vuran temel etkendir. Doğrusu ben de bu maçı kaydedip izleme imkanım olmasaydı orada olmayabilirdim veya karar vermekte zorlanırdım. Onun için kimseyi suçlamak istemem, herkesin basketbola ilgisi olmayabilir. Ama bugün takımımızın bize bu sezon en fazla ihtiyaç duyduğu gündü. Böyle bir günde basketbola ilgisi olan bir Fenerbahçeli için televizyon başında deplasmandaki futbol takımını izlemekten çok daha anlamlı olurdu salondaki yerini almak. |
Kayseri Erciyesspor 0-0 Fenerbahçe | |
Türkiye Kupası’nda Gaziantep, Ankaragücü, Erciyes ve Tarsus İdman Yurdu ile aynı grupta mücadele eden Fenerbahçemiz; ilk maçında deplasmanda Ankaragücü’nü 3-2 mağlup etmiş, ligin ilk yarısı tamamlandıktan sonra oynanan gruptaki ikinci karşılaşmada ise Saraçoğlu’nda Gaziantep’e 2-0 mağlup olmuştu. Fenerbahçemiz gruptaki son maçında; 22 Şubat günü Saraçoğlu’nda Tarsus İdman Yurdu ile oynayacak.
|
Türkiye Kupası özlemi bitiyor... |
• KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
Büdü ve ekibi mesaiye başladı.
Maç Öncesi : |
Gün içerisinde; Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’ndan Talay Şenol imzasıyla gelen yazı ile sarsılan gündem, basketbolda tek sayı ile Fiba Euro Cup çeyrek finalinin kapısından dönmemizle değişti. Bu çalkantılı günün akşamında futbolcularımız da dondurucu soğuğun etkisinde kalınca, tatsız tuzsuz bir gün geçirmiş olduk. Ama bu üç gündem arasında beni en çok üzen ne oldu diye sorarsanız; hiç düşünmeden Basketbol’da Avrupa’dan elenmemiz derim. Tek sayı ile Avrupa’da çeyrek final kapısından dönmenin nasıl bir üzüntü verdiğini Salih kardeşin yazısına bırakıp, diğer iki gündem maddesine dönelim. PFDK Talay : PFDK Başkanı Taylan tarafından rezil bir düşünceyle kaleme alınan, rezil olduğu kadar da komik ifadeler içeren yazı kulübümüz resmi sitesi www.fenerbahce.org ’da aynen aşağıdaki şekilde yayınlandı. "Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığına / İstanbul 20.01.2006 tarihinde oynanan Fenerbahçe – Gençlerbirliği müsabakasının 15. dakikasında hakemin verdiği bir karar sonrası maraton tribününde bulunan seyircilerinizin dört kez tekrarlı federasyon başkanına yönelik kötü tezahüratta bulundukları, 31. dakikada Telsim Tribünü’nde bulunan seyircilerinizin aynı sloganı beş defa tekrar ettikleri, 33. dakikada tüm tribünlerden aynı sloganın dört defa tekrar edildiği, 52. dakikada rakip takım kalecisine yönelik dört defa tekrara kötü ve çirkin tezahüratta bulundukları, müsabakanın bitiminde rakip takım antrenörüne yönelik Migros Tribünü’nde bulunan 50 taraftarınızın kötü ve çirkin tezahüratta bulundukları ve bu tezahüratın üç kez tekrarlandığı temsilci raporunda belirtildiğinden, kulübünüzün konu ile ilgili savunmasının üç gün içinde Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na göndermeniz gerektiği, aksi takdirde savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağını bilgilerinize rica ederim. Talay Şenol Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Başkanı” PFDK başkanı Yaylan bey; emrinde görev yaptığı Ulusoy'a yaranmak adına, başkan seçildiği akşam Saraçoğlu’nda ULUSOY'un istifaya davet edilmesini kendisine fırsat bilmiş anlaşılan ki böyle bir yazı kaleme almış. ULUSOY'a iyi yarandınız sayın "Disiplin Kurulu Başkanı" ve sayın "temsilci raporunu yazan şahıs"... Kına yakın ! Türk Futbolu'nun baş belaları olan bu kişilerin bu mesajlarının ardından, aslında onlara tek bir kelimeyle cevap verilirdi ama onu iki paragraf sonraya bırakıyor, önce biraz saydırayım diyorum. Futbol Federasyonu Başkanı’nın da bulunduğu bir stadda, maçın başından sonuna küfürler gani gider, siz Saraçoğlu'ndaki "Ulusoy İstifa" tezahuratının savunmasını istersiniz. Ama siz de haklısınız sayın “temsilci raporunu yazan şahıs”lar… Ne de olsa baş hizmetçisi olarak görev yaptığınız Başkan, seçildiğinin ertesi günü İnönü Stadı'na giderek pek değerli tribün çocuğu Yıldırım Demirören'in yanına oturdu ve size gerekli işareti verdi. Ulusoysuz'un hareketinden ne demek istediğini anlayan zekalarıza hayran olmamak elde değil ! Tribünlerin, beğenmediği yönetimleri istifaya davet etmelerinin hesabını bile kulüplere sormaya kalkan bu diktatör kafalıların sonu nasıl olsa yakındır diyor, Mehmet Ali Şahin’den elini biraz daha çabuk tutmasını dileyerek Hitler kafalılara verilmesi gereken cevabı veriyoruz… “ULUSOY İSTİFA” da mı demeyeceğiz? NAŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞŞ !!! |
Hava sıcaklığı -16 dereceye kadar düşünce oyuncularımızın şortlarının altına çeşit çeşit içlikler giyerek çıktığı karşılaşma her iki yarısı da kısa süreli hareketlenmeler dışında durgun bir şekilde geçen bir maç oldu. Oyuncularımızın ısınmak için sahaya çıktığında; ligde son maçta Rüştü’yü oynatan Daum’un, bu defa kaleyi Volkan’a teslim ettiğini, Appiah’ın yerine orta sahaya çektiği Ümit’den boşalan sol beke de Deniz’i çektiğini gördük. Ev sahibi takım ileri ikilide Agali ve Cenk, kanatlardan da onlara destek veren Devran ve Timuçin ile pozisyonlar ararken, Fenerbahçemiz Nobre ve Alex’le rakip kaleyi yoklamaya çalıştı. Fenerbahçemiz; ilk yarıda, Ümit’in frikiğinde defanstan seken topu kaleciye nişanlayan Nobre’yle golü bulamazken bu pozisyon Fenerbahçemizin maç boyunca yakaladığı en tehlikeli pozisyon olarak da akıllarda kaldı. Hakan Sivriservi’nin Luciano’nun elle oynadığı pozisyonu görmemesi ve Devran’ın şutunda direğin gole izin vermemesi de eklenince soğukla birlikte zaten donan futbolcular geceden iyice umutlarını kesmeye başladılar. İkinci yarıda yapılan ortalarda ve atılan paslarda genelde ağır kalan futbolcularımızı görünce bu soğukta maç oynatan zihniyeti anmadan edemedim. İnsan en azından gece sıcaklığın -16 dereceye kadar düşeceğini düşünerek şu maçı neden gündüz oynatmayı akıl etmez anlamak mümkün değil… İkinci yarının ilerleyen dakikalarında; karşılaşmada soğuğun da etkisiyle pek bir varlık gösteremeyen Anelka’nın yerine Mehmet oyuna girerken golü getirecek hareketliliği bu değişiklik de beraberinde getiremedi. Tuncay’ın 30 metreden zorlama bir vuruşuyla gece sona ererken, kaybedilen iki puana karşın; bizler bu zorlu şartlarda bir sakatlık yaşamadan İstanbul’a döndüğümüz için şükrediyorduk.
|
Nobre çabaladı, ama kaleciye takıldı. Tuncay gayretliydi. |