Fenerbahçe 1-0 B.B.Ankaraspor | |
Lyon maçının ardından lige yine galibiyetle döndük. Saçma sapan bir kırmızı kart sonucu 10 kişi kalan takımımız son 15 dakikada ecel terleri döktü. Bülent Demirlek'in uydurma kartının üstüne gösterdiği 10 sarı kartı da görünce hakem kararlarında standart nasıl yakalanır klişesine değinmek durumunda kalıyorum. Beşiktaş karşısında kartlar bu kadar rahat çıkabilseydi, o maç Beşiktaş'a hükmen mağlubiyet ve saha kapama olarak geri dönerdi. Tribünler Can Çekişiyor: Neyse ki tehlikeli bir rakipten 3 puanı almayı eşit sayıda oyuncuyla oynadığımız bölümdeki bariz üstünlüğümüzle başardık. Maçta Bülent Demirlek'in saçmalıklarının yanında, Fenerbahçe tribünlerinin bir bölümünün anlaşılmaz tavrı da dikkat çekiciydi. Deniz hedefteki adam. |
• Maçtan Fotoğraflar İçin TIKLAYIN! | |
• KENDİ YORUMUNU EKLE! | |
Serkan mücadelesinin yanında hücuma katkısı ve pas oranındaki yükselmeyle dikkat çekti. Golün asistini yapan Alex'in akıl dolu aşırtması akılda kalan klas hareketlerdendi.. Nobre doğum gününde ligdeki 8. golüne imza attı.
|
Belirli bir toplanma yerleri olmayan, bazı taraftarlarca VIP tribünü oluşturdukları sanılan bu oluşum, Fenerbahçe'nin son dönemdeki en ciddi problemidir. Yediden yetmiş yediye, her yaştan üyeyi bünyesinde barındıran bu organizasyonun şu andaki takıntısı geri paslar ve Deniz Barış. İnsanlar maç izlerken Deniz'in pas verişine, Alex'in yürüyüşüne, Selçuk'un dönüşüne ve hatta Ümit'in ayağının dışına kendilerini o kadar çok odaklıyorlar ki, maçın izlenme hedefi tamamen sapıyor. Olay Fenerbahçe'nin başarısına, takımın uyumuna teğet geçip bireysel hata yapan futbolcunun odağında gerçekleşiyor. Bütün olaylar belli futbolcuların belli hareketleriyle bağdaştırılıyor. Bir galibiyetin ardından kendi tribünümüzün durumunu tartışmak sıkıcı olsa da kısaca bu can sıkan meseleleri gündeme getirmekte fayda olabileceğini düşünüyorum. Deniz Barış'ın geri paslarıyla başlayan bu tribün sancısının dindirilememesi halinde futbolcuların "geriye pas atacağıma uzun top oynarım ya da çalıma girerim." düz mantığıyla hareket etmekte hak sahibi olacakları bu işin kısa bir özetidir. Maç esnasında Deniz veya Selçuk'a ileriye oynamadıkları için tepki verenler insanın canını o kadar sıkıyor ki, biz de maç esnasında "vur gitsin, bu taraftar dan dun aşkıyla oturup kalkıyor" deyip işin içinden sıyrılmak istiyoruz. Ama bu kolaya kaçmaktır. Bizler renklere aşık ve o renkleri sahada taşıyan futbolcuya da sahip çıkan taraftarlar olarak kendi futbolcusuna sesini yükseltene ses yükseltmek durumunda kalıyoruz. İlginçtir ki, her iki taraf da Fenerbahçeli. Umarım, bu çelişkiye son verip, tribünlerde Galatasaray maçları dışında da bir bütünlük oluşturabiliriz. İyi gün dostu olmak diye bir kavram olamaz. Arzulanan tribünleri görmek için galibiyetleri, her şartta şov yapan bir takımı izlememiz şart değil. Bu akşamki yanardöner hal ve hareketler, 6 Kasım 'ın 2. yıldönümünün kutlandığı bir günde tekrar su üstüne çıkınca bu taraftarlık profili benim aklımda "6 Kasım Taraftarı" olarak yer etti. Kadroda beklenmedik Değişiklikler: Grip olan Serhat, maçtan önceki son antremanda sakatlanan Tuncay, rahatsızlk geçiren Luciano'nun eksikliğinde doğal olarak sahaya beklenmedik bir kadroyla çıktık. Sağ bek olarak Önder sol bek olarak da Ümit'in görev aldığı savunmamızda Servet'in yanında Luciano'nun yerine Deniz görev yaptı. Orta sahada Lyon maçındaki şablon korunurken ileri ikili Nobre ve van Hooijdonk'tan oluşturuldu. |