07.11.2007
Türkiye Sizinle Gurur Duyuyor...
Fenerbahçe 2-0 PSV Eindhoven
Hafta sonunda aldığımız ancak ardından binbir gürültünün koparıldığı bejeke galibiyetinin ardından Fenerbahçemiz Şampiyonlar Ligi'nde PSV Eindhoven'i ağırlarken aldığı 2-0'lık galibiyetle Türkiye'nin Avrupa'daki gururu olmaya devam etti. 

Cumartesi günü Kadıköy'de yaşadıkları mağlubiyetten dersler çıkarması gerekirken karşılaşmanın bitmesi ile birlikte bir anda sağa sola veryansın eden ve spor kamuoyunu ligden çekilme ayaklarıyla galeyana getirmeye çalışan, ancak saatler ilerledikçe ligden çekilme numaralarını lige PAF takımıyla devam etmeye dönüştüren, pabucun hala pahalı olduğunun anlaşılmasıyla sadece bir sonraki karşılaşmaya PAF takımıyla çıkma yönünde karar alan oynak bir duruş sergilendiğini izledik hafta başında. Bunun adı "Beşiktaşlılık duruşu"ydu. 

Bu duruşun sonunda olacak belliydi; "Liverpool vuruşu". 8-0'lık bir hezimet yaşadı tüm beşiktaşlılar ve beşiktaşın galibiyetini bekleyen vatandaşlar. Şampiyonlar Ligi tarihine en farklı mağlubiyet olarak geçen bu skor sadece beşiktaş tarihinin değil Türk futbol tarihinin de lekesi oldu. Lekenin en büyük sorumluluları da tüpçüyle, "engin" menejeriydi şüphesiz. 

Yaşanan bu hezimetin bir gün sonrasında ise Şampiyonlar Ligi'nde grubunda namağlup yoluna devam eden Fenerbahçemizin PSV karşılaşması vardı. Zico'lu Fenerbahçe Avrupa zaferlerine bir yenisini eklerken karşılaşmanın ertesi günü galatasaray'ın Helsinborg adındaki bir takıma Sami Yen'de 3-2 mağlup olması Fenerbahçe'nin tüm Türkiye'de bağırlara basılmasını sağladı: "Türkiye Sizinle Gurur Duyuyor"... 

Ebediyete intikalinin 69'ncu yıldönümünde Atamızı anıyoruz.

Maçtan Fotoğraflar için TIKLAYIN

KENDİ YORUMUNU GÖNDER!


"3 hece, 8 harf, 8eşiktaş !"

Semih
Şampiyonlar Ligi'ndeki ilk golünü attı.

Dale Show !

8eşiktaş aldığı mağlubiyetin ardından beşiktaşlılık duruşunun sonm örneğini sergileyerek almış oldukları "sivas maçına PAF takımla çıkıyoruz" kararından da vazgeçerek, Sivas maçının Liverpool maçının lekesinin temizleneceği maç olduğunu iddia ededursun Fenerbahçemiz PSV karşısında sahaya çıkıyordu. İlk onbirinden 8 kişinin A milli takımda oynayabileceği; Volkan, Gökhan-Yasin-Edu-Roberto Carlos, Kazım-Deniz-Mehmet Aurelio-Vederson Gökçek, Alex, Semih 'ten oluşan kadrosuyla Fenerbahçemiz Türk milli takımı gibiydi Saracoğlu'nda. Ama bir eksikle teknik direktör Terim denen "ben ders almam ders veririm"ci adam değil, "hatalarımdan ders çıkardım" demesini bilen Zico'ydu. 

Maçtan önce yeğeninin ölüm haberini alan ancak morallerin bozulmaması için bunu takım arkadaşlarına açıklamayan Colin Kazım'ın golüyle açılışı yaptığımız karşılaşma Şampiyonlar Ligi tarihinin en çok forma giyen ikinci oyuncusu olan Roberto Carlos'un 111'nci Şampiyonlar Ligi karşılaşmasıydı. 11'nci defa çıktığı karşılaşmada bile böylesi motivasyon sergileyen, sol bekten takımını yönlendiren bir oyuncuya sahip olduğumuz için ne kadar övünsek az. Belli ki rakip takımlar, "Fenerbahçe'de Roberto Carlos, tribünlerinde karşı konulmaz bir destek var; yenilmemiz çok normal" düşüncesine kapılmaktan kurtulamıyorlar Kadıköy'e geldiklerinde. 

Son yaptığı 9 Avrupa Kupası maçında yenilgi yüzü görmeyen, Kadıköy'de de 9 Avrupa maçından beri yenilmeyen Fenerbahçemiz bu karşılaşmalarda kimlerle karşılaşmış, kimleri ipe dizmiş bir bakalım; B 36 Torshavn (4-0), Dinamo Kiev (2-2), Randers (2-1), Palermo (3-0), Eintracht Frankfurt (2-2), AZ Alkmaar (3-3), Anderlecht (1-0), Inter Milan (1-0), PSV (2-0) ...

Yönetimi emin ellere teslim eden Avrupalı takımlarla yarışabilecek mükemmel tesisleri ve altyapıyı hazırlayan yönetimimiz, 3 büyükler diye adlandırılan diğer takımların yönetimleriyle karşılaştırıldıklarında farklarını ortaya koyuyorlardı. Bir tarafta tribünlerini 3-5 serseriye teslim eden ve koltuğunu çArşı pazar desteğiyle koruyanlar, diğer tarafta kurumsal bir yapıyla Fenerbahçeyi Türkiye'nin en büyüğü, hepimizin gururu yapanlar.

Gelelim Maça :

Fenerbahçemizi 4'ncü maçlar sonunda Avrupa'daki 7 namağlup takımdan biri yapan karşılaşma Semih-Alex ikilisinin başlama vuruşuyla başlarken Kadıköy'de bu sene eşi benzeri görülmemiş bir tribün şovu da başlıyordu. 

Bu destek Kadıköy'deki CSKA maçında da olduğu takdirde şu anda 8 puanı olan Fenerbahçemiz Şampiyonlar Ligi'nde bir sezonda en fazla puan toplayan Türk takımı olma rekorunu da kıracaktır. Eğer ki Inter bizi İtalya'da yenebilirse tabi !

 Her iki takım da kontrollü başladı aslında karşılaşmaya. Ancak en fazla 15 dakika dayanabilirdi PSV o mükemmel tribünler karşısında. Nitekim öyle de oldu. Soldan Roberto Carlos'un bindirmelerinde zorlanan, Gökhan Gönül'ün klas hareketlerine karşı seyirci kalan, Carlos'un frikiğinde tırsan PSV; Alex'in kaptığı topta Kazım'ın attığı golle teslim bayrağını çekerken dakikalar 28'i gösteriyordu. 

2 dakika geçmeden yine Alex sahneye çıktı ve bu defa asistleriyle milli takıma taşıdığı Semih'i golle buluşturdu. Sonra kendisi sahne aldı, ama aşırtmasında top üst ağlarda kaldı. Üst üste gelişen bu ataklar Fenerbahçe tribünlerinde canlanmaya ve bir önceki gün 8taş'ın yaşattığı hezimetin acısını çıkarma isteğinin uyanmasına sebep oldu. Ancak rakip ne yazık ki ne 6-0'lık skorların takımı gs, ne de 8'lik beşiktaş değildi.  

İkinci Yarı :

35'nci dakikadan 45'nci dakikaya kadar devam eden Dale Show ikinci yarının başlama düdüğüyle yeniden başladı. Beşiktaş tribünlerinin tribünlerimizden çalarak Liverpool maçında kullandığı show'un nasıl yapılacağını gösterdi Fenerbahçe tribünleri. Böyle tribün görmedim bu sene, mükemmeldi. Anlatılmaz, yaşanır !

İkinci yarıda da üstünlük Fenerbahçe'deydi. Roberto Carlos ve Alex ile duran toplardan, Semih'le uzaklardan kaleci Gomez'i yoklamaya devam etti Fenerbahçemiz. 

Gelmeyen 3'ncü gol 75'nci dakikadan itibaren oyunda dengeleyen PSV'nin üstümüze gelmesine ve 84'ncü dakikada ilk pozisyonlarını yakalamalarına sebep oldu. Mükemmel bir refleksle golü önleyen Volkan ayakta alkışlandı. Aynen cezalı Deivid ve Lugano'nun yerlerine oynayan ama onları aratmayan Kazım ve Yasin gibi, aynen Kezman'ın yerine oynayan Semih gibi... 

Hollanda'daki hakemin uydurduğu bir kartla bir oyuncumuz (Deivid) bu maç için cezalı durumuna düşerken, bugünkü karşılaşmada o pozisyonun fersah fersah tehlikelisi nice pozisyon izledik, daha 1'nci dakikada Roberto Carlos'a atılan uçan tekme, Alex'e arkandan basmalar, ilerleyen dakikalarda Deniz'e atılan uçan tekmeler hep Lüksemburg'lu hakem Alain Hamer'in görüş sahasındaki hareketlerdi. Ama başkanımız nedendir bilinmez karşılaşma sonunda ne "Alain Hamer düdüğünü asmalı" diyordu, ne de "Fenerbahçe'nin haklarını koruyamayan Erzik Türkiye'ye dönmeli" !

"I LOVE YOU ZICO" tezahuratlarıyla biten karşılama Fenerbahçemize gruptan çıkma yolunda büyük avantaj getirirken gözler İtalya'da alınacak bir galibiyetle elde edilecek grup liderliğine çevriliyordu. 

Fenerbahceliyiz.biz !

Ayağa kalkın ve destekleyin !

Milli takımı düşürdüğü bataklıktan çıkarma yolllarını Fenerbahçe'nin performansında arayan Fatih Terim de Fenerbahçemizin yaşattıklarına seyirci kalamıyor ve Norveç & Bosna maçları için açıladığı kadroya Volkan, Gökhan, Deniz, Aurelio ve Semih'i çağırıyordu. 

Bu hafta sonunda tedavisi devam edecek olan Alex'den yoksun çıkacağımız Kayseri deplasmanında Fenerbahçemize başarılar diliyor; Kayseri maçının ardından verilecek aranın, aynen bir önceki milli maç arasında olduğu gibi; "Türk futboluna hayırlar getirmesini ve hayırsızları da götürmesini diliyorum".

Zira Tüpçü ve "engin" görüşlü yardımcısının Kadıköy'de yaşadıkları mağlubiyetin ardından almaları gereken cezaları hala vermeyen bu federasyonun ve kukla başkanının "hakemlerimizin arkasındayız" diye gevelemesinin benim açımdan hiçbir anlamı bulunmuyor. 

Dilerim bu virüs Türk futbolundan bir an önce temizlenir... Yoksa daha çok hezimetlerle dolu 6 KASIM'lar yaşar Türk takımları... "8'e razı, 9'a kArşı" olur taraftar grupları... Marcus Merk'leri, Platini'leri istifaya davet eder kulüp başkanları !...

Copyright © 2007 www.fenerbahceliyiz.biz Tüm hakları saklıdır. ™